"Korona vak'a sayılarını uluslararası standartlara göre açıklayın!.."
Nezaket ölçüleri içinde bu "bir çağrı", ama o nezaket ölçüleri geride kaldığında ve Türkiye "algı operasyonu" inadında ısrar ettiğinde bu "bir ihtar!.."
Dünya Sağlık Örgütü'nden (DSÖ) Türkiye'ye...
Malum, Türkiye'de hayat gerçekler üzerine değil, algı operasyonları üzerine dönüyor.
Uluslararası sağlık konularının şemsiye örgütü DSÖ'nün uyarısından sonra sıra ülkelere geliyor.
İngiltere Türkiye'de halen tatil yapmakta olan yurttaşlarına aldığı kararı bildiriyor:
"Ülkeye döndükten sonra, on beş gün karantinada kalacaksınız!.."
Karantinaya uymayan İngilizlere hükümet on bir bin Euro'ya kadar para cezası keseceğini açıklıyor. İngiliz basınına göre, hükümetin bu açıklamasının ardından Türkiye'de tatil yapan pek çok İngiliz yurttaşı tatilini yarıda keserek, ülkelerine dönmeye karar veriyor.
İngiltere aynı zamanda daha temel bir karara imza atıyor:
"Türkiye'yi güvenle gidilecek ülkeler listesinden çıkartıyor."
Alman hükümeti daha farklı bir yol izliyor:
"Türkiye'ye gidecek yurttaşlarına Türkiye'de dört bölgeyi tehlikeli alan ilan ediyor, o bölgelere gidilmemesi yönünde uyarıyor." (5.10.2020 tarihli Der Tagesspiegel gazetesi)
Aynı gazete Türkiye'deki vak'a sayılarının doğruluğunu tartıştığı haberinde sık sık "vak'a sayılarıyla oynanıyor" deyimini kullanıyor, "Zahlenspielerei."
Gazete, İngiltere hükümeti ile Dünya Sağlık Örgütü'nün aldığı önlemleri ve uyarıları "açıklanan vak'a sayılarına duyulan güvensizlikten kaynaklandığını" belirtiyor.
Aynı haberde Alman Dışişleri Bakanlığının vak'a sayılarını çok yakından izlediği bilgisi yer alıyor.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın Korona sayılarına ilişkin açıklamaları önce DSÖ'de, ardında bazı ülkelerde tepkiyle karşılanıyor.
DSÖ "Koca ile aynı görüşte olmadığını" bildirerek:
"DSÖ kurallarına göre, Korona teşhisi konulan her hastayı, klinik belirtilerinden bağımsız, o vak'aları Korona sayılarına dahil etmek gerekir. Bütün ülkeleri bu uluslararası kurallara davet ediyoruz."
Başka kimleri davet ediyorlar bilmiyorum ama, sanıyorum Polonya ile bazı Balkan ülkelerini, resmi açıklamanın başında "Bakan Koca ile aynı düşüncede olmadıklarını" vurguladıklarına göre, "davet listesinde" Türkiye mutlaka var!..
Türkiye'de Türk Tabipleri Birliği ile enfeksiyon hastalıkları uzmanlarının önemli bir bölümü haftalardır Türkiye'deki vak'a sayılarına "güvensizliklerini" bildiriyor, "sayı açıklanandan çok daha fazla" sözü TV'lerde sık sık dile getiriliyor.
Son olarak Bakan Koca ağzından kaçırıyor:
"Temmuz ayından bu yana pozitif teşhis konulan hastaları değil, sadece hastanelerde ve evlerde tedavi altındaki hastaları dikkate alıyoruz. Halkın sağlığı kadar ulusal çıkarlar da, önemlidir."
İçerde ve yurt dışında kıyamet bundan sonra kopuyor. Koca istifaya çağrılıyor.
"Ulusal çıkar?.."
Herhalde turizmi korumak... Türkiye'yi "gidilmez ülkeler" statüsünden çıkarmak...
Ve bu arada, çaktırmadan, asıl "ulusal çıkar" başka yerde:
"Akla gelebilecek her olayda olduğu gibi, AKP yönetiminin algı operasyonu, 'başarılı' görünmek sevdası, hastalıkla mücadeleyi bile iç politikaya tahvil etmek hastalığı!.. Kendi iktidarlarına güvensizlik!.."
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın'ın o müthiş tanımıyla "değerli yalnızlıktan" az gidiyoruz, uz gidiyoruz, "ulusal çıkarlara" geliyoruz.
Alman gazetesi Tagesspiegel'e göre, "Bakan Koca gazetecilere gerçek vak'a sayısını açıklamaktan kaçınıyor."
Kaçınıyor ama, elin oğlu bir hesap yapıyor:
"Bakan Koca günlük test sayısının yaklaşık yüzde 10'unun pozitif çıktığını belirtiyor. Günlük test sayısı 104 bin olduğuna göre, demek ki, vak'a sayısı fiilen on bin dolayında!.."
Bu hesap üzerine ilk reaksiyon İngiltere'den geliyor ve Türkiye'yi "gidilecek ülkeler listesinden" çıkartıyor.
Bakan Koca kendini ele veriyor!..
Son birkaç yıldır Türkiye her alanda sorun yaratan bir ülke. Avrupa Birliği, Amerika, Arap Ülkeleri, komşu ülkelerin Rusya hariç, diğerleri "Türkiye sorunlu bir ülke" başlığı altında buluşuyor. Rusya ile de her şey öyle güllük gülistanlık değil.
Türkiye dış politikasıyla, dış ekonomik ilişkileriyle, yurt içindeki demokrasiye aykırı uygulamalarıyla, otoriter rejimiyle, bağımsız olmayan yargısıyla, her olayda diğer ülkelere gösterilen yerli, yersiz tepkilerle o ülkeleri bıktırıyor. Daha kötüsü, kendisinden uzaklaştırıyor. Onlar Türkiye'den değil, AKP'den uzaklaşıyor, bunu da açıkça dile getiriyor.
Pek çok sorunu ihraç eden Türkiye'nin son ihraç malı "Korona vak'a sayısı!.."
Vak'a sayılarını saklamak, sayılarla oynamak!.. "Zahlenspielerei!.."
Gerçekte günlük vak'a sayısı on bin dolayında iddiası!..
Yeni kriz!..
Bilime bağlı, ettikleri Hipokrat yeminine sadık uzman doktorlar ve Türk Tabipleri Birliği boşuna "fırtına geliyor" diye haykırmıyorlar.
Koca ve AKP "ulusal çıkarlarla" baş başa kalıyor. "Değerli yalnızlık" zincirine eklenen son halka olarak!..