Milli takımımızın kalecisi Uğurcan Çakır İtalyanların golcü oyuncularından birinin şutunu kurtarıyor. Kurtardığı anda, maçı anlatan TRT spikeri Levent Özçelik bütün maç boyunca oynadığımız oyunla ilgisi olmayan 'yüksek uçuşlarından' bir örnek daha sergiliyor:
"İşte, Uğurcan Çakır'ın İtalyanlara, 'yerinize oturun' dediği an."
Uğurcan İtalyanları "yerine oturtuyor", aradan kısa süre geçiyor, İtalyanları "yerine oturtan" aynı Uğurcan degaj yapıyor, top doğrudan doğruya on beş, yirmi metre ötede duran İtalyan futbolcusuna gidiyor, aynı top saniyeler içinde kalemize "üçüncü gol" olarak dönüyor!..
"Muhteşemsiniz çocuklar, harikasınız" diye, gerçek dışı yorumlarla, artık kimleri gaza getirmeye çalışıyorsa, Levent Özçelik bu sefer:
"Üçüncü golü yedik maalesef!.."
EURO 2020 maçlarının açılışında önceki akşam Roma'da İtalya ile oynuyoruz. İtalyanlar o kadar iyi oynuyor ki, futbol deyimiyle, neredeyse, "bize top göstermiyorlar".
Yine futbol deyimiyle, "tek kale" oynuyorlar. Topa sahip olma bir ara yüzde 76'ya yüzde 24 oranla İtalyanlar lehine, sürekli top çeviriyorlar. Biz üst üste üç pas yapamıyoruz.
Maçın ilk devresinde ilk kez gördüğümüz bir istatistik var:
"Bizim Milli Takım bir Avrupa Şampiyonasında bir devreyi ilk kez tek bir şut bile atamadan bitiriyor".
Onlar iyi, biz pek hazır değiliz.
Tamam da...
Herkesin gözü önünde oynanan maçı anlatan TRT spikerleri Levent Özçelik ile Erdoğan Arıkan'a ne demeli?..
"Oyunumuz kötü ama, maçı anlatan ve yorumlayan Levent Özçelik ile Erdoğan Arıkan oyunculardan daha berbat!.."
Spikerler birbirinden facia.
Maç sırasında nedir o "saçma sapan milliyetçilik", nedir o oyunla ilgisi olmayan "saçma sapan abartılı ifadeler", nedir o "sanki oyuncularımız duyacakmış gibi, oyuncuları gaza getirmeye çabalayan nitelemeler, tribüne oynamalar..."
Hele de, ilk golden sonra Erdoğan Arıkan'ın sözleri...
İlk devre, mucizevi bir biçimde golsüz kapanıyor, ikinci devrenin başında, gerçekten iyi bir oyuncu olan "Merih'e çarpan top, kendi kalemize giriyor", İtalya 1 - 0 öne geçiyor. Merih için şanssız bir an.
Golden sonra Erdoğan Arıkan:
"Merih, kafana takma!.. Sen bu takım için, bu vatan için çok şeyler yaptın".
Ne takması?.. Ne vatanı?..
Savaşta mıyız?.. Merih askere mi gitmiş?..
"Bu vatan" için Merih ne zaman, neler yapmış, Arıkan onu söylemiyor ama, belli ki, Merih "bu vatan için çok şeyler yapmış!.."
Saçmalık tavan yapıyor.
Milliyetçilik mi, abartı mı, kendinden geçmek mi?..
Yoksa, birilerine yaranmak için TRT yönetimi Özçelik ile Arıkan'a emir mi vermiş nedir, artık ne ise, ama kesinlikle "normal bir maç anlatımı olmadığı ortada".
Maçın 75. dakikası... İtalyanlar 2 - 0 önde... Üstelik bastırdıkça, bastırıyorlar...
Ancak, Levent Özçelik formunun zirvesinde:
"Biz neler gördük... 2 - 0 yenik durumda iken, Çekoslavakya'yı 3 -2 yenmiş bir takımız. Haydi çocuklar, bırakmayın!.. Biz ne destanlar yazdık bu sahalarda!.."
Tam "destan" yazıyorduk ki, bu sözlerin üzerinden dört dakika geçiyor ve İtalyanların üçüncü golü geliyor, İtalya 3 - Türkiye 0.
Bu maç anlatımına uygun bir medya, her zamanki gibi, tam yerinde.
Geçen akşam kötü oynuyoruz ancak, Şenol Güneş genç bir takım oluşturuyor, takım zaman zaman iyi işler başarıyor.
Örneğin, daha üç ay önce 2022 Dünya Kupası elemelerinde Hollanda'yı 4 - 2, Norveç'i 3 - 0 gibi net skorlarla yeniyor bu takım.
O galibiyetlerden sonra, sanki dünyayı fethe çıkıyoruz, hani, o "Allah Allah Allah bu nasıl sevmek" şarkısındaki gibi, medya hep bir ağızdan "Allah Allah Allah bu nasıl takım" naralarıyla yeri göğü inletiyor.
Dün, aynı medya bizim takımı yerden yere vuruyor, ne teşhisler, ne gözlemler, bir sonraki maç için ne taktikler, ne öneriler!.. Kes, yapıştır, sakla!..
Kazanınca, "arş yiğitler vatan imdadına, kimse bizi durduramaz" övgüleri, kaybedince, "zaten" diye başlayan bin türlü eleştiriler!..
Düşman zehirli ok atıyor, o ok "bizim vatan evlatlarına" işlemiyor, düşmanın topuna tüfeğine karşı, bizim yiğitler yalın kılıçla düşmanı darmadağın ediyor, mızraklarla kale duvarlarını deliyor, "Sultan" yanlış bir şey yapsa bile, hiç kimse ona toz kondurmuyor filan....
"Çocuklara masallar" faslından, TRT'de arka arkaya anlı şanlı, efsane özentisi, birbirinin kopyası diziler:
"Uyanış, Diriliş, Kuruluş, Payitaht, Teşkilat..."
Bir Osmanlı özentisidir, ipe sapa gelmeyen, teorik tabandan yoksun bir milliyetçiliktir gidiyor.
Gerçekle zerre kadar ilgisi olmayan hurafeler, örneğin, "Ulu Hakan" olarak takdim edilen II. Abdülhamit parlatılmak isteniyor. Oysa, Osmanlı padişahları arasında halkına en çok zulmeden, en çok toprak kaybeden o. Mısır, Bulgaristan, Tunus, Romanya, Sırbistan, Karadağ, Bosna-Hersek, Kars, Ardahan, Batum II. Abdülhamit döneminde kaybediliyor.
Türkiye - İtalya maçının anlatımı TRT dizileri gibi. O diziler sanki sahaya inmiş.
İtalya maçı koparmış gidiyor, TRT'nin spikeri ve yorumcusu hayal aleminde milliyetçilik taslıyor, övgüler düzüyor, bin dereden su getiriyor.
TV, kör olası radyo değil ki, olan biteni herkes görüyor!..
Dizileri taklit etmeyi bırak da, gördüğünü anlat!.. Uçmadan yorumla!..
Rezil olma!..