Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası yoğun bir parti içi tartışma yaşayan CHP, bilindiği gibi Eylül ayı başında, parti içi muhalefetin isteği doğrultusunda olağanüstü kurultay kararı aldı. Bir seçim yenilgisi sonrasında her partinin kendi söylem ve politikalarını değerlendirmesi son derece doğal görünüyor. Bunun olağanüstü kurultay aracılığıyla yapılacak olması ise durumun ciddiyeti hakkında ipuçları veriyor. Olağanüstü kurultay istemiyle partiden çıkan ve yayılan farklı seslere bakıldığında ise, parti ilke ve politikalarından çok parti liderliğinin sorgulandığı görülüyor. Duruma en basit görünümünden bakarsak, şimdilik iki yeni lider adayı var CHP’de. Hızlı davranarak adaylığını açıklamış olan Muammer İnce ve henüz adaylığını açıklamamakla birlikte, durumu değerlendirmeye devam eden Emine Ülker Tarhan. Her iki aday da aslında partide yeni bir anlayış olması gerektiğini söylerken, aslında partinin temel politikaları ve çizgisiyle ilgili yeni hiçbir şey söylemiyorlar. Ama ikisinin de güçlü bir şekilde dile getirdikleri nokta şu, parti kötü yönetiliyor, önceki ve son cumhurbaşkanlığı seçiminde alınan yenilgilerin temel nedeni budur. Eğer biz yönetirsek bu durum değişecek, parti hak ettiği zaferleri kazanacaktır. Bu söylemde yeni olan, umut veren hatta dikkate alınmaya değer bir şey göremiyorum ben. Bütün liderlik yarışına giren adayların eskiden beri CHP kurultayları öncesinde söyledikleri budur. Üstelik bu sefer, liderlik yarışına girenler, gerçekte CHP’nin bugünkü halde olmasına neden olduğunu düşündüğüm politikaların savunucusu olan kişilerdir. Bu zihniyetle, kurultay olur, kurultay biter, belki lider değişir ama gerçekte değişen bir şey olmaz.
Oysa cumhurbaşkanlığı seçimi sonrasında, özellikle Demirtaş’ın başarısı karşısında farklı söylemler de çıktı CHP’den. Istanbul milletvekili Melda Onur, “Demirtaş’ın kendi partisini ve davasını aşan kabul görürlüğüyle solda yeni bir lider olarak var oluşunu çok önemsiyorum”, İzmir milletvekili Rıza Türmen de “2015 seçimleri öncesinde CHP’de yeni bir siyasal vizyon, yeni bir siyaset dili ortaya koymalı... Bugün aslında Demirtaş’ın söylediklerinin CHP’nin söylemi olması gerekir.”(1) demişti. Bu söylemlerin kurultayda ne kadar yankı bulabileceğini, liderlik yarışının her şeyin önüne geçtiği kurultay pistinden duyulup duyulmayacağını kestirmek zor. Fakat bu sesler, yok olmamak için, kurultayda olmazsa kurultay sonrasında, parti içinden dışarılara taşması ve seçim sonrası kendini bütün Türkiye’de hissettirmeyi başaran yeni bir sol muhalefet içinde yer almalıdır. Aksi taktirde CHP’nin yabancı topraklarında yok olup gitmeye mahkum olacaklar.
Son olarak Birgün Gazetesi’ne verdiği demeçte CHP İzmir milletvekili Rıza Türmen; “CHP’nin hedefi çağdaş sosyal demokrasi olmalı. Hem ulusalcı hem solcu olamazsınız...”(2) diyor.
Evet “Hem ulusalcı hem solcu olamazsınız,” bu çok doğru. Tek dil, tek millet ideolojisiyle zoraki oluşturulmuş ve Türklük üzerine kurulmuş bir ulus devletin resmi ideolojisini günümüzde bayraklaştırarak yapılan bir milliyetçilik (kibarcası ulusalcılık) savunusuyla solcu olamazsınız. Bu topraklarda yaşamış olan, şimdi yaşayan her türlü etnik kimliğe yapılan haksızlıklara duyarsız kalarak solcu olamazsınız. Kürt halkının demokratik özerklik, ana dilde eğitim taleplerini görmeden solcu olamazsınız. Devletçilik adıyla, günümüz dünyası için herhangi bir anlamı kalmamış, üstelik onlarca yıldır yarattığı hantal bürokratik yapıyla halkın ümüğüne çökmüş, köhnemiş bir sistemi savunarak da solcu olamazsınız, Yasakçı, baskıcı bir pozitivizmden beslenen laiklik yerine demokratik bir laiklik anlayışı koymadan solcu olamazsınız, Halkının değerlerinden habersiz, her vesileyle onun zekasını sorgulayıp küçümseyen, elitist bir halkçılık anlayışıyla solcu olamazsınız, Bugün çoğu eski düzenin savunulması anlamına gelen, geçmişin değerlerine, sorgusuz sualsiz ezberci bir anlayışla sarılarak yapılan bir devrimcilikle solcu olamazsınız. Demokrasisini en büyük değer haline getirmek, bireysel hakların korunması ve geliştirilmesini öncelikli kılmak, devlet tahakkümü ve vesayetçiliği kırmak için mücadele etmeden, büyük bayraklara ve şablon bayram törenlerine indirgenmiş bir cumhuriyetçilikle de solcu olamazsınız. Sözün kısası sayın Türmen, CHP’nin 6 Ok’unu demokrasi yayıyla tarihin çöplüğüne yollamadan solcu olamazsınız. Aslında bu yapısıyla ne CHP solcu olabilir ne de siz. Solcu olmak için yapmanız gereken CHP’yi bir kenara bırakıp kendi değerlerinize daha yakın insanlarla hareket etmeniz olacaktır. Kaynak (1) http://www.radikal.com.tr/politika/chp_icinde_uc_cepheli_savas-1206750 (2) http://www.birgun.net/news/view/chp-nereye/4130
@ymbymb