24 Ağustos 1854, Londra...
Biri İngiliz, diğeri Alman kökenli iki uluslararası bankerlik kurumuyla Paris’te borç anlaşması imzalıyor Osmanlı İmparatorluğu.
“Osmanlı’nın ilk borç anlaşması”.
Ruslara karşı girişilen “Kırım Savaşı’nın” maliyetini karşılamak üzere imzalanan anlaşmada:
“Osmanlı 75 milyon Frank borç alıyor. Kesintiler nedeniyle Osmanlı Hazinesi'ne 60 milyon Frank giriyor. Borcun karşılığında Mısır’dan alınan vergiler güvence olarak gösteriliyor”.
Alınan borç masrafları karşılamıyor, 1854 yılından 1874 yılına kadar on beş ayrı anlaşma ile yeniden ve yeniden borçlanılıyor. On beş anlaşmada toplam 239 milyon lira borç alındığı halde, Osmanlı’nın eline 127 milyon lira geçiyor.
1854 yılındaki o anlaşmada:
“Faiz yüzde 6”.
Osmanlı’nın en zor gününde aldığı borç için ödemek zorunda kaldığı faiz yüzde 6.
Bu yüzde 6’yı iyi akılda tutmak gerek, bugünü anlamak için unutmamak gerek.
Osmanlı arka arkaya borçlanıyor ancak, borçlarını ödeyemiyor.
1875 yılında artık kimse borç vermiyor ve “Osmanlı iflas ediyor”.
Sıra iflas eden Osmanlı Hazinesi’ne el koymaya geliyor. Bu amaçla:
“1881 yılında Düyun-u Umumiye kuruluyor. Osmanlı’nın iç ve dış borçlarını denetleyen yabancı bir kurum niteliği ile”.
‘Genel Borçlar’ anlamına gelen Düyun-u Umumiye II. Abdülhamit’in 1881 yılında yayınladığı “Muharrem Kararnamesi” ile kuruluyor. Cumhuriyet’in kurulduğu 1923 yılına kadar devam ediyor.
Aldığı borçları ödeyemez duruma düşünce, kurulan bu kurum Alman, İtalyan, Hollandalı, Avusturyalı, İngiliz ve Fransızlar ile Galata bankerlerinin temsilcilerinin yönetiminde Osmanlı’nın gelirlerine el koyuyor.
“Borç karşılığında devletin gelirlerine el koymak!..”
Hangi gelirlerine el koyuyor?..
Damga pulu vergisine, tuz ve tütün tekeline, alkollü içkiler vergisine, bazı illerin ipek vergisine, bazı illerin balık ve koyun vergisine, gümrük gelirlerine, kazanç vergisinin bir bölümüne.
Düyun-u- Umumiye il ve ilçelerde örgütleniyor, dokuz bine yaklaşan memur çalıştırıyor.
Borçlanırken ve borcunu ödeyemez iken, çok kötü bir başka olay yaşanıyor, ülke elden gidiyor.
“1878 yılında Kıbrıs Adası bir miktar para karşılığında İngilizlere kiralanıyor”.
Borçlanma sürerken, Osmanlı borç batağında debelenirken...
“II. Abdülhamit döneminde Balkanlar, Mısır, Tunus dâhil Osmanlı toplam 1.5 milyon kilometrekare toprak kaybediyor”.
Düyun-u Umumiye Lozan Anlaşması ile tarihe karışırken, 1854 yılında alınmaya başlayan borçların son ödemesi 1954 yılında tamamlanıyor, mali açıdan yüz karası defter ancak yüz yılda kapanıyor.
Yüzde 6 faizle başlayan borçlanma döneminde borç ihtiyacı arttıkça, yabancılar faiz oranını da arttırıyor.
Mali açıdan iflasını ilan eden Osmanlı İmparatorluğu askeri açıdan da çöküyor ve nihayet 1918 Mondros Antlaşması'yla teslim oluyor.
Ama, o arada...
“Borçlanma süresinde, aldığı borçlara karşılık, ödemek zorunda bırakıldığı faiz oranı yüzde 8 ile yüzde 12 arasında değişiyor”.
Hazine kötüye gittikçe, ülke bu durumda kaçınılmaz olarak askeri açıdan çöktükçe, yüzde 6 ile başlayan faiz oranı önce yüzde 8’e, sonra yüzde 12 gibi çok yüksek oranlara doğru yol alıyor.
Türkiye bugün dünyada en yüksek borçlu ülkelerden biri.
453 milyar doları bulan borç var. Kasım 2021’de Merkez Bankası’nın açıklamasına göre, “bir yıl içinde ödenmesi gereken borç 124 milyar 100 milyon dolar”.
Sadece bu iki ay içinde ödenmesi gereken borç miktarı 5 milyar 300 milyon dolar.
Merkez Bankası’nda para yok.
Borcu borçla kapatmak dönemini yaşıyor Türkiye.
Merkez Bankası geçen hafta borçlanmaya gidiyor.
“2 milyar dolarlık borç için ödemek zorunda bırakılan faiz oranı yüzde 8.62 gibi, günümüzde rekor bir faiz.
2 milyar dolarlık borç için beş buçuk yıllık vadede 948 milyon 700 bin dolar faiz ödemek zorunda, yani aldığı borcun yarısı kadar faiz ödeyecek”.
Türkiye’nin ekonomik güvenirliğinin, rekabet gücünün ölçüsünü gösteren bir oran. Ne yazık ki, olağanüstü yüksek ve çok uzun yıllardır Türkiye’nin görmediği bir oran.
Osmanlı’nın ilk borçlandığı 1854 yılından 1874 yılına kadar geçen süre içinde aldığı borçların toplamı 239 milyon lira iken, ödemek zorunda kaldığı faiz nedeniyle eline geçen, o borcun yarısı 127 milyon lira.
Bugün de, aldığı borcun yaklaşık yarısı kadar faiz ödemeye imza atıyor.
Ayrıca...
“Osmanlı İmparatorluğu’nun iflas ettiği dönemde aldığı borçların faizi yüzde 8 ile yüzde 12 arasında değişirken, bugün AKP yönetimindeki Türkiye yüz elli yıl öncesi gibi, yüzde 8 faizle borçlanıyor”.
Durumumuz budur. Uluslararası kuruluşlar borçlanma durumumuzu “kritik” olarak niteliyor.
Yok ekonomi şu kadar büyüdü, yok refaha yaklaşıyoruz, yok enflasyon şöyle düşecek, nutuklarının gölgesinde karşı karşıya bulunduğumuz gerçek ve vahim durum:
“Yüzde 8.62 oranında borçlanma faizi!..”
Gerisi seçim günü sizin çözmeniz gereken, sizin “dur” demeniz gereken bir durum!..
NOT: Bazı ayrıntılar için bu yazıda iki kaynaktan yararlandım.
1-Doğan Avcıoğlu, Türkiye’nin Düzeni,
2-Parvus Efendi, Türkiye’nin Mali Tutsaklığı.