Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avusturya’da da seçimlerin iptal olduğunu, üstelik iki yıl sonra böyle bir iptal kararının çıktığını ve kimsenin sesini çıkarmadığı söyledi. Türkiye’de ise sadece bir iptal başvurusunun bile Batı’yı rahatsız ettiğini kaydetti.
AA’dan alıntılı tam cümlesi şöyle: “Avusturya'da cumhurbaşkanlığı seçimi 2 yıl sonra iptal edilebiliyor. Hiç ses duydunuz mu, 'nasıl böyle bir şey olabilir' diye herhangi bir serzeniş duydunuz mu? Bakın 2 yıl sonra cumhurbaşkanlığı seçimi iptal edilebiliyor. Bizde ise sadece müracaat edişimiz bile Batı'yı rahatsız ediyor”.
O öyle olmadı sayın Cumhurbaşkanı… Böyle bir algı yaratmak doğru olmaz. Size tam olarak nasıl bir iptal kararı olduğunu anlatayım.
Doğru Avusturya’da Mayıs 2016’da yapılan seçimler iptal edildi. Ama 2 yıl sonra değil, Temmuz 2016’da, yani sadece 2 ay sonra… Yıl değil, ay…
Üstelik bence çok haklı bir gerekçeyle…
Yeşillerin adayı Alexander Van der Bellen ile aşırı sağcıların adayı Norbert Hofer Cumhurbaşkanlığı için yarıştı. Van der Bellen 31 bin oy farkıyla kazandı. Ancak Hofer, Anayasa Mahkemesi’ne iptal başvurusu yaptı.
Avusturya’da halk, mektupla da oy kullanabiliyor. 750 bini aşkın kişi bu yolla oy kullanmıştı. İtiraz gerekçesi ise bu zarfların kapatılmadan merkeze yollanmış olması…
Yani zarflarda bir ‘tutkal’ sorunu bulunması…
Anayasa Mahkemesi, oyların hile yapmaya müsait bir şekilde yollandığını, oy sayısının sonucu değiştirebilecek çoğunlukta olduğunu belirterek seçimi iptal etti.
Önce Ekim 2016’da yapılması öngörülen seçimler, bu tutkallı zarf konusunun çözümlenmesi için zamana ihtiyaç olduğundan Aralık 2016’ya erteledi. Yani beş ay sonra seçim yenilendi.
4 Aralık’ta yapılan seçimlerde Van der Bellen bu kez 100 bini aşkın bir oy farkıyla, yüzde 54’e yüzde 46 oranında kazandı. Cumhurbaşkanı seçildi. Yani oylarını tam üç misli artırarak…
Seçimin iptal edilmesi nedeniyle dünya ayağa kalkmadı. Üstelik ‘aşırı sağcı’ bir adayın seçilme ihtimaline rağmen. Nedeni de iptal gerekçesi haklıydı ve seçimin bir kez daha demokratik bir şekilde yapılabileceği konusunda şüphe duyulmuyordu.
Şimdi Türkiye’ye bakalım.
Yedek üyelerin oy kullanma hakkı bulunmamasına rağmen onların oyuyla İstanbul’da seçim iptal ediliyor. Yani hukuki bir sorun var. 24 Haziran’daki sandık kurulunun aynısının yer aldığı bir seçim yapılmasına rağmen kamu kurumunda çalışmadıkları nedeniyle 31 Mart seçimi iptal ediliyor. Ve de zarftaki dört pusuladan sadece birinde hile yapıldığı iddia ediliyor. Nereden tutsanız tutarsızlık, nereden tutsanız haksız, hukuksuz…
Cumhurbaşkanı’nın dediği gibi sadece seçimlerin iptal başvurusu bile Batı’nın rahatsız olmasına yol açtı. Çünkü bu itirazı YSK emir kabul edip gereğini yerine getirecek diye düşünüldü ve nitekim öyle oldu.
Her gün Batı basınına bakanlardanım.
En büyük endişe, bu seçimde de kazanmak için her türlü ‘gayrimeşru’ yollara başvurulacağı, hile yapılacağı…
Hemen hemen her haberde buna vurgu yapılıyor.
Eğer bu yolu seçerse de, hem içeride hem de dışarıda ciddi sorunlar yaşanacağı…
İşte bu nedenle 23 Haziran Türkiye siyasi tarihinde yerini alacak günlerden biri olacak.