HDP'nin 21 Şubat Dünya Anadili Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada "Mezopotamya’nın kadim dillerinden biri olan Kürt dili, halklarımızın en önemli temsil merkezi olan Meclis’te bilinmeyen dil olarak kayıtlara geçirilmektedir. Geç olmadan bu tekçi, ötekileştirici ve yasakçı uygulamalardan vaz geçilmelidir" denildi.
UNESCO kararıyla her yıl 21 Şubat’ta kutlanan Dünya Anadili Günü dolayısıyla çeşitli mesajlar yayınlandı.
HDP'nin sosyal medya hesaplarından paylaşılan bir videoda, çeşitli dillerde verilen mesajlar yer alırken, partiden bir de açıklama geldi. "Anadolu’da yüz yıl öncesine kadar 20 civarında dil konuşuluyorken, günümüzde ise sadece bir kaç dil konuşulmaktadır. Başta Kürtçe (Kurmancî ve Kirmanckî) olmak üzere konuşulan anadillerde eğitim, öğretim olanakları yaratılmadığı, hatta yasaklandığı için, bu diller de büyük tehlike altındadır" ifadelerinin kullanıldığı açıklamada, kültürel çeşitliliğin gördüğü zarar vurgulandı.
Kürtçe'nin kamusal alanda baskılandığı ifade edilen açıklamada "Bugün hala sokakta Kürtçe konuştu diye insanların canına kıyılmaktadır. Hiç kuşkusuz bu iklim devlet ve onun yürütme organı olan hükümet tarafından yaratılmaktadır. 21 Şubat Dünya Anadili Günü’nü kutlar, anadilleri üzerindeki yasakçı ve baskıcı politikaların, halklarımızın inançları ve orjin kültürleri üzerinde uygulanan asimilasyon politikalarının derhal son bulması çağrımızı yineliyoruz. Geç olmadan bu tekçi, ötekileştirici ve yasakçı uygulamalardan vaz geçilmelidir" denildi.
HDP'den yapılan 21 Şubat Dünya Anadili Günü'ne dair açıklama şöyle:
"Birleşmiş Milletler (BM) Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO), 1999 yılında kültürel çeşitliliği ve çok dilliliği desteklemek amacıyla 21 Şubat’ı Dünya Anadili Günü ilan etmişti. BM, insanın en kıymetli varlığı olan anadilini, eğitim hakkı da dahil olmak üzere 22 yıl önce güvence altına almıştır.
Bugün dünya üzerine halen 6900 civarında dil konuşulmaktadır. Ama bu dillerin yüzde doksanının eğitim ve öğretim olanaklarından yoksun olması ve kapitalist ve tekçi ulus devlet sistemlerinin yarattığı dil hegemonyası yüzünden yok olmakla yüz yüze kaldığı belirtilmektedir. Maalesef ‘medeniyetimiz’ hızla kültürel çeşitliliğini kaybetmektedir.
Anadolu’da ise yüz yıl öncesine kadar 20 civarında dil konuşuluyorken, günümüzde ise sadece bir kaç dil konuşulmaktadır. Başta Kürtçe (Kurmancî ve Kirmanckî) olmak üzere konuşulan anadillerde eğitim, öğretim olanakları yaratılmadığı, hatta yasaklandığı için, bu diller de büyük tehlike altındadır."
"İnsanın tarihi ile dilin tarihi içi çedir. İlk yazılı dillerin çıktığı Mezopotamya ve kavimler kapısı Anadolu tekçi ulus devletlerin kurulmasıyla büyük bir kültürel çoraklık yaşamaktadır. Yaklaşık yüz yıldır uygulanan tekçi kültür politikaları coğrafyamızda anadillerin kaybolmasına, medeniyetler diyarı Anadolu’nun ölü diller diyarına dönüşmesine sebep olmaktadır. Tek millet, tek din, tek dil paradigmasının kültürel alan üzerindeki tahkimi kültürel erozyona neden olmuştur. Bu topraklarda Kapadokya Yunancası, Ubıhça ve Doğu Süryanicesi de denilen Mlhaso konuşulmuyor artık. Dil uzmanlarının verilerine göre bu liste çoğalma eğiliminde. UNESCO Dünya Tehlike Altındaki Diller Atlası'na göre Türkiye’de 18 dil yok olma sürecine girmiş durumdadır.
Eğer anadili eğitimi anayasal güvence altına alınmazsa başta Zazaca (Kirmanckî), Lazca ve Hemşince olmak üzere konuştuğumuz birçok dil geleceğe taşınamaz durumdadır. Yine Ladino, Gagavuzca, Romanca, Batı Ermenicesi, Turoyo (Süryanice lehçesi), Pontus Yunancası, Abazaca, Adigece, Abhazca, Kabardey-Çerkes dilleri kırılgan diller kategorisinde görünmektedir.
Mezopotamya’nın kadim dillerinden biri olan Kürt dili; kamusal alandan, sokaklardan ve gündelik yaşamın tüm alanlarından uzak tutulmuş, halklarımızın en önemli temsil merkezi olan Meclis’te bilinmeyen dil olarak kayıtlara geçirilmektedir. Bugün hala sokakta Kürtçe konuştu diye insanların canına kıyılmaktadır. Hiç kuşkusuz bu iklim devlet ve onun yürütme organı olan hükümet tarafından yaratılmaktadır."
"Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun 18 Aralık 1992 tarihli ve 47/135 sayılı kararınca anadil konusunda taraf devletlere anadilde eğitimin bir hak olduğu sorumluluğu yüklenmekte ve eğitimde fırsat eşitliğinin yaratılması yükümlülüğü verilmektedir. Türkiye'nin Anadili Haklarına dair BM bildirisini kabul etmesine rağmen anadili ile ilgili çekinceleri kaldırmamıştır hala. Bu durum anadilinde eğitim hakkı başta olmak üzere, kültürel çeşitliliği koruma ile ilgili taraf olunan uluslararası anlaşmaların da ihlal edilmesidir.
21 Şubat Dünya Anadili Günü’nü kutlar, anadilleri üzerindeki yasakçı ve baskıcı politikaların, halklarımızın inançları ve orjin kültürleri üzerinde uygulanan asimilasyon politikalarının derhal son bulması çağrımızı yineliyoruz. Geç olmadan bu tekçi, ötekileştirici ve yasakçı uygulamalardan vaz geçilmelidir."
AGOS Gazetesi, Dil Hakları İzleme Belgeleme ve Raporlama Ağı'nın (DHİBRA) bir açıklamasını yayınlayarak Dünya Anadili Günü’nü andı. Açıklamada “Anadilinin öğrenilmesi ve kamusal alanda kullanımı için daha özgürlükçü hukuki ve idari düzenlemeler yapılmalı” dendi. Açıklamaya Türkiye’deki 19 anadilinden 99 kurum imza attı.
Anadili Kadınları, 21 Şubat Dünya Anadili Günü nedeniyle yayınladığı bildiride, “Çoğulculuğun ganimet sayıldığı yer bizim yurdumuz. Biz kadınlar yaşamlarımız, bedenlerimiz, dillerimiz, kültürlerimiz için mücadele etmeye devam ediyoruz” dedi.
"Köklerimiz yüzyıllardır birbirine dolanmış, dallarımız yeşermiş, gölgesinde kadim bir tarihi ağırlamışız. Kırlangıçlar, turnalar, puhu kuşları sarmış dört bir yanımızı" diyen Anadili Kadınları, bildiride "Kadın kadının yurdudur diye çıktığımız yolda, kültürlerin ortak köprüsünden geçtik. Çoğulculuğun ganimet sayıldığı yer bizim yurdumuz. Biz kadınlar yaşamlarımız, bedenlerimiz, dillerimiz, kültürlerimiz için mücadele etmeye devam ediyoruz" ifadelerini kullandı.
Anadili Kadınları'nın 21 Şubat Dünya Anadili Günü bildirisi şöyle:
"Çocuk sesleri filizlenmiş gövdemizde. Mezopotamya’nın, Akdeniz’in, Kafkasya’nın, Balkanların çocuklarına meyveler vermişiz. Sınırlarımız yok bizim. Biz, hakikâtin örtülü parçasıyız. Yurdumuz renkler bahçesi, güzelin ve anlamın dergâhı. Anadilimiz yurdumuz. Yaşam yolculuğunda duyduğumuz ilk ninniden, aşkı tattığımız ilk müziğe, kulağımızdaki son müziğe kadar anadilimiz bizimle.
Dillerimiz, yavaş yavaş süzülerek yok oluyor. Kaybolan her dil; insanların hafızasını, tarihin seslerini alıp götürüyor. Bizler anadilini yurt edinmiş kadınlarız, Yurdumuz Lazca, Kürtçe, Ermenice, Adigece, Rumca, Arapça, Hemşince, Pomakça, Abhazca, Süryanice, Gürcüce, Zazaca… Anadilimiz yurdumuz bizim. Anadilimiz Хэку, Mer aşxar, Հայրենիք, Warê, ܐܬܪܐ, Dobadona, მამული, Zemlija, Πατρίδα μου, Niştiman, وطن, Aдгьыл...
Kadın kadının yurdudur diye çıktığımız yolda, kültürlerin ortak köprüsünden geçtik. Çoğulculuğun ganimet sayıldığı yer bizim yurdumuz. Biz kadınlar yaşamlarımız, bedenlerimiz, dillerimiz, kültürlerimiz için mücadele etmeye devam ediyoruz.
Ne bir kadın, ne bir dil daha eksilmemek için."
Uluslararası Anadili Günü, UNESCO tarafından 17 Kasım 1999'da 21 Şubat olarak açıklanmıştır. Uluslararası Anadili Günü'nün asıl adı Anadili Hareketi Günü'dür. Bu gün Bengali Dili Hareketi için Bangladeş polisi ile çatışan Bangladeşli üniversite öğrencilerinin öldürülmesinin yıl dönümü olarak anılmaktaydı.