"126 bin dedikodu, sahte haber ve yalan, gerçeklere göre, çok daha fazla insana ulaşıyor".
On bir yıl boyunca Twitter'da ve devamında çeşitli haber kanallarında, sosyal medyanın tamamında yapılan incelemede başka bulgular da, elde ediliyor:
"-En çok paylaşılan haberler 'siyasi sahte haberler'.
-Bunu 'terör, bilim, eğlence ve doğal afet haberleri' izliyor".
MIT, yok bizim bildiğimiz MİT değil, bu MIT Amerika'da "Massachusetts Teknoloji Enstitüsü", (Massachusetts Institute of Technology) dünyanın en prestijli üniversitelerinden biri.
O üniversitenin yaptığı bir araştırmanın bulgularını, bir Türk bilim adamı "Profesör Sinan Aral" kaleme alıyor, araştırmanın sonuçları "Science" bilim dergisinde yayınlanıyor. Aral'ın fadesine göre:
"Doğru ve orijinal haberleri paylaşmak yerine, insanlar sahte haberleri daha çok paylaşıyor, sahte haberlerin, doğru haberlere göre, paylaşılma olasılığı çok daha yüksek".
Şimdi anlaşılıyor ki:
Madem yalan haberler daha çok dolaşıyor ve daha çok insana ulaşıyor, dolayısıyla, toplum yalanlara inanmaya çok yatkın, o zaman mesele yok:
"Ülkeleri yönetenlerin yalan söylemeleri, onların işini kolaylaştırıyor, hazır, söylenenin doğru mu, yalan mı olduğunu insanlar pek araştırmıyor ya da aldırmıyorsa...
O zaman, istediğin gibi, yalan söyle!.."
Atış serbest!..
Aynı araştırmada elbette başka bulgular da var. Sosyal medyayı bol bol kullananlar alınmasın ama:
"-Sosyal medyada dolaşan pek çok şey dedikodu ve sahte haberden oluşuyor.
-Sahte haberler, gerçek haberlere göre, yüzde 70 daha çok paylaşılıyor.
-Gerçek haberlerin 1.500 kişiye ulaşması, altı kat daha uzun sürüyor.
-Gerçek haberler, ender olarak, bin kişiden fazla kişiye ulaşıyor ama, popüler sahte haberler yüz bin kişiye kadar gidebiliyor".
Gerçeğin değersizleşmesi, değerini yitirmesi!..
Aslında, bir toplum için tehlikeli bir eşik.
Bin türlü alavere, dalavere dönüyor ama, onlar insanlara çok başka türlü anlatılıyor, insanlar o başka türlü anlatılanlara daha kolay inanıyor, sonuç acı, toplum gerçeklerden hızla uzaklaşıyor.
"Gösterilen ve anlatılan dünya ile yaşanan gerçekler arasındaki makas açıldıkça, ülkeyi yönetmek daha kolay hale geliyor".
İşte bunun, yani insanların hayal alemine sürüklenmesinin adı var:
"Algı... Algı operasyonu".
İnsanlar yaşadıkları gerçeklerden istedikleri kadar şikayet etsinler, toplumun çoğunluğu hem olağanüstü şikayetçi, hem de, nasıl oluyorsa...
"Algı operasyonunun kurbanı".
Günümüzde bin türlü habere boğuluyoruz. Adeta, bir "haber bombardımanı" ile karşı karşıyayız. Arz, talep hikayesi, o kadar çok haber olunca, haberin değeri düşüyor.
"Yalan pirim yapıyor".
Ülkeleri yönetenler bunun bizzat farkında olmayabilir ama, onların danışmanları, yardımcıları, iletişimcileri, v.s. bunu biliyor. MIT'te araştırmayı yapanların bir tespiti daha var:
"En iyi dedikodu, ilginç olandır. İnsanların en son merak ettiği şey, bunun doğru olup olmadığıdır. Biz haberlere boğulmuş durumdayız.
Bu nedenle, dikkat çekebilmek için, haber daha çok şaşırtıcı ve daha çok yalan olmalı".
Dünyada bu tespitin bol bol örneği var.
Siyaset alanının, sosyal alanın ötesinde, bir de özel hayatın, insan ilişkilerinin getirdiği yalanlar var, "yalan söyleme, söylemiyorum, söylüyorsun" kızgınlıkları.
Biri der ki, "ben yalandan nefret ederim".
O kişinin yalandan nefreti o hale geliyor ki:
"İnsanlar, karşıdakinin söylediği yalanı yakaladıklarında, özel hayatlarını değiştirmeye kadar gidebiliyor".
Arkadaşlıkları sona eriyor, iş yerinden ayrılmak zorunda kalıyor, evlilikleri bitiyor.
Yalan konusunda bu kadar duyarlı olanların hali bazen acınası bir komediye dönüşüyor.
"Sıradan bir olayda, yalan söyleyebiliyorlar, nefret ettikleri, hayatlarını değiştirdikleri yalana kendileri başvurabiliyor".
"Sinemaya gidelim mi?.. Vaktim yok". Oysa, kendisi gidiyor.
"Müzik dinleyelim mi?.. Canım istemiyor". Oysa, kendisi dinliyor.
"Üç, beş gün tatile gidelim mi?.. İş yerinden izin alamıyorum". Oysa, değil üç, beş gün, yirmi gün tatile gidiyor.
Adı ister "'beyaz" olsun, ister "siyasi", isterse ne olursa olsun, araştırma ortada.
"Yalan cazip geliyor, hatta bazen bir çıkış yolu".
Boşuna mı, o diziler:
"Yalan rüzgarları!.."
Not: Bu arada ben sizlere yalansız bir bayram diliyorum. Mümkünse!..