"22 yaşında dünya cehennemi yaşayan bir gençlik var. Kiraymış, faturaymış..."
Sosyal medyaya yansıyan, ödeme güçlükleriyle dolu o "dünya cehenneminin" fiili durumu, bir soru önergesine verilen resmi yanıtla somut hale geliyor.
"2020 Eylül sonu itibariyle, Türkiye'de üç milyon insanın doğalgaz ve elektriği kesiliyor.
Neden?..
Faturalarını ö-de-ye-me-dik-le-ri için!.."
CHP Niğde milletvekili Ömer Fethi Gürer'in soru önergesini Enerji Bakanı yanıtlıyor ve ortaya bu resmi rakam çıkıyor.
O yanıtta dikkat çeken bir bölüm var, şöyle:
"... Yükümlülüklerini yerine getirmeyen muhtelif elektrik abone gruplarının yüzde 0.94'ünde, (...) doğalgaz abone gruplarının yüzde 0.45'inde mevzuata bağlı geçici olarak kesinti uygulanmış olup..."
Elektrikte yüzde 0.94, doğalgazda yüzde 0.45 diyerek, Enerji Bakanı "dolaylı yoldan elektrik ve doğalgaz faturalarını ödeyemeyenlerin, toplam tükeci içinde küçük bir yer tuttuğunu" söylemeye çalışıyor.
Yani:
"Ödeyemeyen var ama, çok değil" demeye getiriyor.
Kazın ayağı öyle değil...
"Küçük yüzdelerde ifade edilen o oran, üç milyon kişiye denk düşüyor."
AKP'nin zihniyetini göstermesi açısından tipik, ayrıca hâlâ "pembe tablo" çizme çabası.
"Üç milyon kişininin elektriği ve doğalgazı kesik" demek başka,
"Abonelerin yüzde 0 bilmem kaçının elektrik ve doğalgazı kesik" demek başka.
Küçük oranlarla bir yandan gerçekleri saklıyorlar, öte yandan kendi kendilerini kandırıyorlar.
Üç milyon insan!..
Geçinemiyorlar, o zaman, geçinemediğini söyleyen bir yurttaşa, Tayyip Erdoğan'ın verdiği yanıtta olduğu gibi, "keyif çayı" içsinler!..
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yapılan bir araştırmanın verilerini Birleşik Kamu Konfederasyonu Yönetim Kurulu üyesi, eğitim uzmanı Ali Taştan yorumluyor:
"Öğrencilerin yüzde 24'ünün derslere katılamadığını, 3 milyon 645 bin çocuğun uzaktan eğitimle ilgili derslere giremediğini görüyoruz. (...)
Öğrencilerin yüzde 50'si uzaktan eğitim imkanlarından yararlanamıyor."
Yüzde 50'si!.. Yani, yarısı eğitim alamıyor!..
Öğrencilerin sadece yüzde 23'ü tüm derslere katılıyor, yüzde 53.3'ü bazı derslere katılabiliyor.
Sadece devlet okullarındaki bir milyon 78 bin öğrencinin Interneti, 227 binin de, televizyonu yok!..
Feci bir durum!..
Şu kadar öğrencinin Interneti ve televizyonu yoksa, genel olarak öğrencilerin yarısı uzaktan eğitime erişemiyorsa, bu ne anlama geliyor?..
"Türkiye'deki sosyo - ekonomik halin aynasını gösteriyor."
Bu feci duruma rağmen, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk dün ne diyor?..
"Süreci bir çok ülkeden daha başarılı şekilde yürüttük!.."
Eh, uzaktan eğitime öğrencilerin yarısı ulaşabiliyorsa, Bakana göre, bu bir "başarı!.."
Pes!.. Tam bir algı operasyonu!..
Birbiriyle çelişen açıklamaların önde gelen sahibi Ziya Selçuk, bundan bir süre önce ise, "uzaktan eğitime erişmede güçlükler bulunduğunu" itiraf ediyor.
O gün öyle, bugün böyle, ne gam!..
Ziya Selçuk ayrıca yüz yüze eğitimde zikzaklar çizmekle meşgul. Bir bakıyorsunuz, yüz yüze eğitim 15 Şubat'ta. Bir bakıyorsunuz, sadece bazı sınıflar yüz yüze eğitimde. Bir bakıyorsunuz, 1 Mart'ta.
Dün yine kafaları karıştıran,bir açıklama daha:
"Salgının seyri nedeniyle, tüm sınıfların aynı anda ve tam zamanlı olarak yüz yüze eğitime geçmesi kısa vadede mümkün görünmüyor!.."
Madem görünmüyor, o zaman neden yok 15 Şubat, yok 1 Mart?..
Nedeni basit:
"Biz salgınla mücadelede başarılıyız" reklamına katkı olmak üzere!..
Çek bir "keyif çayı" daha!..
CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı, bir ara CHP Genel Başkan adayı Muharrem İnce ikisini de kaybediyor.
İnce beklendiği gibi, dün CHP'den istifa ediyor. Yeni parti kuracakmış!..
Sadece 2020 yılında 21, evet yirmi bir yeni parti kuruluyor.
Ayrıca, İnce'nin kuracağı parti Türkiye'de halen kurulmuş olan partilerin 102'ncisi!.. Şu anda 101 parti var.
Ama, seçime girme hakkı kazanmış olan 17 parti var.
Muharrem İnce'nin girişimi sürpriz değil, üzerinde ayrıca durulabilir. Ama, ondan önce...
"Muharrem İnce'nin CHP'den istifa etmesi ve yeni parti kuracağını açıklamasının üzerinden dakikalar geçtikten sonra...
Evet, dakikalar..."
O sırada AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan "keyif çayı" içercesine, kendi partililerine müjde veriyor:
"CHP parçalanıyor!.."
Ne mutluluk, ne mutluluk!..
1- Erdoğan'ın bu mutluluğunu herkesten önce, Muharrem İnce değerlendirir mi?.. Hiç sanmam. Öyle olsaydı, kurmaya kalkmazdı.
2- Erdoğan'ın bu mutluluğu, İnce için siyasal yük olabilir mi?.. Sanırım.
3- İnce'nin yeni parti girişimini büyük mutlulukla müjdeleyen Erdoğan neyi unutuyor?..
Eğer bu bir "parçalanma" ise, kendi partisi iki kez parçalanıyor, Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan AKP'den istifa ederek, iki yeni parti kuruyor.
"Müjdeyi" vermeden önce, sen önce kendi evine bakacaksın!..