Ahmet Davutoğlu 10 Mart 2015’te Van’da:
“Eskisi gibi, faili meçhul cinayet bırakmayacağız”.
Demek var ki, “bırakmayacağız” diyor.
7 Mayıs 2015’te Muş’ta, kendine güveniyor ve soruyor:
“Bizim dönemimizde hiç faili meçhul cinayet oldu mu?”
Sorusu, AKP döneminde “faili meçhul olmadığı” anlamına geliyor.
Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’nin öldürülmesi üzerine, 28 Kasım 2015’te:
“AKP döneminde faili meçhul cinayetlere izin vermedik”.
Birkaç ay içinde arka arkaya söylenmiş büyük sözler. Malum, Davutoğlu’nun meşrebi büyük söz söylemekten geçiyor. Söz ne kadar büyükse, içi o kadar kof çıkıyor. Genellikle olduğu gibi, Davutoğlu yine bu büyük sözünün altında kalıyor.
Bir kişi ve bir kurum Davutoğlu’nu fena halde ayazda bırakıyor.
Tam bir yıl önce, 19 Aralık 2014’te Tayyip Erdoğan akla gelen, gelmeyen, toplumda iz bırakan olayları “paralel yapıya” bağlama alışkanlığı ile:
“İnlerine gireceğiz, dedik, girdik. Hizmetten, himmetten bahseden yapının faili meçhul cinayetlere dahi bulaştığını görüyoruz. Zincir bunu gösteriyor, açığa çıktıkça, şaşıracaksınız”.
Koca Cumhurbaşkanı koca Başbakanı yalanlıyor, “faili meçhul cinayetler işlendiğini” söylüyor ve bunu “FETO terör örgütü” dediği yapıya bağlıyor.
Fethullah Gülen bu suçlamaya ertesi gün yanıt veriyor:
“İntizama gelmeyen, endazesiz iddialarda bulunuyorlarsa, topyekun insanlık karşısında kendilerini gülünç duruma düşürüyorlar”.
Faili meçhul cinayetler üzerinden Erdoğan, Davutoğlu’nu bir kez daha ofsayda düşürüyor, boş nutukları bir kez daha tescil ediyor. Üstelik adres bile göstererek.
Davutoğlu ormanda tek başına kaval çalmaya devam ederken, önceki gün daha ağır bir darbe alıyor. Resmi bir açıklama ile.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı faili meçhul cinayetlerin Fethullahçı terör örgütü ile bağlantısı olup olmadığını araştırmak üzere önceki gün çalışma başlatıyor.
Ne demişler, “Erdoğan’dan al haberi”. Ne olup biteceğini önce o haber veriyor. Kim tutuklanacak, polis ve yargı kimin peşine, neden düşecek, önce o söylüyor.
Tam bir yıl önce “paralel yapı ile faili meçhul cinayetler” arasında bağlantı kurarak, hatta “şaşıracaksınız” diyerek, haberi patlatıyor. Haber bugün somut adımlarla destek buluyor.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ise, “faili meçhullerde bağlantı” arıyor. Yani, AKP döneminde faili meçhuller var, yargı oradaki bağlantıyı araştırmaya başlıyor.
Buradaki temel sorulardan biri şu: Madem faili meçhul vardı, bugüne kadar neden beklediniz? Paralel yapıyla mücadeleye girince mi, aklınıza geldi?
Oysa, 27 Şubat 2015’te CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu Meclis’te basın toplantısı düzenleyerek, AKP dönemindeki faili meçhul cinayetlerin istatistiği açıklıyor. Onun açıklamasına göre:
“2002’de sekiz, 2003’te on altı, 2004’te sekiz, 2005’te dört, 2006’da yirmi bir, 2007’de iki, 2008’de otuz, 2009’da on sekiz, 2010’da dokuz, 2011’de on üç, 2012’de on dokuz, 2013’de yedi ve 2014’te 53 faili meçhul cinayet işleniyor.
AKP döneminde toplam 208 faili meçhul cinayet”.
Yine AKP döneminde, sayısını tam anımsamıyorum, faili meçhul cinayetler için CHP milletvekilleri altı, yedi kez Meclis araştırması istiyor.
O istemlerin tamamı AKP oylarıyla ret ediliyor. AKP faili meçhullerin araştırılmasını istemiyor.
Bugün çok başka bir süreç, faili meçhuller ile paralel yapı arasındaki bağlantı iddiasını araştırmak için savcılık harekete geçiyor.
Faili meçhullerle ilgili rahatsız edici bir başka gerçek şu.
Birileri, genellikle değişik rütbelerdeki subaylar, hatta generaller, polisler faili meçhul cinayet iddiasıyla yargılanıyor. Mahkeme süreci çok çarpıcı:
Yargılamalar sürekli cinayetin işlendiği ilden bir başka ile naklediliyor. Şırnak’tan Ankara’ya, Mardin’den Çorum’a, Muş’tan Kırıkkale’ye, Diyarbakır’dan İzmir’e, Van’dan Ankara’ya, Hakkari’den Eskişehir’e. Ve zanlılar o mahkemelerde genellikle aklanıyor.
“Bizim dönemimizde faili meçhul yok”, ilahi Davutoğlu, kulakları çınlasın.