Kaybedeceğinizi bile bile yaptığınız ve sonunda da bu zarardan nasıl kurtulacağınızı bilemeyip, sağa sola savrulduğunuz bir alışverişten söz edelim. Hem diplomatik, hem askeri hem de mali açıdan zarara uğradığınız bir alış veriş bu...
S-400'lerden söz ediyorum. Rusya hem askeri malını sattı, hem ABD ile Türkiye'nin arasını bozdu, hem de NATO'yu karıştırdı.
Şu ana kadar Türkiye'nin 2 milyar dolar ödediği, yüzde 45'inin peşin, yüzde 55'inin Rusya'nın vereceği krediyle karşılayacağı bir ticaret bu...
Diğer yandan ise, Türkiye'nin resmi olarak programdan çıkarıldığı F-35 Savaş Uçağı projesi... 1 trilyon doları aşan maliyeti var. Normal pistlere, uçak gemilerine dikey ve normal iniş kalkış yapabilen uçaklar. Uçağın parçaları, aralarında Türkiye'deki firmaların da bulunduğu 1500'den fazla tedarikçi firma aracılığı ile üretiliyor. S-400'ler nedeniyle, ortağı olduğunuz F-35'lerden olmak, bu ticareti zararlı hale getiriyor. Bu ticaretten ne kazanıldı? Hiçbir şey... Ne S-400'leri tamamıyla alabildiniz, ne de F-35'lere sahip olabildiniz. Her iki ticari faaliyete ödediğiniz paralar da cabası...
ABD Başkanı Joe Biden, göreve gelmesinden bu yana Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ilk kez 14 Haziran'da NATO zirvesinde bir araya gelecek. Brüksel'de ikili bir görüşme gerçekleşecek. Bu zirve öncesinde ikili sorunlara 'çözüm odaklı' formüller aranıyor.
Biden'ın 1915 olaylarını "Ermeni Soykırımı" olarak tanımasının ardından Erdoğan, beklenen ölçüde bir tepki göstermedi. Amaç 14 Haziran görüşmesini tehlikeye atmamaktı. ABD'den son dönemde gelen mesajlar ise, Donald Trump döneminin aksine, insan hakları konusunun yanı sıra Türkiye'nin NATO'yu zayıflatacak eylemlerden kaçınması uyarısı içeriyor. Biden yönetiminden Ankara'ya üst düzey ilk ziyaret ise 26-27 Mayıs'ta yapıldı. ABD Dışişleri Bakanlığı'nın iki numarası Bakan Yardımcısı Wendy Sherman, Erdoğan-Biden ön hazırlıklarını yaptı.
Bu arada, ABD Savunma Bakanlığı Pentagon, Türkiye'nin F-35 savaş jeti programından çıkarılmasını resmileştirdi. Halbuki 1,25 milyar dolar ödenmişti. Türkiye son iki yılda S-400'lerden geri adım atmadığı gibi S-400 sorununu çözmek için de Washington yönetimiyle müzakereye hazır olup olmadığını bir türlü netleştiremedi. Sonuçta bu noktaya gelindi.
Şimdi bakıyorum, bazı uzman isimler 'olası formüllerden' söz ediyorlar. Prof. Dr. Mustafa Aydın, S-400'lerin İncirlik'e yerleştirilmesinin bir çözüm olabileceğini söylüyor. Böylelikle Türkiye 'Anahtarı bende', ABD de 'Denetimi bende' diyecek ve yelkenler inecek. ABD Dışişleri Bakanlığı eski çalışanı Henri Barkey ise Katar'a yollanmasını öneriyor. Azerbaycan'dan da söz eden var.
Yani daha S-400'lerin tamamı Türkiye'ye gelmeden, kullanılamayacağı neredeyse kesinleşmiş durumda. Üstelik Washington yönetimi, ABD'nin Hasımlarına Yaptırımlar Yoluyla Karşı Koyma Yasası (CAATSA) kapsamındaki yaptırımları da S-400'ler gerekçesiyle Türkiye'ye karşı devreye soktu ve S-400'lerin satın alınmasında rol oynayan kişilere yaptırım kararını uygulamaya başladı.
Türkiye hem F-35 üretim zincirinden çıkarıldı hem de uçakların verilmesi engellendi. Söylenen o ki, Türk savunma sanayiinin burada 12 milyar doları bulan bir kaybı var. Türkiye F-35 yerine Rusya'nın Su-57'sını mı alacak? Rusya Türkiye'yi tehdit ediyor. Daha yeni Ukrayna'ya SİHA satışları durmazsa Türkiye'yle ilişkilerin gözden geçirileceğini söylediler. Yani Rusya'yla işbirliği kolay değil. Üstelik Türkiye NATO üyesi.
Ama bir yandan da Amerika'nın Türkiye'yi alternatifsiz bırakmayacağını düşünüyorum.
Peki Türkiye nasıl bir politika uygulamalı?
Acilen S-400'leri ne yapacağına karar vermeli. Arada derede durmamalı. Çünkü S-400'lere bir açıklık getirilmezse ilişkiler daha da karmaşık hale gelecek.