Don... Sel... Mevsim normallerinin üstünde ani sıcaklık... 15 - 25 Mayıs arasında, 46 ilimizde...
Öte yandan, Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Korona salgınının "dünyada açlık krizi yaratabileceğine" dönük, sürekli uyarılarda bulunuyor.
Bu tehlikeler karşısında bizim çiftçilerimizin durumu, bizim tarımın hali...
48 günlük aradan sonra toplanan TBMM'de gündem dışı konuşmalara bakıyorum. Yaklaşık otuz milletvekili söz alıyor.
Salgın bütün hayatımızı değiştirirken, 2,5 aydır Korona ile yatıp Korona ile kalkarken, 48 gün sonra açılan Meclis'te gündem dışı konuşmaların ortak konusu ağırlıkla ne?..
Hayır salgın değil, tarım!.. Döne dolaşa tarım!.. Tarımın ve çiftçilerin yürekler acısı hali!..
FAO "açlık krizi" ile ilgili 55 ülkeyi uyarıyor, o 55 ülkeden biri de Türkiye!..
Milletvekilleri tarımın üzerinde ısrarla duruyor, çok hayati bir alanda AKP iktidarının dikkatini çekmeye çalışıyor.
Türkiye'nin çeşitli bölgelerinden örnekleri sıralıyorlar.
İki milyon 260 bin çiftçi var. Bu çiftçilerin bankalara borcu 119 milyar 331 milyon, Tarım Kredi Kooperatiflerine 10 milyar, toplam 130 milyar lira borcu var. AKP iktidarında on sekiz yılda çiftçinin borcu kırk kat artıyor.
2006 yılında milli gelirin yüzde 1'ini çiftçiye dağıtmak üzere AKP ile CHP anlaşıyor, bir yasa çıkartıyor. O tarihte bu para 318 milyar lira. Ancak, AKP bu paranın sadece 141 milyarını dağıtıyor, köylü şu anda 177 milyar lira alacaklı. Çiftçi hem borç kıskacında, hem devletten alacaklı!.. Çözüm, çiftçilerin borçlarını silmek!.. (Kadim Durmaz, Tokat Milletvekili).
Mardin'in bazı ilçelerinde, Urfa ve ilçelerinde, Diyarbakır ve ilçelerinde elektrik Dicle Elektrik Dağıtım A.Ş. tarafından dağıtılıyor.
Bu bölgelerde elektrik kesintileri yeniden başlıyor, Ramazan'da ve bayramda kesintiler devam ediyor. Elektrik fiyatları bir yılda yaklaşık iki kat artıyor. 2018'de çiftçinin kullandığı elektriğin yaklaşık yüzde 65'ini devlet öderken, bu şimdi yüzde 45'e düşüyor.
Buğday başta olmak üzere, birinci ürünler tarlada yanıyor. Hayvanlar susuz kalıyor, elektrik olmadığı için insanlar suya ulaşamaz hale geliyor. Köylüler köylerin yanındaki derelerden ilkel koşullarda su sağlamaya çalışıyor, eski çağlardaki gibi. Ayrıca, kronik hasta olanlar var. Elektrik kesintisinden dolayı bu insanlar ciddi risk altında.
"Deniyor ki, borç varsa, elektrik kesilecek. Fakat mesele şu, borcu olanın da olmayanın da elektriği kesiliyor. Bir hat boyunca, bir trafo boyunca bütün abonelerin elektriği kesiliyor. Eğer, ivedi adımlar atılmazsa, çiftçinin ikinci ürünü de yanacak, suyun kesilmesi sebebiyle. Buğday yandı, mısır da yanacak.
Korona riskiyle karşı karşıya olduğumuz bir dönemde, hava sıcaklığı 40 dereceye ulaşıyor, binlerce dekar arazide üretim yapılamayacak". (Rıdvan Turan, Mersin Milletvekili).
Sadece aşırı sıcaklar ya da don değil, örneğin maden çalışmaları da, tarımsal üretimi baltalıyor.
"Bursa'da Yenişehir Ovası ve İznik Gölü'nü yok edecek maden projeleri Kirazlıyayla köylülerinin direnişine rağmen, hızla devam ediyor. 35 bin dönümlük tarım arazisi ile su toplama alanında yaşamı ve üretimi felakete sürükleyecek çalışmalar yapılıyor". (Nurhayat Altaca Kayışoğlu, Bursa Milletvekili).
Mersin ve çevresinde son yetmiş yılın en sıcak Mayıs ayı yaşanıyor. Limon, portakal, mandalina, zeytin dalında kuruyor. Aşırı sıcaklar sigorta kapsamında değil. Çiftçi her yere borçlu. Tarım sigortası yaptırmış çiftçi ama, sigorta zararını karşılamıyor. Çiftçilerin borçlarını silmek, yeni destekler vermek gerek. (Cengiz Gökçel, Mersin Milletvekili).
Adıyaman'da ise, sıcak değil, üretimi yoğun dolu vuruyor. Adıyaman'ın ilçe ve köylerinde fıstık bahçeleri fena zarar görüyor. Arpa ve buğday tarlalarında hasar meydana geliyor. Tutu, Kahta, Samsat ilçeleri ile bağlı köylerde çiftçi perişan. İl Tarım Müdürlüğü zararları tespit ediyor ama, zarar ödenmiyor. (Abdurrahman Tutdere, Adıyaman Milletvekili).
Önce sıcaklar, ardından aşırı yağış Muğla'ya bağlı Dalaman, Ortaca, Köyceğiz'de 135 bin hektar alandaki narenciyeye zarar veriyor.
Kışın don ve doludan, Mayıs ayında dolu ve sıcaktan dolayı yaklaşık yüzde seksen, doksan üretim kaybı bekleniyor. Çiftçinin borçlarını faizsiz ertelemek ve tarım sigorta alanını sıcaklık, kuraklık gibi doğal afetlere karşı genişletmek gerekiyor. (Süleyman Girgin, Muğla Milletvekili).
Muğla'nın komşu ilinde, Manisa'da... Mayıs ortasından bu yana, olumsuz iklim koşullarından dolayı üzüm ve zeytinde yüzde 50 ile yüzde 80 arasında silkme meydana geliyor, tarım arazileri zarar görüyor. Çiftçi büyük zarara uğruyor. Şimdi bu zararın karşılanması gerekiyor. Bütün borçlarının faizsiz ertelenmesi, elektrik ödemelerinin hasat sonuna bırakılması gerekiyor. (Bekir Başevirgen, Manisa Milletvekili).
Salgınlar, yüksek girdi maliyetleri, ödenmeyen destekleme primlerine anormal hava sıcakları eklenince, narenciye ve zeytin üretiminde büyük kayıplar ortaya çıkıyor. Çiftçi büyük gelir kaybına uğruyor.
Ziraat Bankası'na kredi ödemeleri, elektrik dağıtım şirketleri ile diğer borçları faizsiz ertelenmeli, Devlet Su İşlerine tarafından alınan sulama suyu ücretleri bu yıl alınmaktan vazgeçilmeli. (Süleyman Bülbül, Aydın Milletvekili).
Kütahya merkez ile Gediz, Emet, Hisarcık, Çavdarhisar, Dumlupınar başta olmak üzere anormal iklim koşulları bölgede bütün ürünlere zarar veriyor, çiftçi büyük kayba uğruyor. "Tarım ve Orman Bakanlığını göreve çağırıyoruz". (Ali Fazıl Kasap, Kütahya Milletvekili).
Bakan Bekir Pakdemirli'yi mi?.. Cumhuriyet Tarihinin en beceriksiz Tarım Bakanını mı?.. Bu çığlıkları acaba ne ölçüde duyuyor?.. Acaba nasıl çareler düşünüyor?..
2002 yılında AKP iktidar geldiğinde...
Türkiye'nin nüfusu 65 milyon, 22 milyon insan köylerde yaşıyor.
Türkiye'nin nüfusu bugün 83 milyon, köylerde yaşayan nüfus ise, çok vahim ve çarpıcı, sadece 8 milyon!..
Ayrıca, bu süre içinde Türkiye Hollanda büyüklüğünde tarım arazisi kaybediyor.
Türkiye 128 ülkeden tarımsal ürün ithal ediyor.
Ve böyle bir ortamda...
Gıda ve Tarım Örgütü'nün "Türkiye de dahil, açlık krizi tehlikesine" dönük çağrısı ortada. Adıyaman'dan Bursa'ya, Muğla'dan Urfa'ya, Mersin'e, Diyarbakır'dan Manisa, Kütahya'ya kadar...
Türkiye'nin dört bir yanında tarlalar yanıyor.
En az Korona kadar tehlikeli bir durum... Üstelik, sadece bu yıl da değil...
Meclis'ten yükselen çağrılara, hiç olmazsa bugün, AKP kulak vermek zorunda, hiç zaman yitirmeden, hiç bir siyasi polemiğe girmeden. Olayın polemikle geçiştirilecek yanı yok.