“Eve gitmek istiyorum, seçim var, ben oy kullanmak istiyorum.”
Doktorlar müdahale ediyor:
“Bu vaziyette evinize, Büyükada’ya gidemezsiniz, hastaneden çıksanız bile, adaya gitmeyin, bu tarafta bir yerde kalın”.
Dinlemiyor, aynı sözü tekrarlıyor:
“Ben eve gitmek istiyorum, seçim var, ben oyumu kullanmak istiyorum”.
Bu diyalog kalp uzmanı doktorlarla ünlü bir sanatçı arasında geçiyor. Türkiye’nin önde gelen sanatçılarından biriyle doktorlar arasında.
Sanatçı bir aileden geliyor. Ve ömrünü sanata, tiyatroya adıyor.
Kendi adına tiyatro kuruyor, çeşitli tiyatro gruplarında rol alıyor. 70’li yıllarda altı yıl süreyle Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü görevinde bulunuyor. Çok sayıda sanatçının yetişmesinde emeği var.
Aldığı çeşitli ödülleri arasında, yönetmenlik ödülü de var.
Enis Fosforoğlu...
Şimdi mutlaka aktarılması gereken bir gerçek... Şimdi mutlaka kayıtlara geçmesi gereken gerçek bir hayat öyküsü…
Değerli sanatçı Enis Fosforoğlu’nu geçtiğimiz cumartesi günü, seçimden bir gün önce kaybediyoruz. Dün toprağa veriliyor.
Fosforoğlu 2006 yılında by pass ameliyatı geçiriyor, dört damarı değiştiriliyor.
Haziran başında, bayramdan önce Büyükada’daki evinde yeniden bir sıkıntı geçiriyor. Durumu fenalaşınca, eşi Feride Fosforoğlu acele Adalar Belediye Başkanı Erdem Gül’ü arıyor.
Başkan Gül kısa sürede bir motor ayarlıyor, iskeleye indiklerinde Enis Bey baygınlık geçiriyor. Aslında baygınlık değil, bir kalp krizi olduğu anlaşılınca, derhal 112 Ambulans çağrılıyor ve Koşuyolu Hastanesi’nde yoğun bakıma alınıyor.
Kriz 2006’daki damarlarda.
Riskli bulunduğu için doktorlar açamıyor.
Dört gün Koşuyolu’nda kaldıktan sonra devreye değerli kalp uzmanı Prof. Dr. Bingür Sönmez giriyor. Fosforoğlu Sönmez’in görev yaptığı hastaneye götürülüyor.
Orada da yoğun bakıma alınıyor.
Anjiyo yapılıyor, iki damara sten takılıyor.
İki günlük tedavi sonrasında kızının evine çıkıyor.
Bu kez safra kesesinde ağrılar başlıyor.
Yeniden hastaneye kaldırılıyor.
Haziran ayının üç haftası hastane - yoğun bakım - hastane... Arada bir, iki gün kızının evinde geçiyor.
Ama, çok bitkin, rengi sararmış, hiç hali yok.
Bu arada ilaçlar, ilaçlar...
Hayata bakın...
Enis Bey hastanede yatarken, 14 Haziran Babalar Günü. Aynı zamanda onun doğum günü. Ve doğum günü hastanede kutlanıyor.
Hayata asılıyor, vazgeçmiyor, devam ediyor...
Hayat ona o gün çok hoş bir sürpriz hazırlıyor.
Torun sahibi oluyor.
O sancılar arasında “torun sevinci” kutlanıyor.
Tam iki yıl önce ise, bir başka sevince, tarihsel bir etkinliğe ortak oluyor.
15 Haziran 2017’de Kemal Kılıçdaroğlu’nun Ankara’dan İstanbul’a başlattığı “Adalet Yürüyüşüne” katılıyor.
İki yıl önce, kalbinde yine sorunlar var, ama hayır, o yürüyüşe katılıyor.
22 Haziran Cumartesi... Dört gün önce...
Fosforoğlu hastanede kendine göre bir hazırlık içinde...
Ne oluyor?..
“Ben eve gitmek istiyorum...”
Doktorlarla arasında şu diyalog geçiyor:
-Bu vaziyette Ada’ya gidemezsiniz.
-Giderim, ben yarın oyumu kullanmak istiyorum.
-Hastaneden mutlaka çıkmak istiyorsanız, burada bir otele çıkın, ama eve gidemezsiniz.
Nafile, onu kimse durduramıyor.
Mutlaka gidecek ve oyunu kullanacak?..
Hastaneden çıkıyorlar, Büyükadaya geliyorlar, Enis Bey bitkin...
Eve giriyorlar...
Aradan iki, üç dakika geçiyor, geçmiyor...
Enis Bey hayata veda ediyor...
Eşi Feride Hanımın kollarında...
Enis Fosforoğlu’nun bu dramı on yedi yıl sonra bir iktidarın ömrünü biçmek, yirmi beş yıllık İstanbul Saltanatına son vermenin müthiş inadı... Kırılmaz inancı...
Tek bir oy... Sadece bir oy...
Evet, tek bir oy için insanlar bu ülkede artık hayatlarını vermeye hazır hale geliyor...
Olağanüstü bir simge, bir eylem, bir direniş...
Bu nasıl bir iktidarsa, insanları canları pahasına demokrasi mücadelesine itiyor.
“Canları pahasına”...
Bu beylik bir söz gibi geliyor ama, değil. Fiilen yaşanmış bir dram.
Ve ne yazık ki, Enis Bey oyunu kullanamıyor...
Ailesi ise, ertesi gün o kutsal görevi yerine getiriyor, gözleri şiş, sandığa gidiyor.
Eğer, kullanmış olsaydı, oyunu kime verecekti?..
Ekrem Bey, haberiniz var mı, Enis Bey’in oyu elbette size idi...
Enis Beyin anısı önünde saygıyla eğiliyor, ailesine sabır diliyorum.