“2003 - 2017 arasında 4.141 tren kazası olmuştur. Bu kazalarda 1.418 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 2.627 vatandaşımız yaralanmıştır.
Yıllık ortalama kaza sayısı 276’dır.”
Yıllık ortalama kaza sayısı 276 ise, ortalama her bir buçuk günde bir tren kazası oluyor. Her bir buçuk günde bir.
Bu sözler Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Cahit Turhan’a ait.
Bakan Turhan, CHP Niğde milletvekili Ömer Fethi Gürer’in tren kazalarıyla ilgili sorusu üzerine 4 Ekim 2018 tarihinde verdiği yazılı yanıtta açıklıyor bu bilgileri.
Her bir buçuk günde bir tren kazaları yaşanan bir ülkede “trenlerin ne kadar kullanıldığına” bakıldığında, ortaya çıkan tablo daha beter.
Türkiye’de ulaşım sisteminde “toplam yolcuların sadece yüzde 1.5’u, toplam yükün ise, sadece yüzde 4.5’u trenlerle sağlanıyor.” (Sayıştay 2016 Raporu, s.163).
Ulaşımda trenle bu kadar az yolcu ve yük taşındığı bir ülkede her bir buçuk günde bir tren kazasıyla karşılaşmak tam bir “uygarlık ve gelişmişlik” ölçüsü.
Buna karşılık, AB ülkelerinde ve Amerika’da ulaşım sisteminde, yolcu ve mal taşımada trenin payı yüzde 40. Japonya’da da öyle.
En uzun yüksek hızlı tren rayları, dolayısıyla kullanımı Japonya’da, ama orada kırk yıldır, evet kırk yıldır tren kazası yok.
Dün ne yazık ki, yeni bir tren kazasıyla sarsılıyor Türkiye. Ankara - Konya seferini yapan Yüksek Hızlı Tren kılavuz lokomotifle çarpışıyor, dokuz yurttaşımız hayatını kaybediyor, kırk altı kişi yaralanıyor.
CHP milletvekili Gürer ki, TCDD’yi çok iyi biliyor, tren kazası üzerine dün feryat ediyor:
“TCDD’de işlerin iyi gitmediğini, sorunların her geçen gün arttığını TBMM’de defalarca dile getirdim. Son üç yıldır KİT Komisyonu toplantılarında genel müdürlere olabilecek olumsuzluklarla ilgili uyarılarda bulundum. Yasa teklifleri ve Meclis Araştırma önergeleriyle TCDD’de baş gösteren sorunların çözümüne yönelik önerilerde bulundum. Ancak, uyarılarımız dikkate alınmadı.”
Bu sözler muhalefet etmek için söylenmiş sözler değil. Nedeni var.
Şu tesadüfe bakın ki, daha bir hafta önce 6 Aralık 2018 günü Meclis KİT Komisyonu toplantısında TCDD görüşülüyor. O komisyonun üyelerinden biri de, Ömer Fethi Gürer. Ayrıca:
Sayıştay’ın 2016 Raporu var, o raporda her şey açıkça yazılıyor, uyarılar var orada. Muhalefet milletvekilleri de, o rapordan hareketle bunları dile getiriyor.
Yani, söylenen sözler afaki değil, elle tutulur verilere dayanıyor.
Eleştiriler, daha doğrusu “uyarılara” karşı gerek Bakan Cahit Turhan, gerekse TCDD Genel Müdürü İsa Apaydın savunmaya geçiyor.
Bakan Turhan, Ömer Fethi Gürer’e verdiği yazılı yanıtta:
“Yüksek Hızlı Trenlerin ve genel olarak trenlerin hat bakım ve kontrol planı var. Sürekli kontrol ediliyor.”
Genel Müdür Apaydın ise, KİT Komisyonu’nda:
“Trafik işletme sistemi kurularak trenlerin faaliyeti sürekli takip edilmektedir. Altyapı bakım ve hizmetlerine son on beş yılda 60.7 milyar liralık yatırım yapılmıştır”.
Genel Müdür orada hızlı trenle ilgili de bilgi veriyor:
“Hızlı tren hatlarımızın tamamı yirmi dört saat kameralarla kontrol ediliyor. Buralar kamera kontrolü, merkezden kontrol edildiği gibi, hat boyu personellerimiz de var.”
Madem kontrol bu kadar sıkı, neden bir buçuk günde bir tren kazası oluyor?..
Birkaç ay önce Çorlu’da 25 kişi, dün Ankara’da 9 kişi hayatını kaybediyor, neden?..
6 Aralık’taki KİT Komisyonu’nda Sayıştay’ın raporundan bir bölüm okunuyor. Raporun 112. sayfasında teknik ayrıntıya giriliyor:
“Üst yapı açısından 22.5 ton dingil basıncına uygun olan tüm hat kesimlerindeki köprü ve menfezlerin dingil basıncına ayarlanması amacıyla gerekli ölçüm ve iyileştirme çalışmalarının tamamlanması, tüm hatlarda dingil basıncının 22.5 tona çıkartılması önem arz etmektedir.”
TCDD bu teknik uyarıya ne ölçüde uyuyor?..
Genel Müdür Apaydın KİT Komisyonu’nda bu uyarıya şu yanıtı veriyor:
“Sayıştay Raporu’ndan mümkün olduğunca istifade ediyoruz.”
Sayıştay’ın ve KİT Komisyonu’ndaki milletvekillerinin uyarıları ne ölçüde dikkate alınıyor, ortada.
Aynı KİT komisyon toplantısında CHP İzmir milletvekili Atila Sertel çok farklı bir konuyu dile getiriyor:
“Çorlu tren kazasında bilirkişi heyetine, hattı yenileme projesinin danışmanı (...) atandı. Atanan kişi Ulaştırma Bakanlığı Danışmanlığı, Hızlı Tren Hattı Yenileme Danışmanlığı, hatta Çorlu hattının yenileme projesine danışmanlık yaptı. Projede danışman, ama bilirkişi.
Bilirkişi heyetinde dikkat çeken başka bir isim (...). O kişi (...) isimli şirketin kurucusu ve yönetim kurulu başkanı. Çok sayıda tren hattında ihale aldığı belirtiliyor.
Sizinle iş gören bir firmanın bilirkişi olarak görev alması akla ve nizama ne kadar uygun?..
TCDD’den ihale alan kişilerin bilirkişi heyetine ataması kimlerin tercihi oldu?.. Bu hukuken kabul edilebilir mi?..” (KİT Komisyonu Tutanağı, 6 Aralık 2018, s.42.)
Sertel komisyonda isimleri açıkça söylüyor, ben burada parantez içinde noktalama işaretleri içine alarak, o isimleri yazmıyorum.
Olay tren kazası kadar dikkat çekici. İhale alan firma yöneticisi bilirkişi oluyor!.. Bu nasıl oluyor?..
TCDD’de daha neler oluyor?..
Sayıştay Raporu ile KİT Komisyonunun 6 Aralık’taki toplantısının tutanakları dünkü tren kazasını çoktan açıklıyor.