Türkiye’nin S-400 alımı sonrası NATO’dan dışlanacağı yönündeki yorumların hiçbirine katılmadığımı belirterek yazıya gireyim. Herhangi bir ülkenin Türkiye’ye NATO üyeliği konusunda fikir verme gibi bir hakkı yoktur.
S-400 ile ilgili yaratılan bu krizin asıl amacının, Türkiye’ye Doğu Akdeniz’de güç kaybettirmek olduğu çok belli. Oyun içinde oyun var ve bu açıkça görünüyor.
Oradaki doğalgaz pastasından pay alma amacıyla İsrail, Mısır, Yunanistan ve Güney Kıbrıs’a bekçilik yapmakta olan ABD’nin, F-35 ya da S-400 üzerinden Doğu Akdeniz hamlesi yaptığı çok aşikâr.
Açıklayayım…
Türkiye, NATO içerisinde görevlerini ve sorumluluklarını sonuna kadar yerine getiren ülkelerin başında geliyor. NATO’dan ayrılma konusu tartışmaya kapalı bir konu. ABD sadece Türkiye ile değil, Avrupa’nın birçok ülkesi ile NATO içerisinde sorun yaşıyor. Hatta çoğu zaman ilişkiler kopma noktasına dahi geldi.
Birkaç örnek verecek olursam: Trump, ABD başkanlığı görevine gelişinden bu yana NATO'yu Avrupalı müttefiklerine karşı, enerji ve savunma politikalarında bir şantaj mekanizması olarak kullanmayı benimsedi. Avrupa’nın ABD’ye savunma alanında ‘göbeğinden bağlı’ olması, Avrupa’yı çok rahatsız ediyor ve alternatif arayışlar çoktan başladı. Yani Türkiye bu konuda yalnız değil.
Fransa Savunma Bakanı Florence Parly Nisan ayında bu konuya değinmiş ve şöyle demişti:
“Sivil hava araçlarının yüzde 71'i, taarruz helikopterlerinin yüzde 72'si, stratejik hava ikmal uçaklarının yüzde 81'i, yakıt ikmal tankerlerinin yüzde 91'i, silahlı ve silahsız insansız hava araçlarının yüzde 92'si ve stratejik, balistik füze alarm sisteminin yüzde 100'ü ABD'nin… Dolayısıyla, Avrupa ayakları üzerinde duracaksa yapacak çok büyük bir ev ödevi var."
Fransa Savunma Bakanı’na göre bu ödev, ABD’nin silahlarının alınması yerine alternatiflerinin bulunması yönündeydi. Hatta Parly şunu da eklemişti:
“Şahsen NATO'nun dayanışma gücünün, müttefiklerin şu veya bu ekipmanı alması ile koşullandırılmasından kaygılıyım. İttifak koşulsuz olmalı; yoksa ittifak olamaz. NATO dayanışması 5. maddeye dayanıyor 'F-35'inci' maddeye değil".
Bu sözler, F-35 alımı konusunda baskı gören Avrupa ülkelerinin ABD’ye dolaylı bir isyanıydı. Bu arada Almanya’nın da, Rusya ile Kuzey Akım-2 projesi odağındaki enerji işbirliği, Washington’un tepkisine yol açmıştı. Almanya ile ciddi kriz yaşanmıştı.
Unutmayalım ki Yunanistan da Rusya ile 90’lı yılların sonunda ciddi bir silah alışverişinde bulunmuş ve bu konu NATO içerisinde hiç dillendirilmemişti. ABD sessiz kalmıştı. Hâlâ sessiz.
Yunanistan önce, 1996 yılında Güney Kıbrıs’a yerleştirilmek üzere S-300 hava savunma sistemi alımı için Rusya ile anlaşma imzaladı. Türkiye tepki gösterdi. Bunun üzerine füzeler 1998 yılında Girit adasına yerleştirildi.
Yunanistan ayrıca Rusya’dan TOR-M1 ve OSA AKM (SA-8B) orta ve alçak irtifa hava savunma sistemleri satın aldı. Rus yapımı bu hava savunma sistemleri NATO üyesi Yunanistan'ın hava savunma sistemine entegre edildi ve hatta Güney Kıbrıs topraklarına konuşlandırıldı. Bu füze sistemleri, bugün S-400’ler için sözünü ettikleri NATO hava güçleri için tehlike arz edecek radar sistemleriyle beraber kullanılıyor.
Bugün, F-35 uçaklarıyla S-400'lerin bir arada kullanılması halinde Amerikan uçaklarının radar izlerinin Rusya tarafından elde edilmesi tehlikesinden söz edenler, bu sistemin Yunan ordusu tarafından kullanıldığında ses çıkarmıyor. Çünkü amaç başka…
Zaten dikkat edilirse NATO'da ABD dışında hiçbir ülke, Türkiye'nin F-35 ve S-400 sahibi olmasına dair rahatsızlık dile getirmiyor. Nedeni belli…
ABD, Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin askeri gücü ile Yunanistan’ın askeri gücü arasında bir denge tesis etmek için düğmeye bastı. Bunun için S-400 ve F-35 konusunu kullanıyor. Asıl hedef S-400’ler değil, Doğu Akdeniz…
ABD Senatosu ve Temsilciler Meclisi, Yunanistan ve G.Kıbrıs’a askeri destek vermek için karar aldı. Güney Kıbrıs’a 32 yıldan beri uygulanan silah ambargosunu kaldırdı. İsrail ise zaten ‘ABD’nin kanatları altında’…
Türkiye’nin F-35uçaklarına sahip olması, bu dengeyi tamamen değiştirecek. ABD, Doğu Akdeniz enerji havzasının parsellenmesine ortaklık eden Mısır, Yunanistan ve G.Kıbrıs’ın üzerindeki Türkiye askeri gücünün en aza inmesi için çabalıyor.
Durum budur…
Anlaşılsın.