Ülkemizde iktidarın medya üzerine kurduğu baskı, küçük bir bölüm ve alternatif medya dışında ana akım medyanın ‘iktidarın sesi’ haline dönüşmesi, bilgi alma açısından yerel medyanın önemini daha da artırıyor.
Hafta sonu Balıkesir’de Anadolu’nun çeşitli kentlerinde yayın yapmakta olan yerel basın temsilcilerimizle bir araya geldik. Bulunduğu kentlerin Gazeteciler Cemiyeti Başkanlığı’nı da yapan değerli meslektaşlarımla uzun uzadıya ‘Yerel Basın ve Sorunları’ üzerine sohbet gerçekleştirdik.
Basının temel görevi, insanların çevresinde olup bitenleri gözlemleyerek, toplumu ilgilendiren gelişmeleri okuyucuya anlaşılır bir dille sunmaktır. Halkın; çevresinde, ülkede ve dünyada neler olup bittiğini bilme ihtiyacı vardır. Temelde il ve ilçeler olmak üzere, bölgesel konuları ele alan yerel basın, bilgilendirme görevini öncelikli olarak yerine getiren kitle iletişim aracıdır. Ama daha da önemlisi yerel basın, demokratik süreçlerin ilk basamağı olan yerel yönetimlerin denetlenmesinde öncü sorumluluğa sahiptir. Yani, demokratik toplumlarda vazgeçilmez konumda bulunmaktadır.
Yerel basın organlarının en büyük sorunu, kamu ve belediye yönetimlerinin baskısı altında olmaları, yaşamaları için basın ilan kurumunun ilanlarının ‘hayati’ önemde olması ve dolayısıyla ‘her an bu ilanları keserim’ diyebilen bir devlete karşı bağımsız durumda olamamaları, hatta memnun etme amaçlı yayın yapma durumunda kalmaları…
Belki bizim ülkemizde eksiksiz uygulanmıyor, hatta ‘sorunlu’ bir durum yaşanıyor ama ifade özgürlüğü gerçek bir demokrasi için olmazsa olmazımızdır. Hatta bu yüzden ifade ve basın özgürlüğü birçok ülkede Anayasal olarak güvence altına alınmıştır. Demokratik standartlar yükseldikçe, basının bağımsız ve tarafsız yayın yapabilme kapasitesi yükselmektedir. Bir başka deyişle özgür basın, günümüz demokrasilerinin vazgeçilmezidir.
Ama Türkiye’de öyle mi? Büyük sorun yaşanıyor ve bu konuda ölçüler medeni ülkelerin çok uzağında olduğumuzu gösteriyor. Halbuki basın, ulusalda olduğu gibi yerelde de yönetimin perde arkasını, başarısızlıkları, aksaklıkları vs. halkın ve kamuoyunun önüne serme imkânına sahiptir. Demokrasi ancak, bu kurumların etkin denetimiyle sağlıklı olarak işleyebilir. Kamu kuruluşları ile toplum arasında iletişim köprüsü özelliği taşıyan yerel basın, devlet kurumlarının şeffaflığı idealine katkı sağladıkça, devlet ve yurttaş arasındaki mesafe azalacak ve ulusal bilinci önceleyen bir anlayış ön plana çıkacaktır.
Balıkesir’deki toplantının ev sahipliğini, Balıkesir Gazeteciler ve Yazarlar Cemiyeti yaptı. Başkan Semra Aman Akyürek ve Merhaba gazetesinin sahibi Kamil Akyürek’in düzenlediği toplantıda uzun uzadıya medya ve sorunlarını konuştuk. Aramızda, bir dönem RTÜK Başkanlığı yapan, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi İletişim Fakültesi’nin Dekanı Zakir Avşar da vardı. Tokat Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Kemal Özdilek, Adıyaman Gazeteciler Cemiyeti Başkanı İbrahim Aslan ve Çorum Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Hacı Odabaş ile Anadolu’da yaşanan medya sorunlarını konuştuk ve bu sorunların nasıl aşılabileceği üzerine kafa patlattık.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in, belediyede alınan kararların ve görüşmelerin tüm yerel medyada ‘ilan’ olarak yer alacağı yönündeki kararını duyduk. Anadolu basınını çok heyecanlandıran bir haberdi bu… Yaşamalarını sağlayacak bir gelişmeydi. Tüm meslektaşlarım, bulundukları kentin belediyelerinin de bu uygulamayı yapmasını dilediler.
Yerel yapıyı iyi tanıyan yerel basın, halkın sorunlarını ve gündeme ilişkin gelişmeleri yakından takip ediyor. Bu durum, halkın sesi olma özelliği taşıyan yerel basına önemli sorumluluklar yüklüyor. Yerel halkın günlük yaşamını etkileyen gelişmelerin bir kısmı, içinde bulunulan il ya da bölgeyle sınırlı oluyor. Ancak çoğu zaman, yerel veya bölgesel gibi görünen bir konular ulusal düzeyde ele alınması zorunluluğunu doğuruyor ve yerel basın ulusal basını bilgi ile besliyor, konuyu ulusal hale getiriyor. .
Yerel basının en büyük sorunu ‘ekonomik’… Bir de tabii eğitim sorunu yaşanıyor. Eğitim seviyesi, ya da yapılan eğitimin içeriği ne olursa olsun kişilerin ‘gazeteci’ olabilme hali ve bu mesleğin ‘herkese açık meslek’ olma durumu sorun yaratıyor.
Böylelikle haber etiği, basın etiği veya medya etiği şeklinde kavramsallaştırılan konular, yerel basının dikkat ettiği konular olamayabiliyor. Var olan ekonomik sorunlar nedeniyle yerel yönetimlere ya da kamu kurumlarına bağımlılık artınca, işin içine ‘çıkar ilişkileri’ giriyor. Gazetelerin resmî ilân pastasından pay alma çabası, yerel basının tehdit ve şantaj unsuru olarak kullanılması, naylon kadrolar, yerel basının reklâm aracı olarak kullanılması ve yerel basının siyaset ve propaganda aracı olarak kullanılması önemli etik sorunlar doğuruyor.
Gazeteciliğin temel ilkelerinin çiğnendiği durumlarda tabii ki yasal süreçler gündeme gelebilir ama bu durumun önüne geçebilmek için yerel düzeyde özdenetim mekanizmalarının harekete geçirilmesi büyük önem taşıyor. Bu konuda gazetecilik meslek örgütlerine büyük görev düşüyor ve daha etkin çalışma yapmaları gerekiyor. Seminer ve eğitimlerin yanında rekabeti arttıracak yarışmaların sayısı artmalı, ‘ödül’ mekanizması işletilmelidir.
Sınırlı reklâm ve ilan pastası nedeniyle gazetelerin ayakta kalmakta zorlandığı çok açık. Yani, yaşamak için yalnızca resmî ilan gelirlerine odaklı habercilik anlayışının yerleşmesi, mesleğimiz açısından sorun teşkil ediyor. Resmî ilanların yıllardır yerel basını ayakta tutan önemli bir ekonomik destek olduğu gerçeği unutulmadan, bu ilanların dağıtım şartları gözden geçirilmeli, konuyla ilgili sektörden görüş alınarak yeniden düzenlemeye gidilmesinin yararlı olacağı göz ardı edilmemelidir.
Ticari kaygılarla gazeteler ve gazetecilerin itibarı zedeleniyor. Asli görevini yerine getiremeyen basın, okurların doğru bilgi alma hakkının da engellenmesinin aracı haline dönüşüyor.
Yerel basın demokrasimizin vazgeçilmezi, hatta güvencesidir. Sahip çıkmalıyız ve desteklemeliyiz.