"-Türkiye ve İran İslami diktatörlüktür.
"-Telefonların dinlenmesinin yararı olabilir.
"-Gerekirse idam cezası verilebilir.
"-Guantanamo Üssünde işkence gören mahkumlar olduğu söyleniyor, onlar açlık grevi yapmış, yoo, kilo bile almışlar.
"-Kürtaj olmaz, yasaklanmalı.”
İdam cezasından yana, telefon dinlenmesine meraklı, işkenceye hoşgörülü, kürtaja karşı. GDO’lu ürünlerin paketlerinde bu yöndeki uyarıları zorunlu olmaktan çıkartan yasaya olumlu oy kullanan, Körfez Savaşında birlik komutanı, eski bir asker yeni CIA Başkanı Mark Pompeo ilk yurt dışı gezisini Ankara’ya yapıyor.
Ne sicil ama.
“Bu ilk ziyaret, bu ilk yurt dışı ziyareti, bize yapılıyor, bize” diye, sevinç çığlıkları ile yer gök inliyor. Adamın neler söylediği, T24 gibi, bazı Internet siteleri hariç, aziz Türk medyasında yer bulmuyor. Ne de olsa, “yeni CIA Başkanı ilk yurt dışı gezisini Ankara’ya yapıyor.”
Bu şan ve şeref bize yeter de, artar bile.
CIA Başkanına Ankara’da “PYD ve YPG ve PKK terör örgütüdür” diye, anlatıldığı saatlerde, devreye aniden Moskova giriyor:
“PKK ve PYD terör örgütü değildir.”
Bu terör örgütlerinin Moskova’da ofisleri bile var.
Hani o kadar sıkı fıkı ilişkiler, Suriye’de işbirliği, her alanda “sarsılmaz bağlar” derken, bu açıklama.
Ankara daha bu soğuk duşun etkisini üzerinden atamamışken, bu kez bir saldırı haberi:
“Bir Rus uçağı kazayla bizim askerlerimizi vuruyor, üç şehit, biri ağır, on bir yaralı.”
Tesadüfe bakın ki, CIA Başkanına FETÖ ile birlikte PKK, PYD, YPG terör örgütlerini, Suriye’de Rusya ile el ele vererek IŞİD’e karşı ortak mücadele verildiğini anlattığımız saatlerde.
Rusya Suriye’de ne yapıyor?
-Esad’ı sonuna kadar destekliyor.
-Yıllardır Esad’a her türlü hakarette dış politika rekoru kıran Ankara’yı “Esad’lı bir Suriye rejimine” razı ediyor.
-Suriye’ye yeni bir anayasa yazıyor.
-Suriyeli muhalifleri Moskova’ya çağırarak, onları Esad’la barıştırmaya uğraşıyor.
-IŞİD’le mücadele ediyor havasında, Türkiye’yi cepheye sürüyor.
Ve asıl yeni CIA Başkanının Ankara ziyaretinden hoşlanmıyor.
Suriye’de sonuna kadar etkili.
Orada da bir savaşa girmiş durumda, IŞİD’e karşı mı, kendine göre bir denge arayışı mı, henüz belli değil.
İlginç olan Türkiye “62 şehit” veriyor, orada hayatını kaybeden Rus askeri pek yok.
CIA Başkanı, PKK, Moskova açıklaması derken, yine aynı saatlerde bir feci haber daha:
*Bir Rus uçağı kaza ile bizim askerlerimizi vuruyor, üç şehit veriyoruz, biri ağır yaralı, on bir askerimiz yaralanıyor.”
Şehit sayısı 62’den 65’e çıkıyor.
“Kazaen, kaza ile, kaza sonucu..."
Nasıl oluyor da, böyle bir “kaza” meydana geliyor?
Sonrası da, “kaza ile” dolu.
“Putin Tayyip Erdoğan’ı arıyor ve üzüntülerini bildiriyor.”
TSK açıklama yaparak, “kaza ile oldu, zaten Putin Erdoğan’ı aradı” diyerek, vaziyeti idare ediyor.
Bir Bakan Meclis’te “savaşta olur böyle hatalar” diyerek, saldırıya mazeret hazırlıyor.
Adamları bir teselli etmediğimiz kalıyor.
Türkiye - Rusya arasında bu kadar çok “kaza” pek iyiye alamet değil.
2015’te “hava sahamızı ihlal etti” diye, Rus uçağını vuruyoruz, iki Rus pilotu ölüyor.
Kısa süre önce de, Rusya’nın Ankara Büyükelçisi bir cinayete kurban gidiyor.
Şimdi, “kaza ile” üç şehiti biz veriyoruz.
Ya bizimkiler Rus uçağını vurduğunda... Rusya bize yapmadığını bırakmıyor. Bir tek savaş tamtamları çalmadığı kalıyor. Çok sert açıklamalarla birlikte:
-Rus turistlerin Türkiye’ye gelmesini yasaklıyor,
-Türkiye’den ithalatını kesiyor,
-Türkiye’ye ihracatını azaltıyor,
-Rusya’daki Türk müteahhit şirketlerinin işlerini askıya alıyor,
-Türk iş adamlarına Rusya’ya girişte, hava alanlarında olmadık eziyetler yapıyor.
Bunların karşısında Ankara “angajman kuralları, onun için vurduk” dışında, pek bir şey söyleyemiyor. Neden?
Çünkü, enerjide Rusyaya bağlıyız, doğalgaz ve petrolde.
Onlar bizim askerlerimizi vurduğunda, “Putin üzüntülerini bildirmiş”, “savaşta bu hatalar olabilirmiş.”
Bırakın insanların hayatlarını kaybetmesini, Avrupa’da biri herhangi bir şey söyledi mi, yeri göğü inleten, hakaretler savuran Ankara, Ruslar üç askerimizi şehit ediyor, kuzu gibi.
Enerji bağımlılığının sonuçları bunlar, sesini bile çıkaramazsın.
Sözde “diplomatik manevralar” ile yerden yere vurduğun Esad’ı kabullenmek zorunda kalırsın.
Şimdi de, Türk Halkını “Putin üzüntülerini iletti” diye avutmaya kalkarsın.
Uluslararası diplomaside bu gibi durumlarda çok geçerli ve haklı bir yol var:
“Tazminat talep edersin.”
Tazminat elbette hayatını kaybedenleri geri getirmiyor ama, sembolik bir anlamı var.
Talep ettiniz mi Moskova’dan tazminat?
Nerede, “kimse bizim neler yapabileceğimizi test etmesin” naraları?
Saldırıyı öğrenince, CIA Başkanı “bekliyordum böyle bir şey” diye, düşünmüş olabilir mi?