Marmaray: Japonlar yaptı. Osman Gazi Köprüsü: Japonlar yaptı. Yavuz Selim Köprüsü: İtalyanlar yaptı. Avrasya Tüneli: Güney Koreliler yaptı. Gebze - Halkalı Tren Hattı: İspanyollar yapıyor. Gebze - İzmir Tren Hattı: İtalyanlar yapıyor. Ankara - İstanbul Hızlı Tren Hattı: Bölüm bölüm Çin, Alman, İtalyan ve İspanyollar yaptı. Ankara - Sivas Hızlı Tren Hattı: Çinliler yapıyor. Vagonlar: Amerika’dan geliyor.
Ne de olsa, dünyanın en gelişmiş yirmi ülkesi arasında Türkiye de var. “Gelişmiş” ne demek, öncelikle “sanayileşmiş” demek. Eh zaten, örnekler de bizdeki “sanayileşme ve gelişmişliği” gösteriyor!..
Bu arada, son verilere göre, kendi çapındaki sanayimizin üretimi yüzde 5.7 geriliyor.
Ancak, hepsinden önemlisi, ruhumuz, tavrımız, politikamız, duruşumuz büyüklerimizin dediği gibi, baştan sona “yerli ve milli”.
“Yerli ve milli” olmak konusunda farklı örneklere sahibiz. Hayatın içinden, ç gerçek örnekler.
İlk “yerli ve milli” örnek, hemen dünden...
İlahiyatçı yazar İhsan Eliaçık gözaltına alınıyor.
Eliaçık’ın mahkeme kararıyla İstanbul dışına çıkması yasak. Geçmişte bir nedenle hakkında Batman’da soruşturma açılıyor, ifadesinin alınması gerek.
Ne var ki, İstanbul dışına çıkması yasak, onun için Batman’a gidemiyor.
Batman’da ifade vermediği için İstanbul’da gözaltına alınıyor.
Gerçi, bir gün sonra serbest bırakılıyor ama, bir geceyi nezarette geçiriyor.
Bir başka “yerli ve milli” örnek, yine günümüzden. Bugünlerde çok tartışılan ve bir türlü anlaşma sağlanamayan “asgari ücret” ile ilgili.
2017 yılında asgari ücret 1.603 lira olarak tespit ediliyor, bu ücret halen geçerli. O tespit tarihinde, yani bir yıl önce dolar 3.76 lira, yani asgari ücret 426 dolara denk geliyor.
1.603 lira bugün 300 dolara denk düşüyor.
“Yerli ve milli” refah kaybı asgari ücretli için 126 dolar.
Ve hala “asgari ücret kaç olsun” tartışmaları devam ediyor.
CHP İzmir milletvekili Atila Sertel’in önceki gün Meclis’te açıkladığına göre, “CHP’li belediyeler asgari ücreti 2.200 liradan ödemeye” karar veriyor.
AKP henüz karar vermiş değil.
Bu arada, Türk - İş verilerine göre, açlık sınırı 812 lira, yoksulluk sınırı 5.400 lira.
“Yerli ve milli” politikaların bir başka örneği “faizler”.
Malum, ne zaman enflasyondan, büyüme hızından söz açılsa, dinlediğimiz klasik nutuk “faiz lobisi”. Ekonomide bütün fenalıkların anası “faiz lobisi”!..
O zaman halen görüşülmekte olan 2019 bütçesine ve faizlerin seyrine bakmak gerek.
2015 bütçesinde faize ayrılan pay 53 milyar lira.
2017 bütçesinde faize ayrılan pay 56 milyar 700 milyon lira.
2018 bütçesinde faize ayrılan pay 71 milyar lira.
Ve 2019 bütçesinde faize ayrılan pay 117 milyar 300 milyon lira.
“Faiz lobisi” ile mücadelede “yerli ve milli” ekonomi politikası sonucunda, faiz ödemeleri her yıl artıyor. Bu o kadar “yerli ve milli” ki, faizin önemli bölümü “dışarıya” ödeniyor.
Doların hızla yükselmesi karşısında, hükümetimiz önemli bir karar alıyor, “bütün sözleşmeler bundan böyle Türk Lirası üzerinden olacaktır” deniyor ve bu karar pek çok nutukta tekrarlanıyor.
O nutuklar “yerli ve milli” parola eşliğinde davul zurna ile ilan ediliyor.
Ne var ki, 21 Kasım’da, yani bir ay önce Ulaştırma Bakanı Cahit Turhan bir açıklama yapıyor:
“Avrasya Tünelinde, sözleşme gereği, yapım, işletme ve devrine ilişkin ödemelerin Türk Lirasına çevril-me-me-si gerekir”.
Bu açıklamanın mürekkebi kurumadan yine Bakan Turhan:
“Marmaray’da ödemeler Euro cinsinden yapılmaktadır”.
Belki ömürlerinde bir kez bile Avrasya Tünelinden geçmeyecek, Marmaray’a binmeyecek Erzurumlu, Karslı, Gaziantepli, Vanlı, Niğdeli, Samsunlu, Burdurlu, Adanalı ve daha nereli ise, o yurttaşlar “binmedikleri ve geçmedikleri ray ve tünelin ve köprülerin parasını ödemeye devam ediyor, yerli ve milli” politika nedeniyle.
“Yerli ve milli paraya” dönüşün son örneği yeni ihraç edilen Hazine tahvilleri. Her bir nutukta uzun uzun “dolarlarınızı bozdurun, Türk Lirasına dönün” çağrıları kulaklardan silinmemişken, Hazine tahvil çıkartıyor:
“Dolar cinsinden tahviller yüzde 2.4 faizle halkımızın hizmetine sunulmuştur...”
Sakın karıştırmayın, bu tahviller “yerli ve milli”, çünkü tahvili çıkartan “bizim Hazine”!..
2019 bütçesinde 756 milyar lira vergi geliri var.
Bunun sadece ve sadece 74 milyar lirası Kurumlar Vergisinden alınıyor.
Türkiye’de yaklaşık 800 bin kurum var, ödedikleri toplam vergi 74 milyar lira.
Aynı bütçede Damga Vergisi geliri 21 milyar lira.
Damga Vergisi oranları taksitli satış, konut satışı ve benzeri sözleşmelerde, abonelik ve inşaat sözleşmelerinden alınan ve oranı binde 1.89 ile binde 9.48 arasında değişen vergiler.
Binde oranlarda alınan vergi toplamı 21 milyar lira, yüzde 22 oranındaki 800 bin kurumdan alınan Kurumlar Vergisi 74 milyar lira.
“Yerli ve milli” vergi adaleti kendini burada da gösteriyor, kurumlar “yerli ve milli” şemsiye altında faaliyet gösteriyor.
Bunlar akla hemen gelen bir kaç örnek.
Ruhu şad olsun, hepsi ayrı ayrı tam Aziz Nesin’lik.