El koydukları, emir - komuta zincirinde istedikleri yayını yaptırdıkları gazeteler ve TV kanalları yetmiyor, sosyal medya üzerinden siyaseti yönetmek, AKP lehine ülke çapında algı oluşturmak için bir ağ kuruluyor:
"Troller..."
Ne demek troll?.. Şu demek:
"Internette insanların keyfini kaçıracak tartışmalar açmak, alay ve davranışlarla insanlara rahatsızlık vermek ve asıl her olayda yalan söylemek, gerçeği saptırmak."
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel önceki gün olağanüstü bir açıklama yaparak trollerin iç yüzünü deşifre eden vahim iddialar ortaya atıyor:
"İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya bağlı, Emin Şen ismindeki danışmanın başında bulunduğu sekiz bin kişilik troll ordusu çeşitli olaylarda muhalefeti karalayıp, iktidar lehine tweetler atarak, ülke çapında algı operasyonları yürütmektedir."
Özgür Özel AKP'ye bağlı çeşitli belediyelerden, İçişleri Bakanlığına bağlı bazı kurumlardan alınan ihalelerle bu işin finanse edildiğini öne sürüyor.
AKP adına örgütlenen bu troll ordusunun sayısı uygulamada 197 bine kadar çıkıyor.
Bunlar ne zaman ortaya çıkıyor?..
"Gezi olaylarından sonra."
Sadece siyasetle ilgili değil, din, kadın, ırk, sanat ve her türlü sosyal olayla ilgili tweet atıyorlar.
Kendi içlerinde "Aktroller" olarak nitelenen bu kişiler, AKP içindeki siyasi bölünmelere paralel olarak, "üçe bölünmüş" durumda. Parti içi çekişmelerde ortaya çıkan bölünme, muhalefete, muhalif gazetecilere, sanatçılara, akademisyenlere, muhalif belediye ve kurumlara karşı suçlamalar ve hakaretler yağdırırken, bütünleşiyor.
Tartışmasız birleştikleri bir kişi var, Tayyip Erdoğan.
Bunun en iyi örneği, Gezi olaylarından sonra paylaştıkları tweetlerde gösteriyor kendini:
"Erdoğan'ı yedirmeyiz."
Dışarıdan bakıldığında binlerce tweet atılıyor, sanki halk atıyormuş gibi, oysa atılan tweetler AKP trollerine ait.
Erdoğan'ın şu ya da bu politikalarını, kararlarını desteleyen, sanki halk destek çıkıyormuş gibi, atılan tweetler hemen her gün görülüyor.
"Aktroller = AKP'nin sosyal medya ağı, AKP'nin sosyal medya örgütlenmesi."
Özgür Özel'in iddialarının her yönü dehşet verici ama, daha iyi anlamak için biraz geriye gitmek gerek.
31 Ekim 2022 günü CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Türkiye'de uyuşturucu kullanımının çok arttığını, bunun gençlere ve çocuklara kadar indiğini, uyuşturucu baronlarının İstanbul'da cirit attığını, uyuşturucu trafiğinin kara para ile finanse edildiğini öne sürerek, iktidarı suçluyor:
"Her türlü kara paranın ülkeye girmesine göz yumdular. Nereden getirirsen getir, kaynağını sormayacağım dediler. Bu kirli parayı, yani uyuşturucu paralarını Türkiye'nin cari açığının finansmanında kullandılar."
Bu da, bir başka ağır ve vahim iddia.
Videoda yayınlanan bu sözlerden sonra, ertesi gün Türkiye eşi görülmemiş, çok şaşırtıcı bir olaya tanık oluyor.
"Jandarma Genel Komutanlığı ile Türk Polis Teşkilatı" ana muhalefet liderine yanıt veriyor, Kılıçdaroğlu'nun yukarıda aktardığım sözlerine atıfta bulunuyor.
"Resmi sosyal medya hesabı üzerinden" şu duyuruyu yapıyor:
‘CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu183 yıllık Jandarma Teşkilatımızı cari açığı kapatmak için uyuşturucu ticareti yapmakla suçlamaktadır.
Bu iftira sahibi hakkında suç duyurusunda bulunuyoruz'.
Tam tamına aynı cümleleri içeren Türk Polis Teşkilatı'nın tweetindeki tek değişiklik, o kurumun ‘177 yıllık' olduğunun vurgulanması.
Yoksa, hem Jandarma Genel Komutanlığı'nın, hem Türk Polis Teşkilatı'nın suç duyurusunu içeren
tweetler aynı gün, aynı saatte, aynı cümlelerle atılıyor.
"Ana muhalefet liderine!.."
Özgür Özel'in iddialarındaki en vahim bölümlerden biri burada:
"Jandarma ve Polis Teşkilatı'na ait bu tweetleri Süleyman Soylu'ya bağlı, Emin Şen tarafından yönetilen troller atmıştır."
Yani, o suç duyurularındaki imza Jandarma Genel Komutanlığı ve Türk Polis Teşkilatı'na ait ama, atanlar o iki kurum değil, Soylu yönetimindeki troller!..
Siyaseten çok vahim, çok ürkütücü, insanların güvenini derinden sarsan bir durum.
Yarın bir gün, herhangi bir olayda, nasıl bir tweet atarak, ortalığı karıştırmayacakları ne malum!..
Örneğin, seçimde kazanmadığı halde, ‘Erdoğan yeniden seçildi' diye bir tweet atmaları mümkün değil mi?.. Böyle bir algı yaratarak, 2018'de olduğu gibi, ‘atı alan Üsküdar'ı geçti' hikayesi gibi bir tekrar?..
Özgür Özel'in iddialarından kısa süre sonra Jandarma ve Emniyet açıkılama yaparak, ‘bunlar doğru değil' diyor.
Doğru değil ise, Özgür Özel bu iddiayı neye dayanarak öne sürüyor?..
"Savcılığın derhal harekete geçerek, soruşturma açması gerekmez mi?.."
Ama, dün bu satırları yazdığım saatlerde, aradan 24 saatten fazla zaman geçtiği halde, yargıdan hiç ses yok!.. Sanki böyle bir iddia öne sürülmemiş gibi!..
Doğru değil ise, jandarmayı ve polisi siyaseten CHP karşıtı konuma düşürmeyi denemiş olmakla suçlanan Emin Şen, genel karşı suçlamalar dışında, neden doyurucu bir açıklama yapmıyor?..
Bunun soruşturulması gerekmez mi?..
Doğru ise, o tweetleri gerçekten Jandarma ve Emniyet atmış ise...
"Kılıçdaroğlu'nun uyuşturucuya dönük videosunda ne Jandarma'nın, ne de Emniyetin adı geçiyor. CHP lideri iktidara dönük, siyasi bir eleştiride bulunuyor.
Emniyet ve Jandarma o sözleri neden kendi üzerine alınıyor?..
Adı geçmediği halde, suç duyurusunda bulunmak siyasi taraf olmak anlamına gelmiyor mu?.."
Askerin ve polisin siyaseten taraf olma hakkı var mı, yok!..
Asker ve polis siyasi iktidarın değil, devletin askeri ve polisi.
Bu olağanüstü iddialar sonrasında, sanki hiç bir şey olmamış gibi, iktidar kanadından güçlü bir itiraz yok. Sadece Grup Başkanvekili Bülent Turan önce hafif alay eden ve fakat sonrasında:
‘Usule aykırı ne varsa, tabii ki, soruşturulmalıdır'.
Pek çok olayda gördüğümüz gibi, sade suya tirit sözler.
Ama asıl...
"İddiaların odağında yer alan Süleyman Soylu'dan çıt yok.
Soylu'ya bağlı başroldeki Emin Şen ise, şu ana kadar inandırıcı bir savunma yapmaktan uzak."
Bütün bu iddiaların özetinde...
Soylu yönetimindeki aktrollerin sosyal medya üzerinden ne zaman, ne yapacakları belli değil. Hele de, seçim yaklaşırken, hepimizi tehdit eden bir tehlike.
Savcılar nerede?..
NOT: Ani bir rahatsızlık geçiren ve yeniden sağlığına kavuşan Sayın Meral Akşener'e geçmiş olsun.
Meral Hanım, TV'lerde hastaneye kaldırıldığınız haberi yayınlandığında, herkesin ağzı yüreğine geldi. Aman, kendinize çok dikkat edin, siz elbette ailenize ve fakat hepimize çok lazımsınız.
Yalçın Doğan kimdir? Yalçın Doğan, 1965 yılında Alman Lisesi'ni, 1969'da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi. Gazeteciliğe 1973 yılında Cumhuriyet'te ekonomi muhabiri olarak başladı. 1981 yılında Cumhuriyet Ankara Temsilciliğine atandı. 1989'da köşe yazarı olarak geçtiği Milliyet'te önce Yayın Koordinatörü, 1999'da Genel Yayın Yönetmeni görevlerini üstlendi. 2003'te Hürriyet Gazetesi'nde sürdürdüğü köşe yazarlığı 2015 yılında sona erdi. O tarihten bu yana T24'te köşe yazarlığına devam ediyor. Türk Dil Kurumu, Sedat Simavi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'in çeşitli ödülleri yanında, 2014'te yılın en iyi köşe yazarı, Halk TV'nin 'Kırılmayan Kalemler' ödülünü kazanan gazeteciler arasında yer aldı. Her biri özgün araştırma içeren IMF Kıskacında Türkiye, Dar Sokakta Siyaset, Fenerbahçe Cumhuriyeti, Savrulanlar kitapları ile anılarını derlediği Sussam Susulmaz Yazmasam Olmaz kitaplarını yazdı. Ayrıca, Komünist Enternasyonelde Faşizmin Tahlili başlığı ile yayımlanan Almanca'dan yaptığı bir çevirisi bulunmaktadır. Almanca ve İngilizce bilir. |