Türkan Elçi...
Öldürülen Diyarbakır Barosu Başkanı Kürt kökenli Tahir Elçi'nin eşi...
Ayşe Ateş...
Öldürülen Ülkü Ocakları eski başkanı Sinan Ateş'in eşi...
Meryem Göktepe...
Öldürülen Kürt kökenli gazeteci Metin Göktepe'nin ablası...
Gülsüm Elvan...
Öldürülen Alevi kökenli 14 yaşındaki Berkin Elvan'ın annesi...
Mısra Öz...
Çorlu tren katliamında 9 yaşında hayatını kaybeden Arda'nın annesi...
Mısra Öz dün sabah Halk TV'de İsmail Küçükkaya'nın konuğu.
"Her biri ayrı kültürden gelen,
Türk - Kürt, Sünni - Alevi, farklı etnik kimlik ve inanca sahip,
CHP, MHP, HDP, TİP birbirinden farklı siyasal görüşleri temsil eden bu kadınlar...
Dün program sırasında Mısra Öz'e destek mesajları atıyor."
Çorlu tren katliamına ilişkin beş yıldır örnek bir mücadele veren, seçimde TİP'ten milletvekili aday adayı olan Mısra Öz'e verdikleri destek öylesine anlamlı...
Öylesine çarpıcı ki...
"O kadınların hepsi aynı noktada buluşuyor:
Adalet arayışında."
O kadınların hiçbiri, ister eş, ister anne, ister abla olsun, hiçbiri kaybettikleri eşleri, kardeşleri, çocukları için aradan yıllar geçmesine rağmen...
"Adalete erişmiş değiller."
Ya faili meçhul cinayet ya yakalananların kısa süre sonra tahliye edilmesi ya işlenen cinayetlerin arkasındaki sır perdesinin saklı kalması ya da açık ihmale rağmen, bir tren faciasında sorumluların adalete hesap vermelerinin engellenmesi...
"O kadınları aynı yerde buluşturan ortak nokta, bir türlü gerçekleşmeyen adaletin, sadece adaletin yerine gelmesi isteği."
Ama, adalet hiç biri için bir türlü gelmiyor.
Adaletin on binlerce insan için çoktan erişilmez olduğu gibi.
Göz göre göre, erişilmez olduğu gibi.
Ki, adalet toplumun temeli.
Farklı kültür, farklı etnik köken, farklı siyasal görüş, hiç fark etmiyor, kadınlar adalet isteği üzerinden ortak noktada buluşuyor:
"Adalet ancak bu iktidar değişirse yerine gelir, adalet ancak o zaman tecelli eder, adalete ancak o zaman ulaşılabilir.
Dolayısıyla...
Bugünkü iktidar artık ve mutlaka değişmelidir."
Dün sabah TV'de programa çıkan Mısra Öz'e o kadınlardan gönderilen destek mesajları seçimin sonucunu belirleyecek ölçüde önemli.
Birbirini hiç tanımayan, bugüne kadar tek bir ortak noktası olmayan kadınlar adalete erişmek amacıyla iktidarın değişmesi için bir araya geliyor.
"Bu ilk kez yaşanıyor."
Adalet buluşmasından ayrı olarak...
Kadınları ortak harekete geçiren bir başka önemli etken daha var:
"AKP ve MHP ile ittifaka katılan iki yeni parti, HÜDA PAR ile Yeniden Refah Partisi kadın - erkek eşitliğine karşı."
Yüz yıllık Cumhuriyet'in kuruluşundan bu yana erkeklerle eşit haklara sahip, uygar dünyada pek çok ülkeden daha önce kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanıyan Türkiye'de o haklar için şimdi tehlike çanları çalıyor.
Hortlayan bu gerici akımı durduracak olan yine kadınlar.
Kadınlar iktidarı değiştirmek, daha adil, insan haklarına daha saygılı, temel hak ve özgürlüklerin korkusuzca kullanıldığı, yasama, yürütme ve yargının tek elde toplanmadığı, yoksulluğun geride kaldığı, demokratik bir Türkiye özlemiyle karar vermişken...
Geniş halk toplulukları da, aynı özlemle karar vermiş görünüyor.
Pek çok örnek var ise de, son örnek:
"Konya...
AKP'nin kalelerinden Konya."
Önceki gün Kemal Kılıçdaroğlu ile Millet İttifakı bileşenleri Konya'da.
Öyle bir kalabalık var ki, herkesin dikkatini çekiyor. Sadece kalabalık değil, aynı zamanda müthiş ilgi herkesi şaşırtıyor.
Hatta...
"Yıllardır AKP'nin sıkı destekçisi bir internet sitesi şaşkınlığını gizlemiyor:
‘Hayırdır Konya!..' demekten kendini alamıyor."
Birbiriyle bağlantılı, bağlantısız her olay aynı değişime işaret ediyor.
İktidar da, toplumdaki değişim arzusunun elbette farkında.
O farkında olmanın sonucu olarak, işçisinden emeklisine, memurundan EYT'lisine kadar toplumun her katmanına kesenin ağzını açmış bulunuyor.
Kaynağı var mı yok mu demeden...
"Tam panik halinde..."
Bugüne kadar yüzlerine bile bakmadığı işçi alımları, sağlık çalışanları, öğretmen atamaları, emekliye bayram ikramiyeleri, memur maaş artışları, hesapsız kitapsız harcamalarla şu anda "150 milyar lirayı bulan seçim ekonomisine" bel bağlıyor.
Kaybetme paniğiyle dün yeni bir adım daha atıyor, elektrik fiyatları ile sanayide doğalgaz kullanım fiyatlarını indiriyor.
Bunlar göstere göstere "seçim vaadi."
Yirmi bir yıldır başta adalet ve ekonomi olmak üzere, 85 milyon insana her türlü ızdırabı çektiren bu iktidar şimdi üç, beş kuruşluk katkılarla insanların gözünü boyamaya kalkıyor.
Kazayla yeniden seçimi kazanırsa, bunları misliyle geri alacağından hiç kuşku yok. Örneğin, bugün elektrik fiyatlarında yüzde 15 indirime gidiyor, yarın iktidar olursa, yüzde 30 zamla o indirimi geri alacağı kesin. Çünkü, bu indirimin ne hesabı var, ne kitabı.
Amaç, sadece ve sadece iktidarda kalmak.
"Ekonomik kandırmacanın" herkes farkında.
Son kullanım tarihi seçim günü dolacak, bol keseden dağıtılan paralara kimse inanmıyor.
"Kadınlar, kadınlar, kadınlar...
Z Kuşağı ile birlikte, seçimin en kararlı, iktidarı değiştirme gücüne sahip milyonlarca kadın...
Gözler sizde."
Yalçın Doğan kimdir? Yalçın Doğan, 1965 yılında Alman Lisesi'ni, 1969'da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi. Gazeteciliğe 1973 yılında Cumhuriyet'te ekonomi muhabiri olarak başladı. 1981 yılında Cumhuriyet Ankara Temsilciliğine atandı. 1989'da köşe yazarı olarak geçtiği Milliyet'te önce Yayın Koordinatörü, 1999'da Genel Yayın Yönetmeni görevlerini üstlendi. 2003'te Hürriyet Gazetesi'nde sürdürdüğü köşe yazarlığı 2015 yılında sona erdi. O tarihten bu yana T24'te köşe yazarlığına devam ediyor. Türk Dil Kurumu, Sedat Simavi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'in çeşitli ödülleri yanında, 2014'te yılın en iyi köşe yazarı, Halk TV'nin 'Kırılmayan Kalemler' ödülünü kazanan gazeteciler arasında yer aldı. Her biri özgün araştırma içeren IMF Kıskacında Türkiye, Dar Sokakta Siyaset, Fenerbahçe Cumhuriyeti, Savrulanlar kitapları ile anılarını derlediği Sussam Susulmaz Yazmasam Olmaz kitaplarını yazdı. Ayrıca, Komünist Enternasyonelde Faşizmin Tahlili başlığı ile yayımlanan Almanca'dan yaptığı bir çevirisi bulunmaktadır. Almanca ve İngilizce bilir. |