"Susmak bizi zehirleyen bir şey. Tek panzehri ise konuşmak" diyerek başladı konuşmaya Günay. Marmara'nın güneyindeki bir sahil kentinden saatlerce yol tepip Ankara'ya yeni gelmişti buluştuğumuzda. Biraz nefes nefese, biraz yol yorgunu ama anlatmak ve bir umut anlaşılmak için büyük bir coşkuyla anlattı hikâyesini.
Günay konuşurken kahvelerimiz soğudu, tatlı yenmeden masada ekşidi, kaldığı yere yakın diye oturduğumuz kafenin müşterileri bir bir azaldı, garson vardiyası değişti. Ama saatler akarken ne yerimden kalkasım geldi, ne de gözlerimi Günay'dan ayırasım. İstemsizce tüm mimiklerini takip ederken buldum kendimi. Nerede çipil çipil gözlerini kısıyor, nerede yüzü bulutlanıyor, nerede sahiden gülüyor, nerede konu değişsin diye gülme taklidi yapıyor? Dakikalar dakikaları, saatler saatleri kovalarken 42 yıllık bir ömrü emanet etti Günay. Emanetiyle ne yapacağımı bana bıraktı, ufak bir ricayla: "Bir interseks neler yaşar, neler hisseder bilmeni, hissetmeni istiyorum."
Günay, 1980 senesinde İstanbul'da doğmuş. İstanbul dediğime bakmayın, şehrin ne deniz ne de boğaz gören ücra gecekondu mahallelerinden biri. Gerçi babaannesi Cihangir'de bir hastanede hasta bakıcı olduğu için doğumu o hastanede gerçekleşmiş. Hemen ardından dönmüşler ama gecekondularına.
Çocukluğundan en çok gecekondu bahçelerini ve çamurlu yolları hatırlıyor Günay. Balkan göçmenlerinin yoğunlukla yaşadıkları o küçük mahallede ne kadar mutlu olduğunu anlatıyor.
"Babam, havalimanı işçisiydi. Havalimanına yakın bir yerdeydi mahallemiz. Çocukluğum bahçelerde koşturmakla geçti. Mutlu bir çocukluğum oldu. Çocuklukta yoksulluğu fark etmiyorsun. Çünkü çevrendeki herkes de yoksul. Çamurlu bahçelerde oynamak keyifli geliyor. Sonra sonra anlıyorsun mahallene yol yapılmadığı için her yerin çamur olduğunu."
Günay için her şey ergenlik döneminde değişiyor. Akranı kız çocuklarının hepsi regl olurken; Günay bir türlü regl olmuyor. Aileyi bir telaş sarıyor. En büyük korkuları "kız çocuklarının" yumurtlamaması, yani ileride doğum yapamayacak olması oluyor. Ve başlıyor hastane seansları.
"Götürüldüğüm ilk jinekolog kızlık zarımın fazla kalın olması nedeniyle kanayamıyor olabileceğim, araç gereciyle zarı çizerek bunu halledebileceği ve benzeri şeyler saçmalamıştı. Diğer bir jinekolog ise yaptığı muayenede klitorisimin normalden biraz daha büyük olduğunu fark etmiş ve bunu aileme anlatmış. Ardından da tıp fakültesine sevk etmiş kromozom testi için. Tabii bana hiçbir şey söylenmiyor. Ben, dünyadan ve bana yapılanlardan habersiz sürekli doktorlara götürülüyorum. Neyim olduğunu bilmeden sürekli sintigrafi, ultrason, kan tahlili gibi her nevi tanı araç ve yöntemlerinden geçtim. Gittiğimiz her doktorda, her hastanede, muayene ve uygulamalar esnasında annem ve babam da yanımda oluyor, ben odaya alınmadan önce insanlarla fısıldaşarak bir şeyler anlatıyorlardı, çoğu zaman bu fısıltılardan ürküyor, pantolonumu toplayıp sedyeden kalkarak panik içinde ne konuştuklarını soruyordum. Ama bir türlü cevap alamıyordum. Çok kötü hissettiriyor bu sürüklenmeler. Bende çok yanlış bir şey var ki ben bunu öğrenemiyorum diye düşünüyorsunuz."
Sonra iğneler başlıyor. Çeşit çeşit iğneler yapıyorlar Günay'a. Hâlâ daha bunların ne olduğunu bilmiyor. Hormon diye tahmin ediyor ama bedenine hangi iğneler yapıldı, bunların ne gibi yan etkileri oldu… Bu soruların yanıtları üzerinden seneler geçse de yok. Ama hafızasında duruyor kendisine yaşatılanlar. Anlatırken, sanki iğneler yeniden vuruluyormuş gibi irkildiği de oluyor, kendini bir an olsun rahatlatmak için gülmeye gayret ettiği de.
Sadece iğneler de değil, ardından östrojen ve progesteron hormonlarına başlatıyor doktor. Ortada hiçbir sorun yokken, Günay'ı kendi haline bıraksalar, bilgi verseler belki de bedenini tanıdıkça kendisi birçok şeye karar verebilecekken; zorla kadın yapılmaya çalışılıyor. Hormonlarla yalancı regller de oluyor. Rahim duvarı kanıyor, çünkü Günay'ın yumurtalıkları yok. Ama bunu da seneler sonra öğrenebilecektir Günay. Ve kendisine dair bir bilgiyi öğrenmeden önce bir de ameliyat olması gerekecektir.
"17 yaşımdayken, üniversite sınavına girdikten sonraki yaz ailem yumurtalıklarımda kist olduğunu söyleyerek beni ameliyat olmam gerektiğine ikna etti. Olmayan yumurtalıklarımda ne kisti olacak? Ama ben bilmiyorum ki yumurtalığımın olmadığını. Dertleri, klitorisimmiş. Diğerlerinden daha büyük olan klitorisimi sakatlamak için kandırılmışım ben yani. Bir de hızlıca yapmak istiyorlar ameliyatı, ben reşit olmayayım da, hemen halletsinler diye. Ameliyat oldum. Gözümü açtığımda yumurtalıklarımın olduğu bölge ve karnımla birlikte klitorisimin üzerinde de bir bandaj sarılıydı. Anneme neden klitorisimin de bandajlandığını sorduğumda ‘seni sünnet ettirdik' dedi gülümsemeye çalışarak. Geçirdiğim operasyon görünürde jinekolojik bir operasyondu ama çocuk cerrahisi koğuşunda bir grup hasta küçük çocukla birlikte kalıyordum. Ameliyattan önce formalite gereği sevk edildiğim psikiyatr 'Nasılsın? İyi misin? Sinema sever misin?' gibi sorular sorduktan sonra beni başından savdı. Kayda değer tek diyalogumuz doğurganlığımın olmayışıyla ilgiliydi, jinekolog böyle bir şey söylemişti, durumumla ilgili bildiğim tek şey buydu, çocuk yapamayacaktım."
Yangından mal kaçırır gibi ameliyat mı ettirdiler yani seni diye soruyorum istemsizce. Evet, diyor, "Tam da öyle oldu. Ben aslında yetişkinim bir de. Çok az zaman kalmış 18'ime girmeme".
Ameliyat sonrası Ankara'ya üniversite okumaya gider Günay. Üzerine atılan belirsizliği de peşi sıra sürükleyecektir. Dil Tarih Coğrafya Fakültesi'nde Latince okuma serüveni bu yüzden çok kısa sürer.
"Mamak'ta bir bodrum katında ev tuttular bana. Uzaktan akrabam olan bir kızla kalıyordum aynı evde. O psikolojiyle buraya gelince bir süre sonra okula gitmemeye başladım. Her şey sizi dışarıda bırakıyor. Ne olduğumu bilmiyorum, kimliğim konusunda hiçbir fikrim yok. Kızlar, erkekler eşleşiyor ve ben kendimi koyacak bir yer bulamıyorum. Eve kapandım. Ev arkadaşım okula gitsin diye çıkıp boş boş sokaklarda dolanıyordum çoğu zaman. O yalnızlık içerisinde kendime bir dünya yaratma gereği duydum herhalde. Hayali bir erkek sevgili yarattım kendime. Mektuplarımda filan bahsediyordum. Benim içimde öldürmeye çalıştıkları erkeği kendi sevgilim gibi yazıyordum. Benim gibi öfkeliydi. Bir erkekti, mektuplarımda günlüğümde dağa çıkıyor olmayan bir örgütün militanı olarak. Ev arkadaşım bunları okumuş, gerçek sanmış. Eve polis geldi, olmayan bir örgütün olmayan bir militanını bulmak için."
Sonra ailesi gelir ve Günay'ı alır. Aile evine döner. Yerel gazete ilanlarından psikolog bakar. Ailesini ikna eder ve psikoloğa gitmeye başlar. Tıpkı doktora gittiğinde olduğu gibi burada da psikologla önce annesi görüşür. Seanslar sürer ama Günay hâlâ interseks olduğunu bilmiyordur. Bir gün artık psikoloğu dayanamaz ve Günay'a söyler. Gençliğinde ona yapılan iğnelerin sebebini, yapılan ameliyatın aslında yumurtalıkla hiçbir ilgisi olmadığını, Günay'ın "hermafrodit" doğduğunu anlatır psikoloğu.
"Yüzde 88 XY kromozomu taşıdığımı, operasyonda içimden sökülenlerin gelişmemiş testisler olduğunu psikologdan öğrendim. Aileme büyük öfke duydum. Eve gitmek istemedim ertesi gün. Ama gittim. Anneme anlattım öğrendiğimi. Babam da duydu. Beni arabaya alıp uzaklara götürdü gece. Konuşmak için. Ama tek bir kelime çıkmadı ağzından, geri döndük. Yüzleşmeye çalıştım ailemle ama onlar konuyu kapatmak istiyordu. Çünkü onlar için beni ameliyata soktuklarında bitmişti mesele."
Artık elinde bir kelime vardır ama Günay'ın. Hermafrodit. Araştırmaya başlar. Oradan interseks kelimesine ulaşır. Ailesinin ve doktorların kendisinden gizlediklerinin peşine düşer. Ve tabii sorgulamaları da başlar. "Kadın mıyım, erkek miyim, ben şimdi neyim?" soruları zihninde dönüp durur. Cinsel yönelimine dair kafası biraz daha nettir. İlk cinsel birlikteliğini yaşadığı 17 yaşından beri kadınlardan hoşlandığına emindir. Bir erkekle de sevgili olur ama kendisine göre olmadığını fark eder. Bir yandan da aile zoruyla değiştirilmiş bir beden, kendisine ait gibi de değildir. Ama o kelimeyi duymasıyla birlikte artık irade kendisindedir.
Geç kazandığı iradesiyle önce yerel bir gazetede işe girer, kendi kendine mizanpaj öğrenir. Sonrası çorap söküğü gibi gelir. Websitesi tasarımından çeviriye on parmağında on marifet Günay, bu yeni kazandığı gücünü paylaşmak için bir blog açar. Diğer intersekslerle tanışmalar, LGBT örgütlerine gidip onlara interseks nedir anlatmalar derken; Günay artık kendisinden çalınan yılları geri almakla kalmayıp; başka interseks çocuklar aynı şeyleri yaşamasın diye didinmeye başlar.
"Ondan sonra en önemli isteklerimden biri, benim yaşadıklarımıza benzer sıkıntıları yaşayan diğer intersekslerle buluşup bu sıkıntıları paylaşmak oldu. Oralarda bir yerlerde odasının soğuk duvarları arasında sıkışmış, sessiz, duvarların öğüttüğü başkaları da var, diye düşünüyordum. Hâlâ varlar. Yalnız olmadıklarını keşfetmeyi bekliyorlar."
2022'ye geldiğimizde Günay, yanlış olmadığı gibi yalnız da değil artık. Türkiyeli interseks aktivistleri olarak birleştiler ve İnter Dayanışma'yı kurdular. Günay'ın yerel gazetedeki tasarım becerileri, çeviri ve yazıyla da birleşince artık kendi hikayelerini internet sitesinden de anlatıyorlar…
"On yıl hatta beş yıl öncesi ile karşılaştırdığımızda hayal bile edemeyeceğimiz kadar yol aldık. Öyle büyük bir suskunluğun, görünmezliğin içinden geliyoruz ki elde ettiğimiz küçük kazanımlar bile çok anlamlı bizim için.
"Türkiye'de bir interseks aktivizminin varlığından söz edeceksek bunun başlangıçta internet üzerinden örgütlenme sayesinde, çeşitli internet mecraları sayesinde, en önemlisi de LGBT camiadan interseks olmayan yoldaşların destekleriyle mümkün olduğunu belirtmeliyiz. İnterseks bireylerin henüz birbirlerine ulaşamadıkları, sayımızın az olduğu dönemlerde lezbiyen, gey, biseksüel, trans, kuir, anarkofeminist arkadaşlar bizim sesimiz olmaya çalıştılar, iyi ki hala yanımızdalar. Yine de, müttefiklerimize tüm saygımızla, teşekkürün en büyüğünü biz interseks öznelere, içimizdeki öfkeye ve güce, direncimize, tüm hak ihlalleri ve yok sayılmalara karşın hayatta kalma becerimize yani kendimize etmemiz gerektiğini düşünüyoruz.
"En büyük motivasyonumuz bizden sonraki nesle daha iyi şartlar sunabilmek, bizim yaşadığımız travmaları bundan sonra doğacak interseks çocukların yaşamadıklarını, mutlu ve engellenmeyen bireyler olabildiklerini görebilmek.
"26 Ekim – 8 Kasım tarihleri arasında yapacağımız İnterseks Farkındalık Günü ve İnterseks Dayanışma Günü etkinliklerimizi takip etmeyi unutmayın."
Yıldız Tar kimdir? Sıfatsız gazeteci, Boğaziçi terk, Cranberries hayranı, fantastik roman müptelası. 2013 yılında gazeteciliğe başladı. Etkin Haber Ajansı'nda editör, Özgür Radyo'da program yapımcısı ve sunucusu olarak çalıştıktan sonra 2014'ten beri LGBTİ+ internet gazetesi KaosGL.org'ta sırasıyla muhabir, editör ve yayın yönetmeni olarak çalıştı. Halen bu görevi sürdürüyor. Sol, sosyalist siyasi partilerle LGBTİ+ hakları üzerine röportajları "Yoldaş Ben İbneyim" başlığıyla, trans kadınlarla röportajları "Dönmelere Doyamadık" ve Türkiye'deki LGBTİ+ hareketinin tarihine ilişkin sözlü tarih çalışması "Patikalar: Resmî Tarihe Çentik" ismiyle kitaplaştı. Kaos GL Derneği'nin senelik medya izleme raporunu kaleme alıyor. Çeşitli gazete, dergi, kitap ve dijital mecralarda LGBTİ+ hakları, hafıza çalışmaları, edebiyat, nefret söylemi ve medya okur yazarlığı üzerine yazıları yayımlanıyor. T24'te "İnsan Manzaraları" başlıklı portre röportajlar yapıyor. |