"Yargının ve yargıcın bağımsız olmadığı yerde kuvvetler ayrlığından, kuvvetler ayrılığının olmadığı yerde temel hak ve özgürlükleri güvenceye alan bir anayasanın varlığından söz etmek zordur."
Devamı aynı şekilde anlamlı, hele de bugünlerde hayati önemde:
"Zira anayasaların temel işlevi, kamu gücünün tek elde toplanmasını önlemek ve hukukun üstünlüğünü sağlamak suretiyle temel hak ve özgürlükleri güvence altına almaktır."
Evrensel hukukun bu temel ve vazgeçilmez kurallarını dile getiren kim?..
Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Aslan.
Tekrarda yarar var, hem de en yüksek mahkeme başkanının ağzından, demek ki, anayasaların temel işlevi temel hak ve özgürlükleri güvence altına almakta odaklanıyor.
Muhalefetin adına "Sansür Yasası" dediği, iktidarın yanlış ve yalan haberleri önleme anlamında, "Dezenfomasyon Yasası" dediği yasa Tayyip Erdoğan tarafından imzalanarak, dün yürürlüğe giriyor.
Halkı korku, paniğe sevkedecek, kamu düzenini bozacak iddiasıyla herhangi bir haber, herhangi bir paylaşım, ama gazeteci ama herhangi bir yurttaş tarafından dile getirildiğinde bir yıldan üç yıla kadar hapisle cezalandırılabilecek.
Hangi haber kamu düzenini bozar, buna kim karar verir, belli değil.
Belli olan, şu:
"Karar verildiği anda, o insanlar derhal yargı önüne çıkartılıyor, sonrası..."
Yasa dün yürürlüğe giriyor ve...
"Türkiye yeni bir döneme adım atıyor...
Yeni bir rejime..."
Yasanın Türkiye Büyük Millet Meclisi komisyonunda ve genel kurulda görüşülmesi sırasında muhalefetin sürekli vurguladığı bir konu var:
"Bu yasa basın, ifade ve düşünce özgürlüğüne ve Anayasa'ya aykırıdır."
Bu açıdan bakıldığında...
Dün 18 Ekim 2022...
Unutulmaması gereken bir tarih...
Kayıt düşülmesi gereken bir tarih...
Dünle beraber...
Türkiye artık bir başka Türkiye.
CHP bu yasayı Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) götürüyor, çeşitli maddelerinin Anayasa'nın bazı maddelerine aykırı olduğu gerekçesiyle.
Başkan Zühtü Aslan ne diyor?..
"Anayasanın temel işlevi temel hak ve özgürlükleri güvence altına almaktır."
Bu gerçek ve bilimsel saptamanın fiili bir sonucu olması gerekiyor.
Eğer, bizim Anayasa Mahkemesi'nin görevi de, Başkan Zühtü Aslan'ın belirttiği gibi, temel hak ve özgürlükleri güvence altına almak ise ki, Anayasa Mahkemesinin vazgeçilmez görevi bu...
Bu yasayla ilgili nasıl bir karar verebilir?..
Yürürlüğü durdurur ve yasayı iptal eder mi...
Yoksa, onaylar mı?..
"Anayasa Mahkemesi Türkiye'nin kaderini belirleyecek tarihi bir sınavla karşı karşıya."
Yandaşlığın ölçüsü yok, seçim yaklaştıkça o ölçünün tavana vuracağı ortada.
Yandaşlardan birinin dün attığı manşet yazının başlığı gibi, '100. Yıla Yakışan Bütçe'.
Bir taşla iki kuş, hem yandaşlıkta yeni bir örnek, hem de Bartın'daki maden faciasını ikinci plana atma çabası.
2023 yılı bütçe tasarısı önceki gün açıklanıyor. Yeni bütçe 4 trilyon 470 milyar lira.
"100. yıla yakışan 2023 yılı bütçesi 4 trilyon 470 milyar lira, 100. yıla yakışan bütçe açığı ise, 660 milyar 901 milyon lira!.."
Gerçekten yakışıyor!..
2022 yılında, yani bu yıl iki bütçe hazırlanıyor. İlk hazırladıkları bütçe yetmiyor, Haziran ayında, ek bütçe getiriyorlar. İlk ve yetmeyen bütçede daha başlangıçta 278 milyar 374 milyon lira açık var. Haziran'da getirilen ek bütçe ise, şu anda 78 milyar açık veriyor.
Şimdi 2023 bütçe tasarısı için '100. yıla yakışan bütçe' diyerek, yandaşlar iktidara bir pay çıkarma hevesi içine giriyorlar.
Bu kadar açık ortada iken!..
Yandaşlıkta bu manşetler normaldir!..
Bütçe tasarısını geçen yıl olduğu gibi, yine Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay açıklıyor.
2018'de 'Tek Adam Rejimine' geçildikten sonra bütçe artık Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı tarafından hazırlanıyor.
Maliye Bakanlığı var, o Bakanlık ne yapıyor?..
Fuat Oktay tasarıyı açıklarken şöyle bir laf ediyor:
"Doğalgazda yüzde 80, elektrikte ise, birinci kademede yüzde 50 oranında sübvansiyon uygulanmaktadır. Her 100 liralık faturanın 80 lirasını biz ödüyoruz."
Anlamadım!..
"Biz ödüyoruz' derken, nereden ödüyorsunuz?..
Cebinizden mi?..
Fuat Oktay 'biz ödüyoruz" dedikten hemen sonra, ikinci cümlesine bakın:
"Enerji sübvansiyonlarının 2023 bütçesine yükü 600 milyar liradır."
Yani, bir itiraf:
"Halk olarak yine biz ödüyoruz, vergilerimizle!.."
Yalçın Doğan kimdir? Yalçın Doğan, 1965 yılında Alman Lisesi’ni, 1969’da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi. Gazeteciliğe 1973 yılında Cumhuriyet’te ekonomi muhabiri olarak başladı. 1981 yılında Cumhuriyet Ankara Temsilciliğine atandı. 1989’da köşe yazarı olarak geçtiği Milliyet’te önce Yayın Koordinatörü, 1999’da Genel Yayın Yönetmeni görevlerini üstlendi. 2003’te Hürriyet Gazetesi’nde sürdürdüğü köşe yazarlığı 2015 yılında sona erdi. O tarihten bu yana T24’te köşe yazarlığına devam ediyor. Türk Dil Kurumu, Sedat Simavi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’in çeşitli ödülleri yanında, 2014’te yılın en iyi köşe yazarı, Halk TV’nin 'Kırılmayan Kalemler’ ödülünü kazanan gazeteciler arasında yer aldı. Her biri özgün araştırma içeren IMF Kıskacında Türkiye, Dar Sokakta Siyaset, Fenerbahçe Cumhuriyeti, Savrulanlar kitapları ile anılarını derlediği Sussam Susulmaz Yazmasam Olmaz kitaplarını yazdı. Ayrıca, Komünist Enternasyonelde Faşizmin Tahlili başlığı ile yayımlanan Almanca’dan yaptığı bir çevirisi bulunmaktadır. Almanca ve İngilizce bilir. |