Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nin (AKPM), Türkiye için başlattığı ‘Denetim Süreci’ büyük tartışmalar yarattı. Ankara karara ‘Siyasi’ ve ‘Terör örgütlerine hizmet ediyor’ açıklamalarıyla tepki gösterirken, AKPM 19 maddede özetlenen bir ‘Talepler Dizisi’ eşliğinde bu kararını duyurdu.
AKPM’nin raporunda OHAL uygulamasından basın özgürlüğüne, terörle mücadele yönteminden referandum sürecine, toplu işten çıkarmalardan milletvekili, gazeteci ve akademisyenlerin tutuklanmasına kadar bir dizi talep yer alıyor.
Türkiye’nin ‘Demokrasi ve İnsan Hakları’ uygulamalarının çok yakından izleneceği bu süreçte AKPM’nin Ankara’dan talepleri şu şekilde:
1- En kısa sürede OHAL’in kaldırılması;
2- Gerekli olmadıkça, Meclis'i bypass eden kanun hükmünde kararnamelerin kullanılmaması ve kanunlarla çalışanların toplu işten çıkarılmalarına son verilmesi,
3- Yargılanmayı bekleyen tüm milletvekilleri ve eş başkanların serbest bırakılması. Mayıs 2016’da 154 parlamenterin dokunulmazlığının kaldırılması endişe vericidir.
Kasımdan beri 12 parlamenter tutuklu. HDP eş başkanları Selahattin Demirtaş için 142, Figen Yüksekdağ için 83 yıl hapis isteniyor. Dokunulmazlıkların kaldırılması ve bu uygulama, demokratik parlamento işleyişine ters bir durum yaratmaktadır. AKPM heyetlerine ve uluslararası parlamenterlere tutuklu Türk parlamenterlerle görüşme yapmalarına izin verilmesi, mahkûmiyetleri kesinleşmemiş parlamenterlerin serbest bırakılması,
4- Hapisteki tüm gazetecilerin tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılması,
5- Mağdur olduğunu düşünen kişilerin durumlarını gözden geçirmek ve ulusal anlamda mağduriyetlerine bir yasal çözüm bulmak amacıyla bir komisyon oluşturulmalıdır.
6- OHAL Araştırma Komisyonu’nun beklemeden hayata geçirilmesi için gerekli tüm adımların atılması ve bu komisyonun mağdurlara insani ve maddi her türlü kaynağı yaratması,
7- İdam cezasının yeniden getirilmesi Avrupa Konseyi üyeliğine aykırıdır. TBMM’ye çağrımız, bu cezanın gündeme gelmesine yol açacak herhangi bir eylem yapılmaması ve Türkiye’nin Avrupa Konseyi üyeliğini korunmasıdır.
8- 2014’e kadar iktidarın müttefiki olan Gülen Hareketi, daha sonra ‘Fethullahçı Terör Örgütü” ilan edilmiştir. Devlet içinde çalışan memurların ülkelerine sadık olmaları ve dışarıdan herhangi bir emir almamaları gerekir. Ülke güvenliği için bu gereklidir. Haksız işten çıkarmaların olmaması için kişilerin bu yapıyla ilişkilerini netleştirmek gerekir. Hâkim ve savcıların dörtte biri, daha da fazla emniyet görevlisi, Dışişleri Bakanlığı personelinin yüzde 30’u, görevden alındı. 5 bin akademisyen işten çıkarıldı. AKPM, binlerce kişinin gözaltına alınması, tutuklanmasından endişe duyuyor. Bu kişilerin dosyalarına ulaşılamamaktadır. Türk makamlarından haklı gerekçe olmadan ve son çare olarak tutuklama yoluna gidilmesini beklemekteyiz.
9- Toplu işten çıkarmalarla masumiyet karinesinin çiğnendiği gözönüne alınarak, adil soruşturmalarla bireysel kararlar alarak bu sürecin yürütülmesini talep ediyoruz.
10- Avukatlara erişim, savunmanın engellenmesi ya da gözaltıların mağduriyet yaratmasının önüne geçilmesini bekliyoruz.
11- Kişilerin vatandaşlıktan çıkarılması gibi uygulamaların ‘vatansız kişi’ yaratma riskini göz önüne alarak ve de uluslararası yasal uygulamalara aykırı olacağından bu hükmün kaldırılmasını talep ederiz.
12- Devletin kişilerin mallarına geçici olarak el koymasıyla ilgili uygulamanın, OHAL sonunda sorun yaratmaması için Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin Adil Yargılama ve Mülkiyet Hakkı maddeleriyle uyumlu olmasına dikkat edilmeli.
13- Özellikle eğitim hakkının ihlal edilmemesi gerekiyor. Bu konunun Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 2 no’lu protokolü ile güvence altına alındığının hatırlatılması,
14- Türkiye terörle haklı bir mücadele içinde bulunuyor. Terör örgütlerine karşı mücadele veren güvenlik güçlerini yasal olarak koruma altına alan 2016 yılına ait yasanın istismarı engellenmelidir.
12- Avrupa İşkence İnsanlık Dışı ve Aşağılayıcı Muameleyi Önleme Komitesi’nin (CPT) Türkiye ile ilgili hazırladığı son raporun yayımlanması için Türkiye’nin izni gerekmektedir. Bu raporun yayımlanmasına gecikmeksizin izin verilmesi ve CPT’nin tavsiyelerine uymak beklenmektedir.
13- Türkiye’de basın özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğü çok ciddi baskı altındadır. Sayıları 150’den fazla olan tutuklu gazeteci ve insan hakları savunucularını serbest bırakmalarını talep ediyoruz.
14- Muhalefet etmenin suç olarak kabul edilmesine yönelik uygulamalara derhal son verilmelidir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatları uyarınca medya özgürlüğünü korumak üye ülkenin yükümlülüğüdür. Türk mevzuatını sözleşme ile uyumlu hale getirmek ve bu konuda hâkim ve savcıların bu yükümlülükleri göz önüne alarak yorum yapmalarını sağlamak gereklidir. Bu konuda Terörle Mücadele Yasası'nın değişmesi gereklidir.
15- Belirsiz kriterler temelinde, sert önlemler uygulayarak medya, akademisyenler ve STK mensuplarına karşı, zorlayıcı sebepler ve yargı kararları yokluğunda ‘terör örgütü mensubu’ suçlamalarından kaçınılması.
16- Medya özgürlüğü ve çoğulculuk için elverişli bir ortam oluşturmak ve bu alanda Avrupa Konseyi standartlarına uyum sağlamak amacıyla basın-yayın kuruluşlarının ve televizyonların editoryal bağımsızlığını güçlendirmek amacıyla bir izleme mekanizması kurmak.
17- AKPM, seçmenlerin yüzde 51.4 tarafından kabulü ile onaylanan 18 anayasa değişiklik paketini not etmektedir. Büyük ölçüde parlamentonun gözetim rolünü azaltan ve cumhurbaşkanına geniş yetkiler veren başkanlık sistemi derin bir değişim getirecektir. AKPM, Türk vatandaşlarının yeterli bilgi edinmeleri ve de yeterli tartışma zemini ve zamanı olması halinde yönetilecekleri sistemi seçme hakkına sahip olduklarını düşünmektedir.
18- Meclis, anayasa değişikliklerini gergin tartışmalar, oyların gizliliği ihlali, bilgi verilme eksikliği ile kısa süre içinde (altı hafta toplam) hayata geçirmiştir. TV’lerde dengeli bir tartışma olmadan ve kamuoyuna danışmadan gerçekleşmiştir. AKPM, önerilen sistemde yargı bağımsızlığı ve kuvvetler ayrılığı konusunda endişe duymaktadır. Ayrıca referandum, Güneydoğu’da Ağustos 2015 yılından bu sokağa çıkma yasağı ve güvenlik operasyonları sonucunda 500 bin kişinin yerinden edilmesine rağmen yapılmıştır ve kaygı yaratıcıdır.
19- AKPM, Türk makamlarını vatandaşlarının özgürce oy kullanmalarını sağlayacak önlemleri almalıdır. Yerli ve yabancı seçim gözlemcilerinin seçimleri özgürce izlemelerine engel olmamalıdır ve bu durum seçimlerin şeffaflığı için gereklidir.