25 Kasım 2016, saat 00.30, yani gece yarısı, Meclis'te yeni bir torba yasa kabul ediliyor.
6 yaşındaki kız çocuğunun cinsel istismarıyla bugün ayaklanan Türkiye'de, o yasanın kabulünün ertesi günü 138 örgüt ayaklanıyor. Çünkü, AKP'nin bir gece yarısı kabul ettiği o torba yasanın bir maddesi kız çocuklarıyla ilgili çarpıcı bir değişiklik getiriyor.
138 sivil toplum örgütü:
"Bu madde ile rıza yaşı farklı yorumlanıyor.12 yaşından küçük çocuklara yönelik tecavüz suçunun cezasında artırım yapmak için hazırlandığı öne sürülse de, madde ile yaş kademelendirilmesi yapılıyor ve cinsel ilişkiye rıza yaşının 12"ye düşürülmesinin kapısı aralanıyor."
Kız çocuğu 12 yaşında ise ve tecavüze uğruyorsa, mahkemenin "rızası vardı" diye verdiği bir karar cinsel istismarı suç olmaktan çıkıyor. Zaten çeşitli mahkemelerin bu yönde verdikleri kararlar ortada.
Bugün AKP'den gelen "cinsel istismarı lanetliyoruz" laflarını geçin!.. Torba yasaya koydukları o madde cinsel istismarı neredeyse görmezlikten gelmeye zorluyor.
AKP'nin torba yasaya öyle bir maddeyi eklemesinin sürpriz bir ortağı var:
"Anayasa Mahkemesi!.. Evet, Anayasa Mahkemesi."
Anayasa Mahkemesi (AYM) 2016 Temmuz ayında, o torba yasadan dört ay önce bir iptal kararına imza atıyor:
"15 yaşını tamamlamamış her çocuğa karşı gerçekleştirlen her türlü cinsel davranışın cinsel istismar sayılmasına ilişkin Ceza Yasasındaki hükmü iptal ediyor!..."
Ne Anayasa Mahkemesi ama!..
AYM bu çok tartışmalı kararı kendi içinde de çok tartışmalı bir biçimde alıyor, 8'e karşı 9 oyla!.. Yazıklar olsun!..
Nerede çocukların korunması?.. Çocuk Hakları Sözleşmesi nerede?.. Bireyin korunmasına ilişkin Anayasanın ilkeleri nerede?..
AYM'nin bu kararı aynı zamanda hükümete bu yönde yeni bir yasa yapılması için altı ay süre tanıyor. AKP Hükümeti 2016'da dört ay sonra torba yasaya o maddeyi ekliyor.
"Rıza yaşının 12 yaşa düşürülmesine kapı açılıyor."
2016 yılı cinsel istismar kepazeliğinin çok arttığı yıllardan biri.
Türkiye'nin pek çok yerinde, yine çeşitli tarikatlar ve yurtlarda, onlara bağlı vakıflarda, cinsel istismar vak'alarına, kız ya da erkek fark etmiyor, bu utanç verici suçlara tanıklık ediyoruz.
Meclis'te konuyu araştırmak üzere komisyon kurulması öneriliyor. Muhalefetin önerisi AKP oylarıyla önce reddediliyor.
Cinsel istismar suçları durmak bilmeyince, AKP de ister istemez "Çocuk İstismarı Araştırma Komisyonu" kurulmasına evet demek zorunda kalıyor.
Kurulan komisyonun raporunu, o sırada Başbakan Yardımcısı olan Recep Akdağ 20 Şubat 2018 günü Meclis'te açıklıyor. Laf kalabalığının ötesinde, açıkladığı bir veri var ki, tüyler ürpertici:
"2010 yılında 16 bin 135 cinsel istismar vak'ası, açılan dava var. 2015'te 16 bin 957 vak'a var. 2016'da 15 bin 51, 2017'de 16 bin vak'a var."
Korkunç veriler!..
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık 6 yaşındaki kız çocuğunun istismarıyla ilgili günler sonra dün, nihayet konuşurken, Akdağ'ın dile getirdiği verilere eklemede bulunuyor:
"Milletimiz müsterih olsun, kendilerinin bilmediği yüzlerce vak'ada mağdurların yanındayız."
Peki, bu "yüzlerce vak'a" mahkemelerde nasıl sonuçlanıyor?.. Suçu işleyen sapıklar hangi cezayı alıyor?..
2018'e, o komisyona dönersek...
Kurulan komisyon 2018'de bir yasa önerisi hazırlıyor. Yasayı çıkarmaya zaman kalmıyor, çünkü 2018 Haziran ayında seçimler var.
AKP'nin cinsel suçlarla ilgili serüveni "Dördüncü Yargı Paketi" ile toplumsal hüsrana dönüşüyor.
"Cinsel istismarda bulunan sapığın tutuklanması için somut delil şartı getiriliyor."
7 Temmuz 2021 tarihinde kabul edilen yargı paketi cinsel istismar suçunu kasten öldürme, işkence, silahla yaralama gibi katalog suçlara dahil ediyor, zanlının tutuklanması için somut delil şartı arıyor.
Cinsel istismarda somut delil?..
Nedir somut delil burada?..
"Tecavüz ederken görüntü mü?.. Tecavüz ederken ses kaydı mı?.. Ne?.."
Sen orada görüntü ve benzeri "delil"ararken, sapık herifin kaçmayacağı ne malum!..
"Somut delil" şartı aranması, Bakan Derya Hanımın söylediği "yüzlerce vak'anın" artmasına yol açmış olabilir mi?..
Cinsel istismar hep artıyor ya... Aile Bakanlarının teşhisleri ve buldukları çareler göz kamaştırıyor!..
Ayşenur İslam, 2013 Aile Bakanı:
"Çocukların cinsel istismarına ilişkin olarak, annelere çok basit bir şey öğretebilirim. Çocuklara çığlık atmaya öğretmeleri gerekiyor."
Demek, çocuk cinsel istismara uğradığında, çığlık atacak!.. Ve kurtulacak!.. Kırk yıl düşünsek, böyle bir çözüm akla zor gelir!.. Bravo Ayşenur Hanım!..
Sema Ramazanoğlu, 2015 Aile Bakanı:
"Cinsel istismar haberlerinin sık verilmesi aileleri rencide ediyor."
Bakan Hanım aileleri düşünürken, ilgili yasa da düşünüyor ve bu haberlere yayın yasağı getirilmesine izin veriyor.
Karaman'daki Ensar Vakfı'nda 45 çocuğun cinsel istismarına ilişkin yine Sema Hanım çok düşünceli:
"Buna bir kere rastlanmış olması, hizmetleriyle ön plana çıkmış bir kurumumuzu karalamak için gerekçe olamaz."
Derya Hanım, bugünkü Aile Bakanı dün mangalda kül bırakmayan açıklama yapıyor, olur ya, ters bir soru çıkabilir, kendini garantiye almak açısından yandaş bir kanala çıkıyor:
"Kim olursa olsun, çocukların cinsel istismarı kabul edilemez, ihmali kabul edilemez."
Harika!..
Madem "ihmal kabul edilemez", sormak gerek:
"Bu kız çocuğu ile ilgili dava neden taaaaa, altı ay sonraya, Mayıs sonuna atılıyor?.. Bu ihmal değil mi?.."
İstedikleri savcı ve yargıca, istediklerini yaptıran AKP, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'ın tek bir cümlesiyle bu davayı hemen yarına alamaz mı?.
Alamaz, çünkü Bozdağ öyle bir girişimde bulunmaz, çünkü davayı unutturmak istiyorlar.
Ortada bir tarikat var, bir cemaat var!.. Bunların arka bahçesi.
Yalçın Doğan kimdir? Yalçın Doğan, 1965 yılında Alman Lisesi'ni, 1969'da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi. Gazeteciliğe 1973 yılında Cumhuriyet'te ekonomi muhabiri olarak başladı. 1981 yılında Cumhuriyet Ankara Temsilciliğine atandı. 1989'da köşe yazarı olarak geçtiği Milliyet'te önce Yayın Koordinatörü, 1999'da Genel Yayın Yönetmeni görevlerini üstlendi. 2003'te Hürriyet Gazetesi'nde sürdürdüğü köşe yazarlığı 2015 yılında sona erdi. O tarihten bu yana T24'te köşe yazarlığına devam ediyor. Türk Dil Kurumu, Sedat Simavi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'in çeşitli ödülleri yanında, 2014'te yılın en iyi köşe yazarı, Halk TV'nin 'Kırılmayan Kalemler' ödülünü kazanan gazeteciler arasında yer aldı. Her biri özgün araştırma içeren IMF Kıskacında Türkiye, Dar Sokakta Siyaset, Fenerbahçe Cumhuriyeti, Savrulanlar kitapları ile anılarını derlediği Sussam Susulmaz Yazmasam Olmaz kitaplarını yazdı. Ayrıca, Komünist Enternasyonelde Faşizmin Tahlili başlığı ile yayımlanan Almanca'dan yaptığı bir çevirisi bulunmaktadır. Almanca ve İngilizce bilir. |