3 Mart 2011, RTÜK Yasasının kabul tarihi. Yani, AKP kabul ediyor bu yasayı. RTÜK kendi sitesinde bu yasanın niteliğini şöyle vurguluyor:
"Radyo ve Televizyonların kuruluş ve yayın hizmetleri 'Avrupa Birliği'nin' görsel ve işitsel alanı düzenleyen medya hizmetleri yönergesinin 'hükümlerine tam uyumlu' hazırlanmıştır."
Yani, demokrasiye uyum, şöyle:
RTÜK Yasası 2011 yılında AKP tarafından "AB'ye uyum çerçevesinde" hazırlanıyor ve kabul ediliyor.
RTÜK yine kendi sitesinde "yasanın amacını" şu cümleyle açıklıyor:
"RTÜK Yasası, Avrupa Birliği Sözleşmesinin 10. madde hükümlerine uygun olarak hazırlanmış olup, ifade ve haber alma özgürlüğünün sağlanması amacıyla düzenlenmiştir."
Avrupa Birliği'nin özü ne?..
"Demokrasi... Demokrasi... Demokrasi..."
O demokratik öze medya açısından bakarsak:
"İfade özgürlüğü... Basın özgürlüğü... Haber alma özgürlüğü..."
RTÜK Yasası AB çerçevesinde hazırlanıyor. Şu asla vazgeçilmez kural çerçevesinde:
"AB Yasalarında televizyonlara dönük ekran karartma cezası yok. En fazla para cezası var."
Kaldı ki, yine AKP'nin AB ile müzakerelere başladıktan sonra imzaladığı sözleşmenin "siyasi kriterler" faslında bir madde var:
"Medya, basın özgürlüğü çerçevesinde hiç bir biçimde sansür edilemez."
Ya ekran karartma?..
O sansürün dik alası!..
Televizyon ilk kez 1936 yılında İngiltere'de kuruluyor. Sonra kıta Avrupasına, Amerika ile dünyanın diğer bölgelerinde yayılıyor.
1936'dan bu yana...
"Dünyanın hiç bir ülkesinde, televizyonun bulunduğu Afrika kabileleri dahil, hiçbir yerde ekran karartma cezası yok."
Daha da ilginç ve çarpıcı olan gerçek şu:
"RTÜK Yasasında da ekran karartma cezası yok!.."
RTÜK Yasasında olmayan bir ceza, nasıl oluyor da, uygulanıyor?..
"RTÜK Üst Kurul takdiri ile..."
Üst Kurulun böyle bir takdire hakkı var mı?..
Yasal olarak yok!..
O zaman nasıl oluyor da, TELE 1'e ekran karartma cezası veriliyor?..
Çok açık:
"Keyfi ve belki de, emir üzerine... Sözüm ona, sindirmek amacıyla... Kendi imzaladıkları AB Sözleşmesini çiğneyerek... Meclis'te kendi yaptıkları yasayı çiğneyerek..."
Bunlar açıkça kendilerini inkar ediyor.
TELE 1 bugün Türkiye'de yayıncılıkta artık çok az görülen "doğru habercilik yapan, demokrasiye bağlı, insan haklarına saygılı" birkaç TV kuruluşlarından biri.
Demokrasiye bağlı olduğu için de, AKP'nin hedefleri arasında.
TELE 1'de bir sohbet programında "Diyanete yöneltilen eleştiri" gerekçesiyle, RTÜK TELE 1'e ekran karartma cezası veriyor.
Yani, ne belgesel yayınlayabiliyor, ne başka bir şey.
TELE 1 tümüyle kapalı!..
Simsiyah!..
Demokrasi gibi!..
Burada birkaç çarpıcı olay var.
-Ekran karartma TV tarihinde Türkiye'de ve dünya ilk!..
-TELE 1 bu ceza üzerine mahkemeye gidiyor, mahkeme yürütmeyi durdurma kararı veriyor.
-Arada ne oluyorsa oluyor, RTÜK yürütmenin durdurulma kararının iptali için mahkemeye gidiyor, bu kez mahkeme yürütmenin durdurulmasını kaldırıyor.
Arada geçen sürede acaba neler oluyor?..
Kimler kimlere, hangi emirleri veriyor?..
Dünyada yayıncılığı denetleyen kuruluşlar yok değil, var.
Ama, hepsi bağımsız.
Ya RTÜK?..
Doğrudan siyasi iktidarın, yani AKP'nin denetiminde, siyasi iktidara, AKP'ye tam bağımlı.
AKP ne istiyorsa, ona karar veriyor.
Zaten Türkiye'de son altı, yedi yıldır "bağımsız kaç kuruluş kalıyor ki?.."
Merkez Bankasından başla, RTÜK'le devam et, TÜİK'te dur, pek çok resmi kurum, "yargı dahil, devletin organları" bağımsızlığını yitirmiş durumda.
AKP ne derse, onu yapmakla görevliler.
Türkiye artık tam bir parti devlet konumunda.
Demokrasiyi askıya alan pek çok karar, uygulama ve gerçek var.
TELE 1'e verilen ekran karartma cezası Türkiye'de demokrasinin yok sayıldığının çok net kanıtı.
Ne ifade özgürlüğü var, ne basın özgürlüğü.
Zaten bu iki temel özgürlük olmayınca, demokrasiden söz etmek mümkün değil.
Ekran karartma aynı zamanda "halkın haber alma özgürlüğünü" de çiğniyor, dolayısıyla Anayasaya da aykırı.
TELE 1'e verilen ekran karartma cezası AB'de tepkiye yol açıyor.
AB ile ilişkiler zaten "fiilen askıda, yine demokrasiye aykırı uygulamalar" nedeniyle.
Bu saatten sonra, AB'den artık herhangi bir yardım, el uzatma beklemek mümkün değil. Her anlamda. Gerek askeri, gerek siyasi anlamda.
Türkiye artık yapayalnız bir ülke.
"Tek adam rejimi" koca ülkeyi bu hale getiriyor.
Ekonomi ise, ayrı bir facia.