Askıya alınması, sözleşmenin 2,3,4 ve 7’inci maddeleri için geçerli değildir
Türkiye, Avrupa Birliği ile müzakereleri yürütmekte olan bir ülke ama, herşeyden önce 48 ülke üyeli Avrupa Konseyi’nin ‘kurucu’ üyesi.. Yükümlülükleri var ve bu yükümlülüklere uymak zorunda. Avrupa Konseyi, ülkelerin demokrasilerini denetleyen bir kurum. Bu yükümlülüklerin ihlal edilmesi halinde ‘Demokratik bir ülke’ konumunda olmaktan uzaklaşır ve hatta Avrupa Konseyi üyeliği ya ‘askıya’ alınır ya da vahim gelişmeler olması halinde üyelikten çıkartılır.
Ülkeler, bazı kriz durumlarında , savaş veya ulusun varlığını tehdit eden başka bir genel tehlike halinde sözleşmeyi ‘geçici’ bir süre için askıya alabilir. Bu durum sözleşmenin 15’inci maddesi ile belirtilmiş. Ama bunu uluslararası hukuktan doğan başka yükümlülüklere ters düşmemek koşuluyla yapmak zorunda.
Fakat, bu durum sözleşmenin 2,3,4 ve 7’inci maddeleri için geçerli değildir.
Yani, herkesin yaşam hakkı korunmalıdır. Devlet hiç kimseyi bilerek, kasten öldüremez ya da ihmali ile ölümüne neden olamaz. Bu 2’inci madde.
Hiç kimse işkenceye veya insanlık dışı ya da aşağılayıcı muamele veya cezaya tabi tutulamaz. Bu da 3’üncü madde.
Hiç kimse, kul ya da köle muamelesine tabi tutulamaz. (4’üncü madde)
Ve de hiç kimse işlendiği zaman ulusal veya uluslararası hukuka göre suç oluşturmayan bir eylem veya ihmalden dolayı suçlu bulunamaz. Aynı biçimde, suçun işlendiği sırada uygulanabilir olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez. Bu da 7’inci madde.
Sözleşmenin askıya alınması, daha çok bireylerin sözleşme tarafından yasaklanan ‘gözaltı sürelerinin uzunluğu’ ile ‘adil yargılanma’ konularında ülkelere ‘geniş alan’ bırakmakta. Ülkeler bu nedenle olağanüstü hallerde sözleşmeyi askıya almaya karar vermekte.
Avrupa Konseyi’nde halen Fransa ve Ukrayna da sözleşmeyi askıya almış durumda. Türkiye de dünden beri aralarına katıldı.
Ancak şimdi Türkiye, alınan tedbirler ve bunları gerektiren nedenler hakkında Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’ne tam bilgi vermek zorunda. Yani bir nevi ‘denetim’ altında. Aksi durumda, demokrasiyle yönetilmeyen ülkeler konumuna düşer ve Avrupa Konseyi'nin yaptırımları gündeme gelir.
Bunlar sırasıyla;
Sürekli olarak Türkiye ile ilgili 'denetim raporları'nın yazılması ve bu raporlar ışığında kademe kademe yaptırım uygulanması.
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nde ki TBMM üyelerinin temsiliyetlerinin askıya alınması.
Türkiye'nin oy hakkının askıya alınması.
Ve nihayet 'Demokratik Ülke' olmadığı gerekçesiyle üyelikten çıkarılması.