ABD’nin asıl derdi, Doğu Akdeniz’deki doğal gaz ve enerji zenginliğinden azami ölçüde pay almak. S-400 gibi konular bahane, bu tamamen işin paravanı…
Türkiye ise, Doğu Akdeniz’de tam bir ‘cendere’nin içine girmiş durumda. Adeta Antalya Körfezi’ne sıkıştırılmak, orada hapsedilmek isteniyor. ABD, bölgedeki doğalgaz pastasından pay almak, Rusya’yı bölgeye yaklaştırmamak için ‘Bekçi’ rolünü üstlendi. Bu rol Türkiye’yi de kendi bölgesinde izole etme amacını taşıyor.
Dün Washington’dan gelen bir haber Türkiye açısından hiç iç açıcı değil. ABD Senatosu’nun Dış İlişkiler Komitesi, aralarında 1987’den beri Güney Kıbrıs’a uygulanan silah ambargosunun kaldırılması dahil bir dizi karar aldı. Yunanistan-İsrail ve Güney Kıbrıs’ı askeri açıdan güçlendirmek ve koruma altına almak amaçlandı.
ABD Senatosu’nun Dış İlişkiler Komitesi, Bob Menendez ve Marco Rubio’nun, yani hem Cumhuriyetçi hem de Demokrat milletvekillerinin ortak olarak hazırladığı, “Doğu Akdeniz Güvenlik ve Enerji Ortaklığı Yasası 2019”u onayladı. Bu yasanın onaylanması, tam da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, ABD Başkanı Donald Trump ile bir araya geldiği güne denk geldi.
Müttefiklik kavramları, NATO ülkesi olmanın anlamının tamamen yitirildiği adım ABD’den geliyor. Halbuki S-400’ler ya da farklı durumlarda Türkiye’ye her seferinde NATO ülkesi olduğu hatırlatılıyor. İsrail ve Güney Kıbrıs’ın NATO ile hiçbir alakası olmadığını söylemeye gerek yok.
Üstelik ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi’nin aldığı en önemli karar, Güney Kıbrıs’a silah ambargosunun kaldırılması. 1987’de adanın bir ‘silah deposu’ haline gelmesinin önlenmesi ve taraflar arasında sürdürülen ‘müzakereleri’ olumsuz etkilememesi için ABD Güney Kıbrıs’a silah ambargosu uygulama kararı almıştı. Şimdi tam 32 yıl sonra durum değişiyor, dengeler olduğu gibi Rumların lehine değişiyor. Bizler, at gözlüğü takarak sadece iç politika ile uğraşırken, başta Rum lider Anastasiadis olmak üzere dış dünya, Türkiye’nin dış politikasını yönetiyor. Diplomasi dümeni tamamen kaptırılıyor.
ABD sadece Kıbrıs Rum Kesimi’ne silah ambargosunu kaldırmayacak, aynı zamanda Yunanistan’a askeri yardım ve eğitim için 5 Milyon dolar, Güney Kıbrıs’a ise askeri eğitim için 2 milyon dolar mali destek yapacak.
İsrail, Yunanistan ve G.Kıbrıs arasında enerji işbirliğini kolaylaştırmak için ‘ABD-Doğu Akdeniz Enerji Merkezi’ kurulacak. Doğu Akdeniz'de, Yunanistan, İsrail ve G.Kıbrıs ile ulusal güvenlik çıkarlarına uygun güçlü ve genişleyen bir ilişki ağı oluşturacak. Bu ülkeler arasında var olan enerji ile ilgili işbirliğinin derinleştirilmesi için her türlü önlem ve çalışma yapılacak. Bu ülkelerin Doğu Akdeniz’de güvenliğini sağlamak için askeri ve siyasi destek verecek.
Sonuçta Türkiye’ye karşı bu ülkelerin korunması görevini üstlenecek. Daha sonrada Avrupa Birliği ile sırt sırta vererek, Balkanlar üzerinden doğalgazı Avrupa’ya taşıyacak. ABD, bekçiliği karşılığında doğalgaz ve enerji zenginliklerden büyük pay alacak.
ABD Senatosu, Türkiye’nin S-400 hava savunma sistemini Rusya Federasyonu'ndan satın alma planlarının sürmesi halinde F-35 uçağının Türkiye'ye transferinin engellenmesi ve ABD yasalarına uygun bir yaptırıma tabi tutulması yönünde de görüş belirtti.
Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de ne kadar ‘yalnız’ bir ülke konumuna geldiğini yine bu sütunlarda iki hafta önce dile getirmiştik. ABD Senatosu’nun bu kararının amacı, Türkiye’yi bölgede izole etmek ve Antalya körfezine hapsetmek. Daha da önemlisi, Güney Kıbrıs ve Yunanistan’ı silah açısından daha da güçlendirerek, bölgedeki askeri dengeleri tamamen bu ülkelerin lehine çevirmek. Yani bir anlamda Rusya ile S-400 alışverişine giren Türkiye’yi cezalandırmak.
Halbuki Güney Kıbrıs zaten uzun süreden beri askeri gücünü artıran hamleler yaptı. Adayı adeta silah deposuna çevirdi. Sadece bu yıl içerisinde, Sırbistan ve Almanya’dan ağır silahlar, Fransa’dan da iki adet açık deniz gemisi alarak kara ve deniz gücünü artırdı.
Fransa'ya daimi deniz üssü tahsis etmeye hazırlanıyor. Deniz üssünün yüksek operasyonel menzilli bir üsse dönüştürülmesi ve operasyonel hale getirilmesi planlanıyor. Fransa’nın NATO üyeliği nerede kaldı? Türkiye’ye karşı olan bu askeri faaliyetler acaba bir müttefik ülke olma haliyle bağdaşıyor mu?
Türkiye iç politikaya gömülmüş durumda. Başını kaldırıp dışarıya bakmıyor. Ya da dışarıyla olan ilişkisini ‘Hamaset’le yürütmeyi tercih ediyor. Diplomasi rafa kalkmış ya da işinin ehli olan insanların elinden alınmış durumda…
Ülkemi zor günler bekliyor.