Avrupa Birliği Komisyonu’nun 1997’den bu yana her yıl Türkiye için yayımladığı ‘İlerleme Raporu’, artık ‘Gerileme Raporu’ olarak adlandırılabilir. Özellikle son dört yıldan bu yana raporda ilerlemelerden değil gerilemelerden söz edilmesi, raporun adını fiilen değiştirdi.
Raporda yer alan ‘Gerileme’ (bacsliding) ifadesinin bulunduğu sayfaların adedi, dört yıldan bu yana çok arttı. Gerilemeden söz edilen konuları şu şekilde sıralayabiliriz:
-İfade, medya ve internet özgürlüğü -Toplanma özgürlüğü -Kamu hizmetleri ve insan kaynakları yönetimi -Yargının durum ve bağımsızlığı -Örgütlenme özgürlüğü -İşkence ve kötü muamelenin önlenmesi -Mülkiyet Hakları -Bilgi toplumu -Sosyal politika ve istihdam -Dış ilişkiler
AB raporunda yapılan tespitlere göre, Türkiye’nin geçen yıldan bu yana en fazla ‘geriye gittiği’ alan, yargının durumu ve temel haklar konuları…
Türkiye’nin AB katılım müzakerelerinde yargı ve temel haklar ile adalet, özgürlük ve güvenlik alanlarını ilgilendiren 23 ve 24’üncü fasılların açılması gerçekleşse, AB’nin bu konuda Türkiye’ye söyleyeceği çok söz olur diye düşünüyorum. Ama hem bu konularda ‘eleştiri’ yapılacak, hem de o konuları ilgilendiren fasıllar açılmayacak… Bu durum bir an evvel değişmeli.
Raporun yine en dikkat çekici yanlarından biri OHAL uygulamasına atıfta bulunulması ve bir an evvel kaldırılması yönünde ki tavsiyesini bu kez daha net ve ‘sabırsız’ bir dille ifade etmesi.
AB Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Johannes Hahn, raporla ilgili açıklamasında "Türkiye özellikle hukukun üstünlüğü ve temel haklar konusunda AB'den büyük adımlarla uzaklaşmaya devam ediyor" ifadesini kullandı ve OHAL’in ‘gecikmeksizin’ kaldırılması çağrısını yaptı.
Raporda OHAL'in ilanından bu yana 150 bin kişinin gözaltına alındığı, 78 bin kişinin tutuklandığı ve 110 bin kamu görevlisinin işten çıkarıldığı belirtiliyor ve bütün bu uygulamaların ‘Orantısız’ olduğu vurgulanıyor.
Raporda öncekilere nazaran bir yeni unsur da, FETÖ için “hükümet tarafından terör örgütü olduğu belirlenen Gülen hareketi” ifadesinin kullanılmış olması... Bu durum yeni. FETÖ, AB tarafından terör örgütü olarak tanınmasa da, Türkiye hükümeti tarafından terör örgütü olarak göründüğünün altı çizilmiş.
Bu yılki raporda da yine öncekiler gibi ‘durum tespiti’ var ama bir perspektif yine yok. Her şeyin ‘ucu açık’… Tünelin sonunda herhangi bir ışık gözükmüyor. Son yapılan kamuoyu anketleri, Türk halkının yüzde 78,9’inin AB üyeliğini desteklediğini, ancak sadece yüzde 31,2’sinin bu üyeliğin gerçekleşeceğini düşündüğünü gösteriyor.
Sonuçta halka herhangi bir üyelik perspektifi verilmediği takdirde bunun gerçekleşeceğini düşünmeleri beklenemez.
‘Türkiye giderek AB’den uzaklaşıyor’ gibi bir tespit yapılıyorsa, bunun nedenlerinden biri de, AB’nin bu uzaklaşmayı teşvik etmesi olabilir mi acaba?..
Şu aşamada Türkiye açısından yapılması gerekenler şunlar:
-Bir an evvel AB raporunda yer alan tespitlere göre özellikle hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı, ifade, medya özgürlüğü gibi konularda Avrupa standartlarını yakalamak ve bu alanda raporda yer alan eleştirileri ciddiye almak. Sonuçta, bırakalım Avrupa Birliği’ni, Türkiye’nin 1949’dan beri üyesi olduğu Avrupa Konseyi üyeliğinin gereğidir ve kendi insanı içindir bu…
AB açısından yapılması gerekenler ise:
-Gümrük Birliği’nin güncellenmesi için verilen sözü yerine getirmek ve Türkiye’ye ciddi zararı olan konularda bir masaya oturarak eksikliği gidermek.
-Bir diğeri de ‘Vize Muafiyeti’ni daha fazla geciktirmeden hayata geçirmek.
Üyelik mi… Telaffuz edilmesi bile şu anda ufukta gözükmüyor. Hele bir özgürleşelim ve hem gümrük birliğinden kaynaklanan sorunları yok edelim hem de vizesiz seyahat edebilelim. Sonrasına bakarız.
TIKLAYIN - İşte "en sert rapor" olarak nitelenen AB İlerleme Raporu'nun tam metni