TRT’de yayınlanan “3’te 3 Tarih” yarışma programı.
Soru şu, o yarışmanın ilk sorusu:
“30 Ağustos Zafer Bayramı hangi olayı anmak için kutlanan ulusal bir bayramdır?”
Yanıtın dört şıkkı var, birisi doğru, şıklar şöyle:
A-Cumhuriyetin İlanı, B-TBMM’nin açılışı, C-Büyük Taaruzun Sonlanması, D-Atatürk’ün Samsun’a çıkışı.
İlkokul birinci ya da ikinci sınıfta değilse bile, üçüncü ve mutlaka dördüncü sınıfta öğretilen bir tarih bilgisi. Hatta, dördüncü sınıftan itibaren, üniversiteye gelinceye kadar, kim bilir kaç kez anlatılan, üzerinde durulan, okutulan, onun da ötesinde her yıl, “kutlanan” ulusal bir bayrama ilişkin soru.
Yarışmacı genç bir kız, öğrenci mi değil mi bilmiyorum, çünkü yarışmanın başında kendisini tanıttığı bölümü bilmiyorum, TV’yi tam o ilk soru sorulurken açıyorum.
22, 23 yaşlarında genç bir kız. Üniversite öğrencisi olabilir, değilse, görünüşe göre, en az lise mezunu. Haydi, onu geçtim, kesinlikle ortaokul mezunu.
Soruyu görünce yarışmacı genç kızın ilk tepkisi:
“Kaldım yani, tabii ki, bu soruyla ilgili bir fikrim var, elbette olmalı.”
Tamam, olmalı!.. Yanıt ne?.. Şimdi yerinizden fırlayın:
“Cumhuriyetin ilanı” diyor genç kızımız.
Zafer Bayramı hangi ulusal bayram nedeniyle kutlanıyor, sorusuna “Cumhuriyetin ilanı” diyor.
Dolayısıyla, 29 Ekim’i de bilmiyor.
Doğru yanıt gelince, genç kızımız:
“Heyecandan” diyor, “Burası başka bir yer, heyecandan” diyor.
Programın sunucusu “Bu soruda heyecanı kabul etmiyorum” diyerek, bir anlamda verilen yanıtı ayıpladığını ima ediyor.
Ayıplamak hafif bir deyim.
Tam anlamıyla bir skandal.
Geçenlerde ATV’de “Kim Milyoner Olmak İster” yarışma programında bir başka skandalı hepimiz anımsıyoruz.
“Çin Seddi nerededir” sorusunda yaşanan skandal.
Bu soruya yanıt olarak dört şık veriliyor, Çin, Hindistan, Güney Kore, Japonya. Yarışmacı, tesadüf bu ya, o da genç bir kız, tereddüt ediyor, seyirciye soruyor, seyircilerin sadece yüzde 51’i Çin yanıtını veriyor.
Yarışmacı yüzde 51’e güvenmiyor, telefonla joker hakkını kullanıyor.
Ve sonunda mutlu sona erişiyor!.. Telefondaki kişi doğruyu buluyor, Çin!..
Çin Seddi meğer Çin’de imiş!..
Çin Seddi’nin Çin’de olduğunu sadece o yarışmacı değil, seyircilerin de yüzde 49’u, yani yarısı bilmiyor!..
Ne eğitim ama!..
Ne öğrenim ama!..
“Ayasofya nerede?”
Bu yarışmalar aslında Türkiye’deki eğitimin aynası. Eğitim?.. Tam bir sefalet.
Bir başka yarışmada, bir başka soruyu anımsıyorum, yarışmacı İstanbul’daki bir üniversitede okuyan genç biri, yirmi yıldır da İstanbul’da oturuyormuş.
Soru şu:
“Ayasofya Camii hangi kentimizdedir?”
Yirmi yıldır İstanbul’da oturan üniversiteli arkadaş düşünüyor düşünüyor, “ya ben bunu biliyordum” diyor ve yanıtını patlatıyor:
“İzmir’de!..”
Dünya Ekonomik Forumu “Eğitimin Kalitesi 2018” konulu bir araştırma yayınlıyor. Eğitim açısından ülkeleri sıralıyor.
İlk dört ülke İsviçre, Singapur, Finlandiya, Hollanda. Singapur her yıl bütçesinin yüzde otuzunu eğitime ayırıyor.
Biz 99. sıradayız.
Bizim önümüzde İran, Pakistan, Endonezya, Katar, Malezya gibi ülkeler var.
Dünya ile karşılaştırma bir yana, bu kadar cehalet, bu kadar bilgisizlik akıl alır gibi değil. Matematik, fizikten geçiyorum, insalar ne kendi tarihini, ne kendi coğrafyasını biliyor.
Peki, bu insanlar okullarda ne öğreniyor?..
Ve bu ölçüsüz cehalet ne zaman böyle zirve yapıyor?..
Eğitimcilerin birleştiği ortak nokta şu:
“Bir kaç yıl önce getirilen 4 + 4 + 4 sistemi ve buna ek olarak imam hatip okullarının hızla yaygınlaşması”.
Bu gerekçeler de, ne kadar geçerli, belli değil.
Ne olursa olsun, bu sorular bilinmiyorsa, çok derin, dağ gibi ve çözümü zaman alacak bir sorunla karşı karşıya Türkiye.