Biden'a Beyaz Saray'ın yolu açılmış olsa da Trump'ın dediği oldu. Uzun zamandır bu iş mahkemede biter diyordu. 4 Kasım sabahı saat 02.22'de daha milyonlarca oy sayılmak için beklerken, "Seçimleri ben kazandım. Sayımı durdurun" dedi. Trump sayımın devam ettiğini gördüğünde, "Seçimleri kazandığım yerlerde oyları saymayı durdurun, seçimleri kazanmadığım yerlerde oyları yeniden sayın" dedi. Demokratlar "Bu ülkede hukuk var. Başkan da olsan, maalesef her istediğin olmuyor" dediler. Taraftarları "Başkan oyların sayılmasını mı, sayılmamasını mı istiyor, kafamız çok karıştı" diye cevap verdiler. Demokratlar her yerde tüm oylar sayılsın diye, Trump taraftarları ise bazı eyaletlerdeki seçim merkezlerinin önünde silahlarını kuşanmış şekilde 'sayımı durdurun veya tekrar sayın' sloganlarıyla gösteriler düzenlemeye devam ediyor.
Trump, seçimleri kaybetmiş olduğu kesinleşmiş olsa da, beklenenin çok ötesinde bir performans gösterdi. İnanılmaz derecede başarılı bir kampanyacı olduğunu ispat etti. Demokratlar yine hata yaptı. "Beyaz bir kadın olarak Hillary Clinton 'defolu' bir adaydı ve 2016 seçimlerini bu yanlış aday yüzden kaybetmiştik. Korona'yı kontrol altına alamayan, hâlâ 11 milyon işsizin olduğu ekonomik bir ortamda Biden'la, Amerika'yı mavi bir dalga gibi saracağız" diye ortaya çıkan Demokratlara artık biraz alçak gönüllü olmayı öğrenin tavsiyesinde bulunuldu. "Amerika'yı hâlâ anlayamamış olabilir misiniz? Başkanlığı kazanmış olabilirsiniz ancak bu soruyu unutmayın" diyerek uyarıda bulunuldu.
Hillary Clinton 2016 yılında ülke genelinde Trump'tan 3 milyon fazla oy almış, ama yüzde 48.2'de kalmıştı. Bu sefer Biden Trump'tan 4 milyon fazla oy aldı ve ülke genelinde oy oranı yüzde 50.5'e ulaştı. Biden, Clinton'ın 4 yıl önce aldığından 7 milyon fazla oy alırken, Trump da kendi oylarını 6 milyon arttırdı. Trump'ın seçimleri kaybetse de önemli bir başarı sağladığı açıkça görüldü.
2020 seçimleri salgına rağmen 1900 yılından bu yana katılım oranının en yüksek olduğu seçimler oldu. Biden tarihteki bütün başkanlardan daha fazla oy aldı diye sevinen Demokratlar, Trump'ın bu tarihi sıralamada ikinci sıraya yerleştiği ve 2008'de Obama'nın almış olduğu oyun bile üstüne çıktığını duymazlıktan geldiler.
Ekonominin çok iyi olduğu 7 ay öncesine kadar Trump'ın seçimleri kazanması garantiydi. Aslında ekonomiyi alt üst ederek Trump'a seçimleri kaybettiren Korona oldu. Kıl payı kaybettiği seçim sonuçları Trump'ın liderliğindeki siyasi hareketin çabucak unutulacak geçici bir parantez ya da gözardı edilebilecek bir sapma olmadığını da gösterdi.
Amerikalılar 4 Kasım günü yeni başkanlarının kim olduğunu öğrenememiş olsalar da, çok acı bir şekilde daha da bölünmüş olduklarını idrak ettiler. İki farklı ülkede, iki farklı dil konuşan, kırmızı ve mavi renklerin iyice koyulaştığı bir tablo ile karşı karşıya kalan endişeli Amerikalılar, "Bu tamir edilmesi mümkün olmayan bir bölünme mi?" diye korkarak sordular. 2106'da olduğu gibi yine kırsal bölgeler daha kırmızı, şehirler daha maviye boyandı. Trump'a destek güneyde ve kırsal bölgelerde, Biden'a ise kuzeyde ve metropol şehirlerde yoğunlaştı. Trump'ı destekleyen ana kitlenin beyazlar, Evanjelistler, çok zenginler ve 65 yaş üzerindekiler olduğu tespit edildi. İlk araştırmalara göre banliyölerdeki beyaz kadınların Trump'tan uzaklaştığı buna karşılık emekçi beyaz erkekler arasındaki oyunun arttığı görüldü. Trump'a emekçilerle en zenginlerin birlikte oy vermesi, "Bu nasıl bir çelişki" sorusuna yol açtı. Trump'ın erkek Siyahilerden yüzde 20 ve erkek Hispaniklerden yüzde 36 ile beklenenin üstünde oy aldığının altı çizildi. Biden'ın en fazla oyu ise kadınlardan, gençlerden, siyahilerden, diğer azınlıklardan ve üniversite diploması olanlardan aldığı anlaşıldı.
Yeni başkanın göreve başlamasına 75 gün gibi uzun bir zaman var. Birbirine karşı şüphe, nefret, hınç duygularıyla dolu iki taraf seçim sonuçlarını "liberal demokratik dünyanın öncüsü" bir ülke olarak olgunlukla kabul edecek mi? Bütün ülkede vitrinleri tahta kepenklerle koruma altına alınmış oteller, mağazalar, rezidanslar bunları kaldırmak için daha ne kadar bekleyecek? gibi sorular ard arda sıralandı.
Institute for Advanced Studies"ın seçimlerden birkaç gün önce yayınlanan araştırmasında, Amerikalıların yüzde 66'sının, ülkenin gerilemekte olduğuna, Demokrat seçmenlerin yüzde 82'sinin Trump'ın ülkeyi dikta rejimine, Cumhuriyetçi seçmenlerin yüzde 90'nın ise Demokrat Parti'nin ABD'yi sosyalist bir ülkeye dönüştürebileceğine inandığına dair sonuçlar ortaya konmuştu. Bu bilgi ışığında Amerika'nın daha da bölünmüş olduğunu gösteren 3 Kasım seçim sonuçlarını yorumlayan ve demokrasinin geleceği için en azından ortak bir vizyona ihtiyaç duyulduğunu vurgulayan siyaset bilimcileri ve sosyologlar, ülkenin mevcut durumundan kaygılarını dile getirdiler.
Seçimler ertesinde kutuplaşmanın yaralarının sarılması, iyileşme, ulusal uzlaşı sağlanması, geride bırakılmış 4 yılın yükünden kurtulunması gibi hedefler dile getirildi. Trump'ın geçici bir "aldatmaca" olmadığı, onunla kendini özdeşleştiren toplumun önemli bir kesiminin de anlaşılması ve kazanılması için çaba gösterilmesi gerektiği vurgulandı.
Trump, bizi birbirimize karşı zehirledi diyen siyaset gözlemcileri, seçmenlerin yüzde 40'nın diğer parti seçmenini "canavar" gibi gördüğünü vurgulayarak, birbirimize güvenmeye başlamak için çok geç olmadan harekete geçmeliyiz diye uyarıda bulundular.
ABD'nin 16. Başkanı Abraham Lincoln'ın, "Amerika'yı dışardan yıkmak mümkün değil. Eğer hata yapar, özgürlüğümüzü yok edersek Amerika'yı içerden yıkabiliriz" sözleri hatırlandı.
Biden'ın uzlaştırıcı kimliğine vurgu yapanlar, "Biden orta yolu bulur" derlerken, kuşkucular "Orta yol çoktan kayboldu. Hayale kapılmayın" diye uyardılar.
Beklendiği gibi tüm dikkatler, 7 Kasım'a kadar Pennsylvania'ya çevrildi. 50 eyalette oyların tasnif edilmesi, sayılması için farklı kurallar uygulandığından seçimler sanki 50 farklı ülkede yapılıyor gibiydi. Postayla kullanılan 65 milyon oyun sayılması için her eyalette farklı bir usul uygulandı. Bu sebeple herkese sabırla bekleyin dendi.
3 Kasım günü Amerikalılar sadece başkanlarını değil 35 senatör ve 435 Temsilciler Meclisi üyesinin yanısıra eyalet ve diğer yerel yönetimlerin yetkililerini ve yasama temsilcilerini de seçmek üzere oy kullandı. Cumhuriyetçi Parti Senato'daki çoğunluğu şimdilik (5 Ocak'ta Georgia'da iki senatör için seçim tekrarlanacak) elinde tutmayı başarmakla kalmadı, Temsilciler Meclisindeki üye sayısını da arttırdı. Böylece başkanlık seçimini kaybetmiş olsa da Trump'ın etkisinin beklentilerin çok ilerisinde olduğu ortaya çıktı. Korona'yı iyi yönetemediği için Senatoyu kaybedeceği iddiasının yanlış olduğu anlaşıldı. Amerikalıların önce sağlık veya önce ekonomi diyenler olarak da bölünmüş olduğu görüldü.
Bu seçimlerin en büyük kaybedenlerinden biri de anket şirketleri oldu. En tanınmış anket şirketlerinin son güne kadar, "Trump'ın seçimleri kazanma şansı yüzde 5 ile yüzde 10 arasında, ancak hâlâ seçimleri kazanabilir" şeklindeki tuhaf değerlendirmelerine tepki gösterilmişti. Bir çok anket şirketinin, Trump'ın Florida, Ioawa ve Ohio'da az bir farkla da olsa kaybedeceği tahmininde bulunmasına rağmen, 4 Kasım sabahı erken bir saatte Trump'ın bütün bu eyaletleri kazanmış olduğu anlaşıldı. Demokratların büyük bir bölümü, bir daha asla bu araştırmalara bakmamak üzere yemin ederken, Cumhuriyetçiler, "Biz size yine yanılıyorlar demiştik" diye cevap verdiler. New York Post gazetesi 5 Kasım'da anket şirketlerini hedefe yerleştirerek, "Hata, Hata, Hata" manşetiyle yayınladı.
Trump'tan kurtulduklarına hâlâ inanamadıkları için buruk bir sevinç yaşayan Demokratlar
3 Kasım 2020 seçimleri için tam 1463 gün beklediler. Bu bekleyişin büyük bir bölümüne korku ve endişe eşlik etti. 3 Kasım günü tedirgin bir umut hissedildi. Trump'ın seçim sonuçlarını 250 davetliyle Beyaz Saray'da izleyeceğinin anlaşılması üzerine bütün oylar sayılmadan zaferini ilan etmek için hazırlık yapıyor diye düşünülerek tekrar umutsuzluğa teslim olundu. Biden'ın 4 Kasım sabahı Trump'tan sonra yaptığı konuşmada, "Sonunda seçimi kazanacağımızdan eminim. Sadece tüm oyların sayılması için sabır göstermek gerekiyor" sözlerine, Demokratlar, "4 yıl sabırsızlıkla bekledikten sonra şimdi de bizlerden artık tamamiyle kaybetmiş olduğumuz bir erdemi tekrar hatırlamamız isteniyor" diyerek tepki gösterdiler. Biden'a oy vermiş olduğunu söyleyen Jeanne Peters, 2016'da hiç olmazsa gece saat 10:30'da sonucu biliyordum. Sonucu görünce ağlayarak yatağıma gitmiştim. Bu sefer daha da beter. Ömür törpüsü gibi" diyerek sabırsızlığını ifade etti.
Trump'ın yenilgisi sonrasında siyaset dışındaki hayatlarına geri dönmek için günleri sayan Demokratlar, şimdi 2000 yılındaki başkanlık seçimlerinde olduğu gibi mahkeme, avukatlar, hukuki tartışmalar ve Yüksek Mahkeme'nin kararı için en az 39 gün gibi bir süre beklemek zorunda kalma ihtimalinin bulunduğunu anladılar.
3 Kasım seçimleri öncesinde her şey konuşuldu, bütün azınlıkların oy kullanma eğilimleri üzerinde duruldu. Ancak, Hispanikler hakkında fazla bir şey söylenmedi. Halbuki Biden Hispanik oyların anahtar olduğu Florida'yı kazanmış olsaydı, seçim sonuçları 4 Kasım sabahı öğrenilmiş olacak ve Trump seçimleri kaybetmiş olduğunu kabul etmek zorunda kalacaktı. Önemleri anlaşıldığından şimdi Hispanikler radar altına alındı. Demokratların uzun bir süre Hispanikleri konuşacağı kesinleşti.
Pew Research Center'a göre Hispaniklerin yaklaşık yüzde 65'i Demokratlara oy veriyor. Florida'yı 2016 yılında kazanmış olan Trump bu sefer Florida'yı kaybedebilir dendiği için seçim gecesi dikkatler uzun süre Florida üzerinde yoğunlaştı. Beklentilerin aksine Hispanikler verdikleri güçlü destekle Trump'a Florida'yı 2016'ya göre daha yüksek bir farkla kazandırdı. Trump'ın sürekli olarak "sosyalist" olarak nitelendirerek Biden'a karşı kışkırttığı Kübalı, Venezuelalı, Nikaragualı seçmenler Trump için sandıklara koştu. Muhafazakar Hispanikler Trump'ı bu sefer de yalnız bırakmadı.
Trump'ın Haziran ayından itibaren İspanyolca twit atmaya başlamasına, Florida'yı sık sık ziyaret etmesine dikkat çeken bazı uzmanlar, Demokratların, Florida'daki seçmenlerin yüzde 19'unu oluşturan Hispanikler için yeterince çaba göstermediklerini, 2016 yılındaki hatanın tekrarlanmış olabileceğini söylemişlerdi. Göçmen karşıtı söylemine, "bad hombres", "uyuşturucu kaçakçıları" gibi hakaretlerine rağmen Trump'a desteğin Hispanikler arasında bu seçimlerde yüzde 3 artmış olduğuna dikkat çekilerek, Demokratların, Hispanik toplumun farklılıklarını dikkate almayan monolitik bakış açısının yanlışlığına vurgu yapıldı. Seçim öncesi bazı akademisyenler ve yazarlar Demokrat Parti'yi uyararak, Florida, Texas ve hatta Pennsylvania'daki Hispanik seçmenleri kazanmak için çok geç kalındı demişlerdi. Christian Paz, 29 Ekim'de The Atlantic'deki makalesinde, "Hispaniklerin Trump'a desteği 2016 yılına göre bu seçimlerde artarsa Demokratlar şaşırmasın… Hispaniklerin hepsi Meksikalı veya Küba kökenli olmadığı gibi hepsi dindar da değil" diye vurgulayarak liberallerin Hispanikleri anlamadıklarını dile getirmişti.
Herkes hazırlığını yaptı. Kahve makineleri kontrol edilerek, yeterli miktarda kahve alındı. Telefonlar şarj edildi. Yapılan son araştırmalarda endişe ve korku duyan Amerikalıların oranının yüzde 70'lere ulaştığı tespit edildi. 1 ila 10 arasındaki bir derecelemede endişe seviyeniz nedir diye sorulan New Yorklular bu soruya 11 diye cevap verdiler. New York Emniyet Müdürlüğü iş dünyasına tedbir almaları için uyarıda bulundu. Seçim gününe birkaç gün kala, turistlerin mabedi gibi olan Saks Fifth Avenue ve Macys gibi bütün büyük mağazaların vitrinleri tahta paravanlarla koruma altına alındı. Modayı takip edenlerin akın akın gittikleri Soho, seçimlerden bir gün önce dükkan vitrinlerini tahta perdelerle kaplamak için kullanılan çekiç ve elektrikli testere seslerine boğuldu. Bunu görenler, "Şiddeti bekler gibiyiz, bu paravanlarla şiddete meşruiyet kazandırıyoruz" diyerek eleştirilerde bulundu. Bütün Amerika bir uçurumun eşiğinde bekler gibi tedirgindi. Her iki partinin seçmeni de işini kaybetmekten veya Korona'ya yakalanmaktan daha fazla Amerika'nın geleceğinden endişe duyduğunu dile getirdi.
Büyük gösteriler şiddet ve yağmalamayla sonuçlanabilir dendiği için poliste izinler kaldırıldı ve yılbaşı gecesi ya da Şükran Günü kutlamalarındaki gibi tüm ilave tedbirler gözden geçirilerek yeni bazı tedbirler alındığı söylendi. The Brookings Institution adlı düşünce kuruluşu, seçim sonrası şiddet ihtimalinin yüksek olduğunu söyledi. New York Times yazarı Charles M. Blow, 2 Kasım'da "Seçimleri izleyen haftalar İç Savaş'tan bu yana karşılaştığımız en tehlikeli dönem olabilir…Trump, iktidarın tadını aldı, bu gücün kendisinden geri alınabileceği bir dünyayı düşünmesi bile mümkün değil" diye yorum yaptı.
Seçimlerden sadece birkaç gün önce Teksas'ta Trump taraftarların sürdüğü kamyonet ve otomobillerin Biden'ın kampanya otobüsünün etrafını çevirmeleri, New Jersey'de otobanda trafiği durdurarak gösteri yapmaları yaklaşan şiddetin ayak sesleri mi diye şüphe yarattı.
Seçimleri birlikte seyretmek için eve arkadaşınızı ya da ailenizden birilerini davet etmek isteyebilirsiniz, bunu anlayışla karşılıyoruz, ancak ekstra maske bulundurun, maskeli ya da maskesiz her halükarda bir camı açık bırakın diyen doktorların tavsiyelerine yer verildi. Hangi pizzacıdan pizza ısmarlanacağı önceden kararlaştırıldı. Siparişleri dağıtmak için restoranlar ilave insan istihdam etti. Cadılar Bayramı yürüyüşü ve eğlenceleri iptal edildi. Cadılar Bayramı gecesi "4 yıl büyük bir korku içinde yaşadık. Korku dolu yeni bir 4 yıl istiyor musunuz?" diye siyasi şakalar yapıldı. 2016 yılında başlayan korku filmi devam edebilir mi diye korkuyla soruldu. Amerikalılar bu sefer Cadılar Bayramında 2 milyar doları şekerlemeler için olmak üzere toplam 8 milyar dolar ile geçen seneye göre yüzde 8.2 daha az para harcadılar.
Televizyon kanalları seçim gecesi seçim sonuçlarının hemen belli olmayabileceğini, seçim sonuçlarının öğrenilmesinin haftalar alacağını dikkate alarak, çeşitli ekipler görevlendirdi. Seçim haberlerinden kaçmak için daha önceki seçimlerde sinemaya gitmeyi tercih etmiş olanlar için Korona nedeniyle sinemalar kapalı olduğundan 3 Kasım gecesi çok zor geçti. Sean Connery'nin sonsuza değin tek James Bond olarak kalacağı üzerinde anlaşmaya varıldı.
Her şey için kuyruklarda beklemeye alışık New Yorklular, bazen tanımadıkları ya da çok az tanıdıkları insanlarla, önce hava koşullarından ve köpeklerinden bahsederek başladıkları sohbetlerinde ansızın özel hayatlarına ilişkin konulara geçebilirler. Test yaptırmak, aşı olmak, mağazaya ya da müzeye girmek için kuyruklarda bekleyen New Yorklular 3 Kasım günü kuyruklarda sadece siyaset konuştu. Oy vermediği için sevgilisine kızarak evi terkedenler oldu.
Oy vermek için telaşlanan ve erken oy vermeyi tercih eden Amerikalıların sayısı 3 Kasım'dan önce 100 milyona yaklaşmıştı. Sonuçların kesinleşmesinin haftalar alabileceği söylenerek şimdi kendinize önümüzdeki haftalar için program yapın diyerek bazı tavsiyelerde bulunulmaya başlandı. Önce Anayasa'yı çalışın, sonra meditasyon yapın, bir akşam Seattle Symphony'i dinleyin, diğer bir gün su samurlarının dünyasını anlatan belgeseli izleyebilirsiniz gibi seçenekler sıralandı.
"Eğer bir tavsiye daha verirseniz buna dayanamayacağız" diye itiraz edenler olduğu gibi, Korona'yla birlikte zaten zaman mefhumunu unuttuk, bekleyebiliriz diyenler de oldu. Korona ile zamanın sanki hiç bir şey yaşanmamış gibi geçtiğini hatırlayan Amerikalılar seçim sonuçlarının kesinleşmesini beklerken kışın habercisi kara bulutlara bakıyorlar. Demokratlar Trump Beyaz Saray'dan valizlerini toplayarak gitse de Twitter'deki 88.4 milyon takipçisi ve 70 milyona yakın seçmeniyle bizi yine de rahat bırakmaz diye endişe duyuyor. Hatıralarını yazmayacağı, yazsa da fazla rağbet görmeyeceği bilindiği için bundan sonra Trump'ın ne yapabileceği konuşuluyor. Bundan sonraki soru şu, Trump, 2024'te geri döner mi?