Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias Türkiye'ye geldi. Amaç yıllara yayılmış olan ikili sorunları masaya yatırmak, olabilirse bir 'başlangıç' yapmak, mevkidaşı Mevlüt Çavuşoğlu'nun bir süre sonra Atina'ya gidip yarım kalan görüşmelere kadar bir 'yol haritası' çizebilmekti.
Çünkü, Yunanistan ile Türkiye arasında uzun süre ara verilmiş olan 'İstikşafi Görüşmeler'in Eylül'de yeniden başlaması bir fırsat oluşturmuş ve bürokratlar bu görüşmeleri belirli bir seviyeye getirmişti. İkili sorunlar 'dağ' gibi. Ama uluslararası boyutu olan 'Doğu Akdeniz' konusu, ister istemez tüm sorunların önüne geçti ve dünyanın da çözüm beklentisi haline dönüşmüştü.
Ama 'Ege Dalaşı' galip geldi. Suyun iki yakasına hakim olan 'Efeler' tavrı öne çıktı. İçeride görüşülen konular, kamuoyunun gözünün önünde bir bir sıralandı, her ikisi de 'tribünlere' oynamayı tercih etti. Halbuki söylenen o ki, içerideki görüşmeler gayet sıcak bir havada geçmişti. Ama kameralar onlara dönünce, iş 'had bildirmeye' dönüştü.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Bakanımız Dendias'a haddini bildirdi' dedi. Yunanistan ise daha alttan aldı ve mağduru oynadı. Uluslararası alanda 'puan kazanma' yolunu seçti ve 'Farklı görüşlere rağmen olumlu bir gündem sürdürme' arzusunu dile getirdi.
Aslında bu görüşme, özellikle Doğu Akdeniz'de giderek oluşan 'olumlu hava'nın sürdürülmesi ve belli bir noktaya getirilmesi için önemli bir fırsat oluşturuyordu.
Şöyle ki; Doğu Akdeniz'de doğal kaynaklar için rekabet yaşanıyor. Türkiye iç sorunlarıyla cebelleşirken, Yunanistan; Mısır, İsrail, Güney Kıbrıs, Ürdün, Lübnan ve Filistin gibi kendisine uzak ülkelerle anlaşmalar yaptı. Türkiye'nin Mısır ve İsrail ile olan 'soğuk' ilişkilerinden faydalandı. Türkiye ise gecikmekle birlikte bu anlaşmaların kendi haklarını çiğnediğini vurgulayarak Libya ile anlaşmaya vardı.
Yunanistan, Türkiye'nin Libya ile doğal sınırları olmadığını, bu mutabakatla Girit ve Rodos gibi büyük Yunan adalarının egemenlik haklarının göz ardı edildiğini ve bu nedenle bu mutabakatın hukuki dayanağı olmadığını belirterek bu durumu 'yok hükmünde' gördüğünü belirtti.
Yunanistan, Libya mutabakatına karşı, geçen yılın Ağustos ayında, Mısır ile deniz yetki alanlarını belirleyen "kısmi" bir anlaşma imzaladı. Türkiye de buna tepki gösterdi. Yaşanan bu gerilime rağmen, Ankara ile Atina arasında diyalog kanalları açık tutuldu.
Şimdilerde ise Yunanistan Libya ile Türkiye ise Mısır'la bir anlaşma yapmanın yollarını arıyor. Büyük bir ihtimalle, Yunan Dışişleri Bakanı Dendias'ın bu ziyaretinde, ülkeler arasındaki iş birliğinin detayları da ele alındı.
Libya'nın Geçici Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed Yunus Menfi, Atina'ya giderek üst düzey görüşmelerde bulundu ve deniz yetki alanlarının belirlenmesi için müzakerelerin başlatılması konusunda mutabık kalındı.
Bu arada Mısır'dan da Türkiye'ye 'zeytin dalı' uzatıldı. Kahire, Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin Birleşmiş Milletler'e (BM) bildirdiği kıta sahanlığı sınırlarını dikkate alarak hidrokarbon arama ihalesine çıktığını duyurdu. Kahire hükümetince yayımlanan ihale haritasında, batıdaki bölgelerin Yunanistan ve Mısır arasında imzalanan MEB anlaşmasına göre belirlendiği, 28'inci meridyenin doğusunda yer alan bir parselin, Türkiye'nin, Türkiye-Libya anlaşmasını imzalamasından birkaç gün önce BM'ye bildirdiği Türk kıta sahanlığının güney sınırlarında son bulduğu göründü.
Yani Mısır hükümeti, Kıbrıs sorununu dikkate alarak böylesine bir adım atmayı tercih etti. Bu adım, uzun bir süreden beri diplomatik ilişkileri olmayan Türkiye ile Mısır'ın yakınlaşması için olumlu bir zemin oluşturdu.
Mısır büyük bir ihtimalle bu tercihini, Türkiye ile gelecekteki görüşmeler için kapıları açık tutmak için yaptı. Mısır Akdeniz'de, Süveyş Körfezi'nde ve çöl bölgesinde, 24 parsel için ihale duyurusunda bulundu. Ve görülen o ki, Akdeniz'deki parsellerden biri, ana hatları Yunanistan ile düzenlendiği şekliyle değil, Türkiye ile düzenlendiği gibi belirleniyor.
Şimdi bir yandan Yunanistan Libya ile 'müzakere' için masaya oturmaya hazırlanırken, Mısır da Türkiye ile diyaloğu başlatacak ön adımları attı ve zemini ona göre hazırladı.
Zengin doğalgaz kaynaklarının bulunması sonrası Doğu Akdeniz, 2000'li yılların ortasından itibaren dikkatlerin en çok çevrildiği bölgelerden biri oldu. Güney Kıbrıs, İsrail ve Mısır kıta sahanlıklarında bulunan doğalgaz kaynaklarına ABD, Fransa, İtalya ve Katar'dan şirketlerin yatırım yapması, bu bölgedeki tüm çekişmeleri uluslararası düzeye taşıyan bir unsur haline geldi.
Türkiye ile Yunanistan arasında Doğu Akdeniz'in Batı sınırlarında yaşanan ikili gerginlik de çok taraflı bir boyuta ulaştı. Yunanistan, Türkiye ve kıyıdaş ülkeler haricinde ABD, Fransa ve Almanya ile Avrupa Birliği (AB) ve NATO gibi uluslararası kuruluşlar da devrede.
Gerilimin kritik bir noktaya ulaştığı süreçte, Türkiye Mısır'la, Yunanistan ise Libya ile anlaşma zemini bulmuş durumda…
Bütün bunlar, bölgedeki gerilimi azaltabilir. Yunanistan Dışişleri Bakanı Dendias'ın Türkiye'ye yaptığı ziyaret ile Çavuşoğlu'nun yakın bir zamanda Atina'ya yapacağı ziyaret, bu 'olumlu zemin'de gerçekleşiyor.
Ama diyalog, diplomasiyle değil de, 'had bildirme'yle gerçekleşince, iş uzuyor da uzuyor. Ne de olsa serde 'Egelilik' var…
O türküdeki gibi…
Hey gidinin Efesi…