Lafı uzatmaya hiç gerek yok.
Dünkü iki gelişme, 2014'e yeni girmiş Türkiye'de hukukun üstünlüğü ('rule of law') bakımından gelinen noktayı zaten kendiliğinden anlatıyor.
İşte, resmi anlatımıyla, 'Şırnak ili Uludere ilçesi sınır ötesinde 34 kişinin ölümü ile ilgili' Genelkurmay Başkanlığı'na bağlı Askeri Savcılık kararından bir bölüm:
'Genelkurmay II'inci Başkanı'nca konunun, onayını almak maksadıyla, Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısı nedeniyle karargahta bulunmayan Genelkurmay Başkanı'na telefonla iletildiği, Genelkurmay Başkanı'nın tespitle ilgili bilgilerin işlendiği haritanın konutundaki çalışma ofisine gönderilmesini istediği, haritanın çalışma ofisine gönderildiği, Genelkurmay Başkanı'nca hava harekatı yapılmasına onay verildiği, bu işlemlerin 20.00 civarında neticelendiği...'
Ve karar:
'...şüphelilerin ve diğer TSK personelinin görev gerekleirni yerine getirirken kaçınılmaz hataya düştükleri, dolayısıyla eylemleri hakkında kamu davası açılmasını gerektiren sebep bulunmadığı...'
O gece, TSK jetlerinin bombardımanında katledilen çoğu gencecik 34 kişiden - 34 Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı - Serhat Encü'nün annesi Halime Encü'nün karara tepkisi:
"Haberi alır almaz bir kere daha yüreğimiz acıyla doldu. Hiç mi vicdanları yok? Bu devlete, bu adalete lanet olsun! İşlediklerin katliamın hesabını veremeyecekleri için dosyayı kapatmak istiyorlar..."
34 kişi.
Tabii eski ve yeni elitin çocukları, kıymetli oğulları sayılmazlar bunlar.
Üç beş kuruş için, her bakımdan mayınlı bir arazide, hayatta kalmaya çalışan kaderi kayıp insancıklar alt tarafı.
Üstelik bunlar bir de Kürt.
34 ölü.
Aynen Hrant Dink davasındaki gibi, aynen bir yığın başka davadaki gibi, su gibi harcanan yıllar.
Uludere/Roboski yaşanalı tam iki yıl geçti.
'Seçkine cezasızlık kültürü' adına, tam bir Türkiye klasiği.
Kopuk bir motor kayışı gibi, kendi var etkisi ve anlamı sıfır adalet.
Ülkeyi 12 yıldır yöneten partinin adındaki gibi bir adalet.
Ve dünün diğer önemli gelişmesi:
T24'ün haberi:
'İzmir’de bu sabah TCDD Liman İşletme Müdürlüğü ve bağlı bulunduğu daire başkanlıklarına yönelik yolsuzluk operasyonu gerçekleştiren bir emniyet müdür yardımcısı ile iki şube müdürü görevden alındı. Operasyonu yapan birimlerin başındaki Emniyet Müdür Yardımcısı Mehmet Ali Şevik, Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdür Yardımcısı Taner Aydın ve Narkotik Suçlarıyla Mücadele Şube Müdürü Behzat Tuzcu, bugün öğleden sonra görevlerinden alındı. Emniyet Müdür Yardımcısı Mehmet Ali Şevik, Organize Suçlarla Mücadele, Narkotik Suçlarıyla Mücadele, Mali Suçlarla Mücadele ve Siber Suçlarla Mücadele şubelerinden sorumluydu.'
Gözaltına alınanlar arasında Ulaştırma Habercilik eski bakanı Binali Yıldırım'ın bacanağı da var.
Eski bakana göre, 'zamanlama manidar...'
Ve, kendilerine verilen talimat gereği görevlerini yapan polislerin, 'manidar' bir şekilde hızla aynı akşam görevden alınmaları...
Bir yoruma gerek var mı?
Türkiye'nin 2014 manzarası, hukuk ve kanun trajikomedisi adına, kendisini yeterince gözlere sokmuyor mu?
Bu halkta, artık gündelik hale gelen bu 'icraatlardan' sonra adalet duygusu, kanuna saygı, bırakın bütün bunları, umut ve güven diye bir şey kalır mı?
Türkiye projesi, sadece orman kanunlarının geçerli olduğu bir proje midir?
Güçlü olan güçsüzü ezecek.
Üstün olanın yaptığı - ne yaparsa yapsın - yanına kar kalacak.
Şimdi de hem polis hem de yargı tarumar ediliyor.
Ne yaptıysa onlar yaptı. Tüm kötülükler orada.
Mesela, Yargıtay Balyoz kararlarını oybirliğiyle almış.
Olsun, bize ne? Hepsi 'paralel yapı': Paralel yargıçlar onlar.
Bu hayali dönmedolabın içine atlayan atlayana...
Aklın bittiği nokta.
Bu arada...
HSYK da fazla oldu artık.
Referandum dedikse, o kadar da demedik.
Yüzde 58 hiç kusura bakmasın.
Bağımsız yargıyız diye, hükümete kafa tutmak da bir yere kadar.
Kimmiş bu HSYK? Yerim ben onu.
Güzergahımıxz kaos mu? Olsun.
Hallederiz inşallah.
Hele bir de anamuhalefeti yanımıza alırsak, şahane.
Bağlarız yargının ipini iktidara, devam ederiz yola.
Proje budur.
Hayırlı olsun.
'Yeni Türkiye'ye de uğurlar olsun.