Odatv Sorumlu Haber Müdürü gazeteci Barış Terkoğlu, tutuklu kaldıkları süre boyunca Odatv Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan'ı sadece iki kere görebildiğini, kendilerine tecrit uygulandığını kaydetti. Barış Terkoğlu, oğlu Ali Derya’yla aylar sonra karşılaşmalarını da anlattı.
Libya’da hayatını kaybeden bir MİT mensubunun ifşa edildiği gerekçesiyle yedisi gazeteci sekiz şüpheli hakkında açılan davanın ilk duruşmasında mahkeme OdaTV Haber Müdürü Barış Terkoğlu hakkında adli kontrol şartıyla tahliye kararı verildi.
Terkoğlu, tahliyesinin ardından ilk kez Halk TV'deki Ayşenur Arslan'ın sunduğu Medya Mahallesi'nin canlı yayınında tahliye sürecinden, tutuklu kaldığı döneme dair konularda açıklamalarda bulundu.
"İnsanın 'iyi misiniz?' sorusuna en zor yanıtı verdiği andayım" diyen Terkoğlu, hislerini "Normalde tahliye olan herkes sevinir ama ben iki kere tahliye oldum hayatımda. İkisinde de yaşadığım şey şuydu; eşyalarınızı toplar, çıkarsınız. Siz dışarıya doğru yürürken insanlar cezaevinin diğer koğuşlarındaki emir kapılarının küçücük pencerelerinden size bakar ve 'geçmiş olsun' derler. Onlardan birisi Barış Pehlivan'dı. Birisi Murat Ağırel'di. Bunları gördükten sonra doğal olarak insanın gülümsemesi yarım kalıyor. Sevinci yarım kalıyor ve 'iyi misiniz?' sorusuna yanıt vermeye utanıyor açıkçası ama insanın ailesiyle kavuşması çok güzel açıkçası. Sevincim yarım kaldı" sözleriyle anlattı.
"Cezaevi içinde bize yönelik özel bir cezalandırma uygulandı" diyen Terkoğlu, "Tecrit edildik. Tek başımıza bırakıldık. 4 aydır Barış Pehlivan'ı neredeyse iki kez gördüm diyebilirim. Bu tecrit ceza içinde bir tür cezalandırma yöntemi. Kimseyle iletişim kuramıyorlar ve Eylül'e kadar böyle geçirecekler" ifadesiyle içerideki imkanları anlattı.
"Yeni tip Koronavirüs salgını nedeniyle cezaevindeki birçok hizmet aksıyor" ifadesini kullanan Terkoğlu, "Tutukluların bir araya gelebileceği sosyal haklar bu dönemde uygulanamıyor gibi. Beslenme, sağlığa ulaşma koşulları olmayacak ve en önemlisi Barış, Murat, Müyesser Hanım bir gazeteci... Ben mesela oturdum ilk istediğim şey masa, sandalye ve kağıt, kalemdi. Biz hâlâ orada 'acaba bunu nasıl devam ettireceğiz?' şeklinde düşünüyorduk. Orada kitaba, kağıda ulaşmak çok zor" diye konuştu.