"Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin Vekili Ahmet Hüsrev Altınbaşak tarafından 1974 yılında Isparta'da kurulmuştur."
Kendi sitesinde kendisini öyle tanıtıyor.
"Hayrat Vakfı...
Nur Cemaatinin Yazıcılar Grubuna mensup..."
1974... Yaklaşık kırk yıldır faal!..
Geçen akşam Halk TV'de değerli gazeteci arkadaşım İsmail Saymaz açıklıyor. Yasal adı "Hayrat Vakfı", aslında o Yazıcılar Grubunun "Meşveret Kolu."
Hayrat Vakfı'nın ya da Meşveret'in çeşitli illerde "öğrenci yurtları, daha doğrusu evleri" bulunuyor.
"Öğrenci yurtları" adı altında, gepegenç insanlara, üniversite öğrencilerine, daha küçük yaştaki çocuklara "dini yaşam biçimi, dini eğitim" veriliyor.
"Yurt" adı altında o "evlerde" kalan öğrenciler, hangi üniversitede, hangi fakültede okurlarsa okusunlar...
"Sabah akşam, cemaatin tarzına uygun dini eğitimden" geçiyor.
Çağdışı bu cemaatler ve "yurt" adı altındaki "evler" kanser hücresi gibi, oraya getirilmiş, yollanmış, düşmüş çocukları, gençleri zehirliyor, dolayısıyla toplumu kemiriyor.
Bu "Nurcu evlerden" biri Elazığ'da, yasal adı Hayrat Vakfı olan Meşveret Kolu'na ait.
Tıp öğrencisi Enes Kara oradaki yaşam biçimine itiraz ediyor, o tarz bir yaşamı kabul etmiyor, babasına söylüyor. Ne var ki, babası da belli ki, o "kolun" müritlerinden biri.
Enes daha fazla dayanamıyor, artık orada neler yaşadıysa, 19 yaşında intihar ediyor.
"O evlerdeki yaşam aslında genç bir kuşağı intihara sürüklemekten farksız.
Enes'in intiharı o sürüklenmeye başkaldırma."
Babasının tepkisi ise, cemaat vari, akıl alır gibi değil:
"Ahirette faydalı olsun, diye düşündüm. Bir kaç ay kalır, alışırsın, dedim."
Alışamıyor ve yaşamına kendi elleriyle son veriyor, 19 yaşında.
Hayrat Vakfı kendi Internet sitesinde açıklıyor.
2012 yılında Milli Eğitim Bakanlığı ile bir protokol imzalıyor. Protokole göre:
"Türkiye'deki tüm halk eğitim merkezlerinde Osmanlı Türkçesi kursları düzenleme yetkisi alıyor."
Günümüzde Osmanlı Türkçesi!.
Ayrıca...
Yine kendi sitesinde açıklıyor:
"2018 yılında Milli Eğitim Bakanlığı ile yeni bir protokol daha imzalıyor, okullarda öğrenci ve öğretmenlere dönük seminer ve konferans düzenleme yetkisi tanınıyor."
Isparta'da bir matbaada Kur'an basımı gerçekleştiriyor.
O konferans ve seminerler muhtemelen din temelli nitelikte.
Bir vakfa böylesine ayrıcalık tanınmasının, Milli Eğitim Bakanlığı ile al takke ver külah vaziyetinin altında ne yatıyor?..
Yine kendi sitesinde 2018 Cumhurbaşkanlığı seçiminde yayınladığı bir bildiri var, oradan bir kaç cümle:
"Biz Hayrat Vakfı Nur talebeleri olarak, küresel güçlerin, dahili ve harici şer odaklarının ittifak ederek, topyekun tüm değerlerimize hücum ettiği bir dönemde yerli ve milli, mlletin ve ümmetin kabul edilmiş bir duası olarak gördüğümüz Sayın Cumhurbaşkanımızın ve AK Parti'nin yanında durduğumuzu ilan ediyoruz.
(...)El ele, omuz omuza vererek. Cumhur İttifakını temin etme zamanıdır."
Açıklama "Amin" duası ile son buluyor.
İfadelere bakar mısınız:
"Ümmet... Ümmetin kabul edilmiş duası..."
Açıkça ortada, bu vakıf AKP'nin arka bahçelerinden biri.
Vakıf gücünü AKP desteğinden alıyor.
Elazığ'da Enes Kara'nın kaldığı ev bu vakfın kollarından birine ait.
"Kamu yararına dernek statüsü tanınmış bu vakıf aynı zamanda bağış da topluyor."
Vakfın parası bol, topladığı bağışlarla Pakistan'da cami yapıyor, Afrika'da kuyu açıyor, v.s.
Arkasını iktidara yaslamış, iktidarın her türlü yardımına kavuşmuş, bunun karşılığında iktidara destek veren bir vakıf.
"Dernek statüsünde siyasi faaliyet" yürütüyor. AKP elbette buna hiç bir biçimde itiraz etmiyor.
Bu tür vakıf ve cemaatler özellikle gençleri hedef alıyor, onları kendi inançlarına katmaya çabalıyor. Bu çerçevede en uygun alanlardan biri "öğrenci yurtları ya da evleri."
"Türkiye'de dört bin özel yurt var, bunların üç bini doğrudan doğruya tarikatların ve cemaatlerin denetiminde."
Şu faciaya bakın siz!..
Cumhuriyet'le hesaplaşan, çağın dışına çıkmış, kendi içine kapanık, kendine güvensiz, bir başka dünyanın insanları olarak "sömürülen" gençler yetiştirmek!..
Din orada dururken, cemaatler ve tarikatlar neyin nesi?..
19 yaşında genç bir üniversite öğrencisi intihar ediyor.
O intihar aslında genç kuşağın cemaatlere ve tarikatlara trajik bir itirazı. O itirazın en uç örneği.
Ortada iktidarın arka bahçesi varsa...
Cemaat ve tarikat varsa...
Onlara ait bir "evde" intihar varsa...
"Yandaş medyanın birinci sayfalarında o intihar haberi yer almıyor!..
Tarikatları saklamak çabası!..
İktidara desteğin bir başka örneği!.."
Şu iktidar bir an önce gitsin artık!..
Her yönüyle gitsin!..
Ve...
"Başka Enes trajedileri" yaşamayalım, öncelikle onun için gitsin!.