Sağda, solda bazı bölümleri yayınlanan Almanya’daki soykırım tasarısının tam metni şöyle:
Orijinal aslından çevirdiğim bu metin yarın Alman Parlamentosunda oylanıyor. Yeşillerin verdiği soykırım önergesi, daha sonra CDU / CSU, SPD ve Sol Parti, yani Almanya Meclisi'nde temsil edilen bütün partilerin ortak önergesine dönüşüyor.
Türkiye için çok ciddi bir durum.
Oylanacak metne bakıldığında:
Soykırımı tanımanın üzerine tuz, biber eken, tehlikeli bir öneri.
Almanya’nın bu girişimine karşı, Ankara’da, hükümet düzeyinde garip bir suskunluk var. Benzer durumlarda ortalığı inleten Tayyip Erdoğan Merkel’i ancak dün arıyor. Günde iki kez konuşuyor, önergeyi ağzına almıyor.
Yine son ana kadar sessiz kalan Başbakan Binali Yıldırım’ı iki gün önce Merkel tebrik için aradığında, Yıldırım kaygısını belirtmiş, filan.
Hükümetin son ana kadar beklemesine karşılık, “Berlin Komitesi” adıyla oluşturulan bir grup sivil toplum kuruluşu arka arkaya protesto mitingleri düzenliyor. Anılan komitede şu üyeler var:
Almanya Türk Konseyi, Avrupalı Türk Demokratlar Birliği, Almanya Türk Mimar ve Mühendisler Birliği, Avrupa Cumhuriyet Kadınlar Birliği, Avrupa Atatürkçü Düşünce Dernekleri Birliği, Almanya’daki Türk - Azerbaycan Birliği, Berlin Alperen Ocakları, Berlin Türk Cemaati, Berlin Türk Esnaf ve Sanatkarlar Birliği, Dialog für Frieden (Barış İçin Diyalog), DİTİB Berlin Eyalet Birliği, Talat Paşa Komitesi, Türk Eğitim Derneği, Türkiye Gençlik Birliği Avrupa, Türk - Alman Toplumu, Türk Okul Aile Birliği Berlin, Vatanseverler.
Bu ekip geçen cumartesi Berlin’de Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in ve arkadaşlarının da katılımıyla miting düzenliyor. Perinçek mitinge hükümeti ve diğer partileri davet ediyor. Giden yok. Hükümetin ayak sürçmesi kendini orada da, gösteriyor.
Alman soykırım tasarısına en büyük ve sürekli tepki, Doğu Perinçek’ten geliyor, daha önce İsviçre’de olduğu gibi. Perinçek İsviçre ile mahkemelik oluyor ve geçen yıl AİHM’de davayı kazanıyor.
Alman Parlamento Başkanına mektup yazıyor, özetle:
“Soykırıma parlamentolar ve hükümetler değil, Lahey Adalet Divanı karar verebilir. (...)
Alman Meclisinin 1915 olayları sırasında soykırım işlendiğine ilişkin karar veremez, yetkisi yoktur. (...)
Böyle bir karar Almanya’da Türk düşmanlığını kışkırtır. (...)
Nefret suçu işlemeyin, Türk - Alman uyumunu baltalamayın.”
24 Mayıs’ta bu mektubu Berlin’e gönderiyor.
Ondan bir hafta önce 16 Mayıs’ta, AİHM’in aldığı kararı hatırlatarak, Perinçek’i haklı bulan karar, yine Berlin’de “AİHM kararına saygı mitingi” düzenliyor.
Kısaca, tasarıyı önlemek amacıyla, üzerine düşeni fazlasıyla yerine getiriyor.
Benzer bir tasarı aslında geçen yıl yine var ama, o zaman gündeme alınmıyor.
Şimdi ise, Almanyada inanılmaz bir Erdoğan eleştiri furyası var. Bütün Alman medyası tek ses halinde, “Erdoğan diktatör” diye haykırıyor. Partiler de, öyle.
Geçen yıl askıya alınan tasarının şimdi oylanması, bugün Türkiye’de demokrasinin askıya alınmasına, tek adam rejimine tepkiden başka bir şey değil.
Partiler ayrıca, tasarının oylanması ile ilgili hemen her gün açıklama yaparak, bunun ne kadar “yerinde” bir karar olduğunda birleşiyor. Tasarı kapsamını aşan eleştirilerle birlikte.
Daha da önemli olan, hükümeti oluşturan CDU/CSU - SPD büyük koalisyonu tasarıyı çoktan destekliyor. Sadece Dışişleri Bakanı Steinmaier (SPD) geçenlerde, yarım ağızla, “Türklerle aramız bozulmasın” gibi, bir laf ediyor. Boş laf, partisi öneriye destek çıkıyor.
Alman medyasını ve siyasal partilerini birleştiren tek bir unsur var: “Erdoğan aleyhtarlığı.”
Oylama yarın. Son anda çok büyük bir sürpriz olmaz ise, tasarı kabul edilecek.
Türkiye - Almanya ilişkileri bilinmeyen denklemlere doğru yol alıyor.
Türkiye iyice yalnızlığa itiliyor. O yalnızlığın, Cumhurbaşkanlığı sözcüsünün nitelemesiyle, “değerli” olmadığı, tersine çok pahalı olduğu bir kez daha tescil ediliyor.
Türkiye’yi dışarıda çeşitli alanlarda zor günler bekliyor.