Bazen küçücük bir hareket dünyada büyük olayları tetikliyebilirken, bazen büyük mücadeleler beklenen sonucu veremeyebiliyor.
Eminim çoğumuz bunu kader ya da de şans olarak yorumluyoruz.
Şimdi İngiltere'de size 1,3 milyon çocuğun kaderini değiştiren olayın arkasındaki kahramanı anlatacağım.
Sonrasına siz karar verin kader mi, şans mı Marcus'un başarısı.
Marcus Rashford 10 numaralı forma ile Manchester United takımında futbol oynuyor.
Annesi Melanie, onun hayatını şekillendiren en önemli karakter. Melanie eski bir kasiyer. Oğlunu diğer 2 kardeşiyle birlikte tek başına ve büyük zorluklarla büyütmüş. Marcus'u iyi besleyemediğini düşündüğü için Manchester United'ın futbol okuluna erken yaşta yollamış. Okula başlama yaşı 12 olmasına rağmen o 11 yaşında okula kabul edilmiş.
Marcus'un çocukluğunda yaşadığı yoksulluk, onu bu konularda daha duyarlı bir insan haline getirmiş. Pek çok genç futbolcudan çok farklı. 65 milyon poundluk servetine rağmen para onu sarhoş etmemiş.
Kız arkadaşı Lucia Loi, Manchester'da bir PR şirketinde çalışıyor. Instagram'da bile birlikte fotoğrafları yok. Sosyete dergilerinde magazin konusu olmaktan çok uzak bir hayatları var.
Geçen hafta hükümet yoksulluk sınırında yaşayan ailelerin çocuklarına yaptığı beslenme yardımını okulların kapanmasıyla birlikte kaldırdı.
Marcus ise alınan karara karşı başbakan Boris Johnson'a seslenen bir açık mektup yazdı.
Açlık sınırında yaşayan bu çocukların yaz döneminde de beslenmelerinin ne kadar önemli olduğunu belirtti.
Oysa hükümet yardımı durdurma kararını mecliste geçen hafta almıştı. Ama Marcus'un Hükümete yazdığı açık mektup konuyu gündeme tekrar taşıdı.
Medya ise Marcus'un sesini, Boris Johnson ve hükümetin duymasını sağlamak için gündemde tuttu. Yaratılan pozitif ve olumlu sesleniş hükümetten de karşılık bulunca karar meclisten U dönüşü yaparak geri döndü.
Fakirlik sınırında yaşayan 1,3 milyon çocuk bu sayede en azından bu yaz sağlıklı ve aç kalmadan beslenebilecek.
Uzun süredir devam eden yardımın amacı, açlık sınırında yaşayan ailelerin çocuklarını hem obeziteden koruyabilmek, hem de eğitim sırasında açlıklarına konsantre olup dersten geri kalmalarını engelleyebilmek.
Bu yüzyılda halan çocukların açlığını konuşmak, yazmak insanın yüreğini sızlatıyor.
İngiltere'de yıllık geliri vergiden sonra 7 bin 400 poundun altında olan ailelere, çocuk başına haftalık 15 poundluk alışveriş çeki veriliyor. Aileler bu market çeklerini ya kupon ya da elektronik kart olarak Tesco, Morison, M&S, ASDA gibi marketlerde kullanabiliyor.
Karantinadan bu yana programın maliyeti hükümete 129 milyon pounda ulaştı. Yaz dönemi de eklenince 69 milyon pound ekstra bir bütçe daha hükümetin omuzlarına binmiş olacak.
Gelelim soruma, bu başarı tek başına Marcus'un mu, yoksa biraz da dönemin ona katkısı var mı?
Ünlü futbolcu Marcus, öncelikle karakter olarak zaten on numara ama öte yandan bu dönemin hassas konusu #blacklivesmatter'ın da önemli bir temsilcisi.
Georde Floyd'un etkileri dünyada ve İngiltere'de Churchill'in bile heykelini kaldırtacak kadar tazeyken Boris ve danışmanlarının zaten bu çağrıya olumlu dönmemek gibi bir şansları da yoktu sanırım.
Benim gibi pek çok anne derin bir nefes aldı, en azından yaz boyunca tüm İngiltere'de ihtiyaç sahibi 1,3 milyon çocuk aç kalmayacak.
İngiltere'de bu hafta Premier Lig 100 gün aradan sonra tekrar başladı. Seyircisiz oynanan maçın açılışında virüsten dolayı hayatını kaybedenler için saygı duruşunun yanı sıra, 22 futbolcunun diz çökerek George Floyd'u anmaları tüyler ürperticiydi. Futbolcuların formalarında ise oyuncuların isimleri yerine 'Black Lives Matter' yazısı yer aldı.
Dünyanın her yerinde protestolara neden olan George Floyd'un korkunç ölümü insanlık tarihine yeni bir sayfa açtı, dinmeyen protestolar haklı olarak devam edecek, etmeli de.
İngiltere'de liglerin kapalı olduğu dönemin 20 Premier Lig takımına maliyeti, yaklaşık 1 milyar pound. Büyük bir endüstri.
Futbol dünyasını işim nedeniyle hem Turkcell'de, hem de Ülker'de çalıştığım dönemlerde yakından tanıma fırsatı buldum. Pek çok spor insanıyla tanıştım. Renkli bir dünya.
Eğlence dünyasının önemli parçası olan spor kulüplerinin, taraftarlarıyla yarattıkları güç her yerde çok önemli. Hatta o kadar önemli ki, siyasi otoriteler aldıkları kararları bile bazen değiştirebiliyorlar.
Şimdi bir yenisine de iyi bir örnekle İngiltere'de tanık oldum.
Kraliyet ailesi himayesinde düzenlenen at yarışlarına gitmeyi ve o havalı şapkalardan giymeyi tam aklıma koymuştum ki Covid-19 bütün planlarımı bozduğu gibi buna da engel oldu.
Hani diyorlar ya bu yılı yaşamamış kabul edip yaşımı bir sene donduracağım, ben de öyle olsun istiyorum galiba.
Ne çok plan alt üst oldu.
Ama insanoğlunun bu dönem daha da yaratıcı olduğu kesin. Royal Ascot bu sene düzenlenemeyince yeni yaratıcı bir konseptle kutlama kararı alınmış.
Adı The #StyleWithThanks Campaign.
Erkek ya da kadın, evde kıyafetlerinizi giyip en şık Ascot şapkalarınızı takıp fotoğraf çekip düzenlenen sosyal medya kampanyasına 5 pound bağış yaparak bu etkinliğin parçası olabiliyorsunuz. Ayrıca arkadaşlarınıza challange için çağrı yapıp onlarında bu yarışmaya katılmasını sağlayabilirsiniz.
Fotoğraflarınızı size verilen sosyal medya #stylewithThanks #RoyalAscot hastagleriyle postlayıp, Jüri tarafından binlerce aday arasından seçilmeyi bekliyorsunuz.
Amaç Ascot yarışlarını bu dönemde bile kutlamak ve geleneği devam ettirebilmek, öte yandan da sosyal bir fayda yaratmak.
Önceden belirlenmiş 4 tane sosyal yardım kurumuna ve özellikle de sağlık çalışanlarına 100 bin poundluk bağış toplanmış bile.
Instagram'daki fotoğrafları değerlendiren jüri kazananlara Royal Ascot'dan hediyeler verecek.
Yarışma bu cumartesi kapandı.
Yarışma için bazı modacılar ilham veren illistrasyonlar çizmişler. Aralarında Zeynep Kartal'ı görmek ne hoş bir sürpriz oldu. Bravo Zeynep! Aynı zamanda bu organizasyonun basın tanıtımı yapanlar arasında çok başarılı bir Türk daha var adı Nazer Bullen. Türk iş kadınlarını buralarda başarılarıyla görmek beni inanılmaz mutlu ediyor.
Kalın sağlıcakla...