"Sol yumruklar havada..." Solun simgesi olarak... Eylem var...
"Şehadet parmağı havada..." İslamcıların simgesi olarak... Eylem var..
Ama...
"Sol yumruğunu havaya kaldıran türbanlı kızlar, İslamcılar..." Solcu gençlerle birlikte...
Ama...
"Şehadet parmağını havaya kaldıran solcu gençler..." İslamcı gençlerle birlikte...
Herkesi, en başta da, eylemi engellemeye çalışan polisi şaşırtan sahneler... Pek görülmeyen, alışılmamış sahneler...
1998 Şubat... İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Fakültesi önü...
Solcu ve İslamcı öğrenciler birlikte eylem yapıyor. Konu:
"Üniversiteye giden türbanlı kızlara konulmuş olan türban yasağının kaldırılması."
Genellikle birbirleriyle anlaşamayan solcular ve İslamcılar bu kez birlikte, dayanışma içinde.
Eylem sırasında çeşitli sloganlar atılıyor, her iki tarafı temsilen bazı öğrenciler ellerine mikrofonu alarak, eylemin amacını anlatmaya çalışıyor.
Eyleme destek veren öğrenci sayısı giderek artarken, sol yumruğunu kaldıran türbanlı kızlara, şehadet parmağını kaldıran solcu öğrencilere halkın da ilgisi artıyor, bu ilginç birlikteliği ve eylemi onlar da merakla izlemeye başlıyor.
Derken...
Acele kurulan geniş kürsüye dört, beş genç kız ve erkek çıkıyor... Ellerinde çeşitli müzik enstrumanları...
Grup Yorum...
Eyleme destek amacıyla onlar da sahne alıyor...
Türkülerle eyleme destek verirken, Grup Yorum öğrencilerin attığı ortak slogana eşlik ediyor:
"Eğitim Hakkı Engellenemez!.."
Ezelden beri solculuğu ile ünlü Grup Yorum böyle bir eylemde sahne alarak, ününe ün katıyor.
1977’de 34 kişinin katledilmesiyle sonuçlanan o "kanlı 1 Mayıs provokasyonundan" sonra Taksim Alanı 1 Mayıs kutlamalarına kapatılıyor. İktidarda hangi parti ya da koalisyon varsa, Taksim 1 Mayıs’a hep kapalı kalıyor.
2010 yılında, otuz üç yıl sonra Taksim 1 Mayıs kutlamalarına açılıyor. İşçiler Taksim’de... Başka kim Taksim’de?..
Grup Yorum Taksim’de!..
Kurulan geniş kürsüden Grup Yorum türküler söylüyor, türküler!... Hep bir ağızdan, tempo tutarak...
Grup Yorum’a izin veren kim?..
O sırada Başbakan... Tayyip Erdoğan...
1998’de solcu ve İslamcı öğrencilerin ortak eylemine destek veren, 1 Mayıs 2010’da Taksim’de işçilere konser veren...
Grup Yorum 2016 yılı Kasım ayında "polise mukavemet, hakaret ve terör örgütü üyesi" olmak suçlamalarıyla önce gözaltına alınıyor, sonra tutuklanıyor.
2016 Tayyip Erdoğan bu kez Cumhurbaşkanı... Anayasa referandumu... Tek adam rejiminin ayak sesleri...
Grup Yorum için artık ne öğrenci eylemi var, ne Taksim’deki konser... Devran değişiyor... Grup Yorum artık terör örgütü suçlamasıyla karşı karşıya...
Yetmiyor, konser yasakları başlıyor... Kültür merkezlerine baskınlar başlıyor... Grup Yorum bunları protesto ediyor...
Konser sahnelerinden cezaevlerine... Onlar artık Silivri Cezaevinde...
17 Mayıs 2019 tarihinde aralarında Helin Bölek ile İbrahim Gökçek’in de bulunduğu beş Grup Yorum üyesi açlık grevine yatıyor.
20 Kasım 2019’da Helin Bölek ve Bahar Kurt tahliye ediliyor ancak, açlık grevlerini sürdürüyor.
İbrahim Gökçek ise, 201. günden itibaren "açlık grevini ölüm orucuna çevirdiğini" duyuruyor.
24 Şubat 2020’de Adli Tıp Kurumu Gökçek için "cezaevinde kalamaz" raporu veriyor ve tahliye ediliyor.
Helin Bölek 3 Nisan’da, ölüm orucuna daha fazla dayanamıyor, hayata veda ediyor.
Bu arada ortaya bir "gizli tanık" çıkıyor, resmen ve alenen zuhur ediyor!..
Sözde verdiği ifadede, "İbrahim Gökçek’e yönelik ağır suçlamalarda" bulunuyor. Ölüm orucundaki Gökçek bu kez "silahlı terör örgütü kurmak veya yönetmek" suçlamalarıyla karşı karşıya.
Kaderin cilvesine bakın ki, daha sonra aynı "gizli tanık" her nasılsa ortaya çıkıyor ve:
"Ben o ifadeyi baskı altında verdim, ben böyle şeyler söylemedim, zaten İbrahim Gökçek’i ömrümde ne gördüm, ne de tanırım."
Ama, artık çok geç...
İbrahim Gökçek ölüm orucunun 322. gününde aramızdan ayrılıyor.
Ülkücüler cenazesinde olaylar çıkartıyor, Gökçek’i orada bile rahat bırakmıyorlar.
Cenazede olay çıkartan Ülkücülere ne oluyor?..
Elbette, hiç bir şey!.. Hepsi serbest bırakılıyor.
Ülkücülere bir şey olmuyor ve fakat Yargıçlar Sendikası Başkanı, İzmir Karşıyaka yargıcı Ayşe Sarısu Pehlivan’ın başına akıl almaz bir şey geliyor.
Yargıç Pehlivan, İbrahim Gökçek’in ölümü üzerine tweet atıyor. Ne diyor attığı tweette?
"Türküler kimseye zarar vermez."
Vaaay, sen misin, "türküler kimseye zarar vermez" diyen!..
Yandaş medya yargıç Pehlivan’a demediğini bırakmıyor, artık bildiğimiz nefret dili ve linç kampanyası devreye giriyor. Pehlivan elbette yanıtını veriyor:
"Bir anne, bir kadın, dahası bir insan olarak ölümlerden duyduğum üzüntü nedeniyle beni terör sevici yapmak isteyenleri kendi vicdanlarına, Allah’a havale ediyorum. Sadece Grup Yorum üyesi olduğu için değil, başkası olsa da, aynı sözleri söylerim. İnsani bir paylaşım benimki. Devletin görevi insanları yaşatmaktır. Bunu dile getirmenin nesi suç?.."
Ayşe Sarısu Pehlivan açıklamasında çok net, hiç bir kötü yanı yok, hiç bir suç unsuru yok, zaten yargıç, neyin suç olduğunu bilmez mi?..
Buna rağmen...
Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) Ayşe Sarısu Pehlivan hakkında önce inceleme başlatıyor, dün de görevinden üç ay uzaklaştırıyor.
Sadece masum bir tweet attığı için!.. "Türküler kimseye zarar vermez" dediği için!..
Oysa, günümüz Türkiye’sinde artık zarar veriyor, demokrasinin yerle bir olduğu, yargıç güvencesinin, eski deyimle "hakim teminatının", bağımsız yargının çoktan tarihe karıştığı bir ortamda:
"Türküler artık zarar verir!.."
Görevden uzaklaştırma cezası yaşadığımız hukuk çıkmazı zincirine eklenen yeni bir halka.
Grup Yorum, İbrahim Gökçek, yargıç Ayşe Sarısu Pehlivan’ı üç ay görevden uzaklaştırmak...
Türkiye’nin kısa tarihinden bir kesit...
Demokrasiye çoktan veda etmiş olmasının kısa tarihinden bir bölüm...
TV’lerde ölüm listeleri açıklayanlar, muhaliflere mermi gönderenler, insanları açıkça tehdit edenler ellerini kollarını sallaya sallaya gezerken, masum bir tweet atan yargıca görevinden uzaklaştırma cezası...
"Türküler artık zarar verir!.."