Kars son yıllarda turizmde yaptığı atılımlarla bir marka şehir halini almayı başardı ve Türkiye'nin en önemli kış destinasyonlarından biri haline geldi. Özellikle trenle yapılan Kars yolculuğu, büyük rağbet görüyor. Ankara'dan yola çıkıp Kırıkkale, Kayseri, Sivas, Erzincan ve Erzurum'un ardından Kars'a ulaşmak ve yol boyu uzayıp giden beyazlık içinde kaybolmak son derece romantik ve popüler bir etkinlik oldu. Sosyal medyaya yansıyan fotoğraflar da bunun kanıtı adeta. Ancak trenle yapılan yolculukların biletleri satışa çıkar çıkmaz tükeniyor. Tur şirketlerinin yerleri önceden kapattığı iddiası TCDD'ye çok sık yapılan eleştirilerden biri. Turizm Bakanlığı zaman zaman yaptığı açıklamalarla durumun böyle olmadığını belirtse de TCDD'nin internet sitesini sürekli kollayarak bilet almaya çalışanlar bu açıklamalardan tatmin olmuyor.
Kars'a, biri Doğu Ekspresi, diğeri Turistik Doğu Ekspresi olmak üzere iki tren çalışıyor. Tren biletleri teoride gidiş tarihinden 30 gün önce satışa çıkıyor. Doğu Ekspresi ile yolculuk, yaklaşık 24 saat sürüyor ve biletler 58 TL. Yataklı vagonlar ise sadece Turistik Doğu Ekspresi'nde mevcut. Üç güzergahta mola veren Turistik Doğu Ekspresi ile yolculuk yaklaşık 32 saat sürüyor. İki kişilik vagonların fiyatı 600 TL. Tek kişi kalacaksanız 480 TL ödüyorsunuz. Ancak bu biletlere ulaşabilmek neredeyse piyangodan ikramiye kazanmak kadar zor. Bu nedenle bu destinasyonu deneyimlemek isteyenler ister istemez turlara yöneliyor. Jolly Tur, Vals Tur, Prontotour, MNG Turizm, Setur, Gezimod, Turistica bu turları düzenleyen onlarca şirketten birkaçı. Kimi turlar Ankara'dan Kars'a Turistik Doğu Ekspresi ile gidiş ve uçakla dönüş şeklinde. Tersi olan yani uçakla Kars'a gidilip trenle dönülenler de var. Turistik Doğu Ekspres ile yapılacak yolculuğu, Erzurum-Kars arasıyla sınırlayan turlar da… Bu turlara katılanlar yolculuğun Erzurum'a kadar olan kısmını uçakla yapıyor, buradan trene binip Kars'a gidiyor. Dönüş yolculuğu da aynı güzergahta gerçekleşiyor.
"Mistik bir tren seyahati ile Anadolu'yu görün", "Kars'ın büyülü dünyasını keşfedin", "Her mevsim farklı güzellikleri yaşayın" sloganlarıyla pazarlanan bu yolculuklar bir gecesi trende olmak üzere 3-4 gün konaklamalı gerçekleşiyor ve maliyeti, konaklama günü ve seçtiğiniz tur şirketlerine göre 1700 TL ile 2500 TL arasında değişiyor. Elbette butik turlara katıldığınızda fiyat da buna göre artıyor.
Biz de bu turlardan birine katıldık ve biri trende olmak üzere dört gece konaklamalı, yarım pansiyon Kars turuna 1.750 TL ödedik. Turistik Doğu Ekspresi, Ankara'dan hareket ettiği için İstanbul-Ankara arasındaki yolculuk Yüksek Hızlı Trenle (YHT) gerçekleşti. Sabah 09.15'te Söğütlüçeşme'den kalkan YHT, 14.00 sularında Ankara'ya vardı. Turistik Doğu Ekspresi ise 16.00'da Eski Ankara Garı'ndan yola çıktı. İki kişilik yataklı vagonlarda yapılan yolculuk, sosyal medyada paylaşılan fotoğraflardan da anlaşılabileceği üzere epeyce romantik ve eğlenceli. Gençler trene biner binmez yılbaşı ışıklarıyla süsledikleri yataklı vagonlarda parti düzenlemeyi ihmal etmiyor. Trende içki satışı yok ama yanınızda getirebilirsiniz elbette. Şampanyalar patlıyor, şaraplar açılıyor… Kimi doğum gününü kutluyor kimiyse yıldönümünü. Ancak yolculuğun konforlu olduğunu söylemek güç. Dört ya da daha fazla kişiyseniz, iki kişilik vagona sıkışmak mümkün olmadığından sohbet edebilmek amacıyla yemekli vagona geçiyorsunuz. Buraya dışarıdan yemek ve içecek getirmek yasak. Restoranın mönüsü pahalı sayılmaz ancak çok yeterli olduğu da iddia edilemez. Örneğin kahvaltı tabağı 20 TL, çay ise 3 TL. Öğle yemeği yemek isterseniz köfte 22, tavuk döner 17, Türk kahvesi ise 6 TL. Yolcular genellikle yanlarına yiyecek ve sıcak su ısıtıcısı alıp vagonlarında yemeyi tercih ediyor. Bu da iki kişilik vagonlara tıkılıp kalmak anlamına geliyor.
Gezinin asıl zor kısmı tuvalet sorunu. Her vagonda biri alafranga, biri alaturka iki tuvalet var ve 50 kişi bu tuvaletleri kullanıyor. Turistik bir trende hijyene dikkat edilmesini beklersiniz ancak kimi tuvaletlerde su bile akmıyor. Özellikle yolculuğun sonlarına doğru tuvalet sorunu bir işkenceye dönüşüyor ve koku dayanılmaz bir hal alıyor.
Toplam 1360 kilometre uzunluğundaki parkurun İliç, Erzincan ve Erzurum molalarıyla birlikte yaklaşık 32 saat sürmesi bekleniyor. Ancak bu, oldukça iyimser bir rakam. Bizim yolculuğumuz 34,5 saat sürdü ki tren görevlilerine göre biz oldukça şanslıydık.
Gezinin fiyatı olan 1750 TL içinde hiçbir ekstra tur yok. Eğer ekstra turlara katılırsanız bu rakam artıyor. Erzincan'ın İliç ilçesi, yolculuğun ilk ekstra tur alınan yeri. Biz, sabah 06.00'da varmamız gereken İliç'e vardığımızda saat 08.00'i bulmuştu. İliç'te verilen 3 saatlik molada ekstra Kemaliye (Eğin) turu düzenleniyor. Kişi başı 75 TL olan turun, tarihi Taş Yol, Zincirli Kaya, Tarihi Taş Dibi Camii, Mani Yolu, Seyitali Parkı, Medrese, Değirmen ve Kent Tarihi Müzesi'ni kapsadığı iddia edilse de genellikle üç saat içinde hem kahvaltı edip hem de bu kadar yer görmek zor olduğundan birkaç durak atlanıyor.
İkinci ekstra tur, Erzincan'da veriliyor. 50 TL'lik ücret karşılığında otobüslerle önce Munzur Dağları'nın yamacında yer alan Girlevik Şelalesi'ne gidiliyor. Şelale kış aylarında donmuş olduğundan çok etkileyici değil. Baharda görülmesi gerekiyormuş. Bu hayal kırıklığının ardından yine otobüslerle kent merkezine dönülerek yemek yeniyor. 2 saat 40 dakikalık mola, başka yerleri görme şansı tanımıyor katılımcılara.
Saat 17.30'da Erzurum'a ulaşması beklenen tren 21.00'de ulaşınca gezintinin Erzurum ayağı da eksik kalıyor... Saat geç olduğundan ne Çifte Minareli Medrese açık, ne de kale. Gar kent merkezinde olduğu için görülmesi gereken yerlere ulaşmak kolay. Ancak mola 2,5 saat olduğundan hızla cağ kebabı yiyor ve kenti şöyle bir dolaşarak geri dönmek zorunda kalıyorsunuz.
23.00'de ulaşmamız gereken Kars'a ancak saat 01.00'de ulaşabiliyoruz. İstanbul-Ankara YHT treni de dahil 40 saati bulan yolculuk nedeniyle tüm yolcular perişan halde.
Ertesi sabah ilk durağımız Kars Kanlı Tabya Müzesi'nde.
Müze, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında Kars'ın savunulması için yapılan 46 adet tabyadan biri olan ve çok kanlı çarpışmalara sahne olduğu için 'Kanlı Tabya' olarak anılan tabyanın konuşlandığı 7000 metrekarelik alanda yer alıyor. Müzeye giriş ücretsiz. İnteraktif müzede askerlerin revir, ameliyathane ve mutfak bölümleri aslına uygun olarak düzenlenmiş. Yaralı askerler ve onları ameliyat eden doktorların balmumu modelleri inanılmaz derecede gerçekçi ve etkileyici.
Müze gezisi tura dahil, Sarıkamış gezisi ise ekstra olduğu için yine kişi başı 50 TL karşılığında yapılabiliyor. Gitmeden önce Katerina Köşkü'nü göreceğimiz söylense de kar nedeniyle ulaşım mümkün olmuyor ve zamanımızı Sarıkamış Kayak Merkezi'nde geçiriyoruz. İlçeye sadece bir kilometre mesafedeki Sarıkamış Kayak Merkezi, iri kristal tanelerden oluşan ve birbirine yapışmayan karı nedeniyle özellikle snowboard meraklılarının gözdesi. Merkezde en uzunu 3,5 kilometre olan dokuz kayak pisti de var. Ancak bunlar, sadece bir saat mola verebilen bizim gibi tur gezginleri için değil. Tura katılanlar ister telesiyeje biniyor, ister karda yürüyor, ister valiliğin yaptırdığı kütük evde vakit geçiriyor. Kütük evde salep 15, kahve 8, çay ise 5 TL.
Turun bir sonraki adımı Kars'a dönüp kaz yemek ve kenti gezmek. Lokantalar genellikle turlar için menü oluşturuyor. Evelik çorbası, bulgur pilavı eşliğinde kaz ve tatlıdan oluşan menü 90 TL. Dileyen 20 TL'ye hangel (ya da hıngel) veya Kars mantısı da yiyebilir elbette. Fiyatlar İstanbul'u aratmıyor. Yemekler ise başta kaz olmak üzere hayal kırıklığıyla karşılanıyor. Bu da Kars turizminin, en azından gastronomi konusunda eleştirilmesine neden oluyor.
Kars sokaklarındaki gezinti, yaklaşık 2 saat sürüyor. Rehberle yapılan gezi sırasında öncelikle Kars Kalesi'ne gidiliyor. Puşkin'in 1829'da yaptığı ziyarette "Erişilmez savunma mevzilerine ve yalçın bir kaya üzerine kurulmuş kaleye baktıkça nasıl ele geçirebildiğimize şaşıp kalıyorum" dediği kale çok görkemli. Tabii kaleye ve etrafındaki savunma mevzilere ulaşmak zorlu kış koşullarında oldukça güç. Gezinti, eski Rus Konsolosluk Binası, İl Sağlık Müdürlüğü Binası, Kafkas Üniversitesi Devlet Konservatuarı Binası, Eski Vilayet Binası, Orhan Pamuk'un romanı ‘Kar'ı yazarken esinlendiği otelle devam ediyor. Ancak bunların büyük kısmını dışarıdan ve uzaktan görebiliyorsunuz. Çünkü yeterince vakit yok.
Osmanlı-Rus Savaşı sonunda 40 yıl Rus işgalinde kalan Kars'taki tarihi yapıların çoğu Baltık mimarisiyle yapılmış. Kesme bazalt taşından yapılmış bir iki katlı binalar, genelde uzunca bir koridor etrafına iç içe açılan oda ve salonlardan oluşuyor. Binaların en önemli özelliği, ısıtma sistemi. Şömine biçimindeki sistemde öyle ayarlanmış ki ısı, kalın duvarlar arasından geçerek adeta bir kalorifer gibi diğer odalara da yayılıyor.
Baltık tarzı binaların 190 tanesi koruma altına alınmış. Büyük kısmı şahısların mülkiyetinde. Kimi işyeri, kimi konut, bir kısmı da resmî kurum olarak kullanılıyor. Ancak rehberimize göre bazı ev sahipleri, bu yapıların yok olması için ellerinden geleni yapıyor ki yerlerine birkaç katlı bina yapıp köşeyi dönebilsinler. Rehberimiz bu noktada o fıkrayı hatırlatmadan geçemiyor. Hani yaşlı Karslı amcanın Ruslardan şikayetini anlatırken, "90 yıl önce gelip belediye binalarını, okulları, çeşmeleri, istasyonu, yolları, kaldırımları yaptılar. Sonra da bi kere yollar bozuldu mu, kanallar tıkandı mı bakak da tamir edek' demediler!" diye gönül koyduğu o fıkra…
Dördüncü gün turumuzda UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne dahil edilen Ani Harabeleri ve Çıldır Gölü var. Karlar altındaki Ani Harabeleri'ne giriş 15 TL. 15 bin metrekarelik bu devasa açık hava müzesine hayran olmamak mümkün değil. Rehber eşliğinde Ani Katedrali, Genç Kızlar Kilisesi, Tigran Honents Kilisesi, Anadolu'nun ilk Türk Camisi olan Menuçehr Camii'yi geziyoruz. Yaklaşık 2.5 saatlik gezinin ilginç bir yanı da Arpaçay'ın çizdiği Ermenistan sınırı. Zaten bir sonraki durağımız olan Çıldır Gölü'ne de bu çay boyunca yol alarak ulaşıyoruz.
Sırada göl kenarındaki restoranda, yörenin ünlü sarı sazanının tadına bakmak var. Çorba, börek, salata, kızarmış balık ve helvadan oluşan menü 60 TL.
Ardından deniz seviyesinden 1959 metre yüksekliğe sahip bu muhteşem gölde yürümeye başlıyoruz. Derinliği 42 metreye ulaşan göl tamamen buz tutmuş. İsteyenler atlı kızakla gezinti yapabiliyor. Maliyeti kişi başı 20 TL. Eğer kar motosikletini tercih ederseniz 50 TL ödemeniz gerek. Tur programlarında buzda balık avlanabileceği de belirtiliyor ama butik turlar dışında bu keyfi yaşayabileni duymadık. Dönüş yolunda bir lokantanın camından görünen "döner ekmek 5 TL" yazısı ise yemeklerden memnun olmayan tur sakinleriyle alay ediyor adeta.
Akşam yemeği otelde ve tura dahil. Ancak sonrasında bir Kars Gecesi yaşamak istiyorsanız yine kişi başı 50 TL'yi gözden çıkarmak gerek. Kars türküleri, Kafkas Halk Oyunları ve âşık atışmasından oluşan gösteri ilk defa verilen ekstra ücrete değiyor.
Kars'ın meşhur üç k'sından ikisini (kazı, kalesi) gördük. Sıra diğer k'ya yani kaşarını tatmaya geliyor. Kars'a yaklaşık bir saat uzaktaki Boğatepe Köyü, peynirciliğin de merkezi. Burada bir de peynir müzesi var. Özellikle Kars gravyeri buradaki mandıralarda üretiliyor. İsviçre'den gelip ilk mandırayı kuran ve bugünkü gravyerin tohumlarını atan David Moser hayırla yad ediliyor.
Dönüşümüz uçakla. Kars bizi uğurlamakta pek acele etmiyor. Yoğun sis nedeniyle uçağımız üç saat rötar yapıyorsa da Kars'a giderken yaşadığımız sıkıntıyı hatırlayıp kendimizi avutuyoruz.
Sonuç olarak, bu 4 gece 5 gün yarım pansiyonluk turun fiyatı, öğle yemekleri ve ekstra gezilerle birlikte 2.500 TL'ye ulaşıyor. Oysa bu ücrete bir yurtdışı seyahate çıkmanız, örneğin Balkan ülkelerini kapsayan bir tur yapmamız da pekala mümkün. Kendi ülkemizde gezmenin daha ucuz olması gerekirken tersini yaşamak bir kez daha gerçeklerle yüzleştiriyor insanı. Kısacası alınan hizmetin ödenen paraya değmediği kesin. Ama gezintiyi yapmanız kesinlikle önerilir.
Eğer mutlaka trenle gitmek isterseniz yılmadan TCDD'nin internet sitesinden bilet almaya çalışmanızı öneririz. Ankara-Kars yerine güzergahın sadece Erzurum-Kars arasını trenle yapmanız da çok daha konforlu ve çok daha az yorucu olacaktır.
Kars merkezini gezmek ve alışveriş için bir gün yeterli. Merkezden Sarıkamış'a minibüsler 20 TL'ye gidiyor. Kayak kiralama ücreti ise 50 TL. Bir gününüzü de Ani ve Çıldır'a ayırmalısınız. Taksilerle gün boyu gezinti için anlaşmak ekonomik bir seçenek. Oteller bu konuda yardımcı oluyor ve 150-200 TL'ye istediğiniz gibi gezebiliyorsunuz. Hatta tur rehberlerinin yönlendirmesi olmadığı için çok daha özgün ve güzel yemekleri, çok daha uygun fiyatlara yiyebiliyor, hiç de pişman olmuyorsunuz.