Gazeteci kimliğini taşıyan bir kişi, nasıl haber veya makalede basın meslek ilkelerine uymak zorunda ise, sosyal medyada ki paylaşımlarında da mesleğini göz ardı edemez, etmemeli. Çünkü onu ‘takip’ edenler, gazeteci olduğunu bilerek takip ediyorlar ve her yazısının ‘haber niteliği’ taşıdığını düşünüyorlar. Bu nedenle gazetecilerin takipçi sayısı sıradan bir vatandaştan çok daha fazladır.
Özellikle de ‘haber niteliği’ taşıyan paylaşımlar olması halinde mutlaka ‘Basın Meslek İlkeleri’ne uymak zorundalar. Görüşleri, fikirleri olabilir, bunun için meslek ilkeleri geçerli değildir tabi. Ama bu kez de ‘gazeteci’ saygınlığı devreye girer. Bir gazeteci, ‘Pop Star’ gibi davranmamalıdır, mesleğinin itibarını korumalıdır.
Basın Konseyi, gazetecilerin ‘haber niteliği’ taşıyan paylaşımlarıyla ilgili ‘emsal’ bir karar aldı ve gazeteci kimliğini taşıyan bir kimsenin sosyal medyada da ‘Basın Meslek İlkeleri’ne uymak zorunda olduğunu belirtti. Yani yalan bir haber yayamaz, kimseye küçük düşürücü, hakaret nitelikli ifadelerde bulunamaz.
Basın Konseyi’ne Elazığ’dan bir başvuru geldi. Gazeteci iki kişi, attıkları twitle gerçek olmayan bir haber yaymışlardı. Ama bağlı oldukları medyada bu haberi paylaşmamışlardı. İki gazeteci bu twitlerinde de basın meslek ilkelerine uymak zorundalardı.
Basın Konseyi Yüksek Kurulu başvuruyu inceledi ve her iki gazeteciyi twitleri nedeniyle ‘kınama’ kararı aldı.
İlk bakışta, gazetecilerin de mesleki yaşantıları dışında özel hayata sahip oldukları ve internetteki sosyal platformlar üzerinden ve kişisel hesaplarından yaptıkları paylaşımların “mesleki faaliyet” kapsamında olmadığı düşünülebilir.
Ne var ki, mesleki etik kurallarına uyma gereğinin söz konusu olup olmaması bakımından önemli olan, “içeriği paylaşan kişinin sıfatı” ve “içeriğin niteliği”dir. Bu bakımdan, şikayet edilen kişi “gazeteci” ise, paylaşımın hangi mecrada yapıldığı belirleyici olamaz.
Eğer gazeteci sıfatına sahip bir kimse, haber niteliği taşıyan bir paylaşım yapıyorsa, bunu hangi mecrada ve ne şekilde paylaşırsa paylaşsın, basın meslek ilkelerine tâbi olmalıdır.
Bu görüşü destekleyen birkaç argüman düşünülebilir:
*Bir kere, şikayet konusu twiti okuyanlar, bu kişilerin gazeteci kimliklerini bildikleri için birinci dereceden ‘haberi elde etme’ olanağına sahip olduklarını dikkate almaktadır. Gazetecileri takip edenlerin algısı bu şekildedir. Gazetecilerin paylaşımlarını, basit bir paylaşım değil ‘haber niteliği taşıyan, ilk elden gelen bilgi’ olarak algılamaktadır. Bu nedenle gazeteci kimliği taşıyanların takipçilerinin sayısının oldukça fazla olduğu görülmektedir.
*Eğer sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımlar kategorik olarak meslek ilkeleri kapsamı dışında tutulursa; gazeteciler için iki ayrı mecranın varlığı kabul edilmiş olunur. Biri, basın meslek ilkelerine uygun olarak haber yapılabilen geleneksel medya; diğeri ise bu ilkelere riayet etmeksizin hareket edilebilen (örneğin, gerçekliğini doğrulamaksızın haber paylaşabileceği veya hakaret sınırlarını aşarak görüş beyan edebileceği) sosyal medya. Bir gazeteci açısından böyle ikili bir mecra olamaz.
Sosyal medya üzerinden bile olsa, bir gazetecinin, doğruluğunu araştırmadığı ve bilmediği hususları, doğruluğu sabit vakıalar gibi bildirmesi etik prensiplere aykırıdır.
Aman meslektaşlar!…
Sadece çalıştığınız kurumda değil, ‘Özel alan’ olarak gördüğünüz sosyal medyada da ‘gazeteci’ olduğunuzu unutmayın ve meslek kurallarına uymayı sürdürün. Çünkü sizi izleyenler, ‘gazeteci’ olduğunuzu bilerek izliyor.