CHP İstanbul Milletvekili Turan Aydoğan, TBMM’de Adalet Bakanlığı’nın 2021 yılı Bütçesi üzerine söz aldı ve Başakşehir'in yardımcı antrenörü Pierre Webo'ya karşı 4. hakemin kullandığı ırkçı ifadeleri hatırlatarak iktidara "Irkçılığa karşı çifte standartlı olmayacaksınız; Cumartesi Annelerini, Diyarbakır Annelerini de görmek gerekiyor" dedi.
Aydoğan, "Dün akşamdan beri ırkçılığa karşı söylem var. Avrupa faturasını ödedi. Paris Saint-Germain Takımı hemen refleks verdi. Hepimiz karşı olmamız gerekiyor, insanlık suçudur ama burnumuzun dibinde de insanlık suçları işleniyor. Niye karşı olamadınız, niye dilsiz şeytansınız, niye sesiniz çıkmıyor arkadaşlar? Ama ben size söyleyeyim; burnunuzun dibindekileri görmediğiniz sürece yani Cumartesi Annelerini görmediğiniz sürece yani KHK'lıları görmediğiniz sürece yani bu ülkede feryat eden yoksulları görmediğiniz sürece., yani bu ülkenin bir bölgesindeki bütün halkın iradesini yok sayıp kayyumlarla idare etmeye devam ettiğiniz sürece... Yani, sizin bu baskıcı, totalist, otoriter mantığınız devam ettiği sürece siz bunları göremezsiniz, bunları ancak biz görürüz. Bunları ancak biz görürüz Diyarbakır Anneleri dâhil olmak üzere. Çifte standartlı olmayacaksınız hem Cumartesi Annelerini hem Diyarbakır Annelerini hep beraber görmemiz gerekiyor" diye konuştu.
Aydoğan, Silivri Cezaevi F7 koğuşunda kalan 15 Temmuz darbe girişimi sonrası tutuklanan askeri okul öğrencisi Muhammet Taş’ı ve Silivri Cezaevinde yaşanan işkence iddialarını da Meclis kürsüsüne taşıdı.
“Size bir annenin feryadını okuyacağım" diyerek Silivri Cezaevi F7 koğuşunda kalan 15 Temmuz darbe girişimi sonrası tutuklanan askeri okul öğrencisi Muhammet Taş’ı ve Silivri Cezaevinde yaşanan işkence iddialarını Meclis kürsüsüne taşıyan Aydoğan şunları söyledi;
“Size bir annenin feryadını okuyacağım, 'Çocuğumun elini, kolunu bağladı, dövdüler. Ben ağladığımı duymasın diye dudaklarımı ısırarak dinledim çocuğumu. Elini kolunu bağlayıp dövdüler. Benim de burada elim kolum bağlı, çocuğumun yaralarına merhem veriyorlar mı bilmiyorum." daha yeni sosyal medyada 'trend topic' olmuş 'Silivri'de işkence var' diye. Bu hanımefendi Silivri'de hükümlü Muhammet Taş'ın annesi. Bir başka genç çocuk daha, o da yine aynı feryatta bulunuyor, Tunahan Kurt. Sayın Bakanım, bu olay gündemde, haberinizin çoktan olması gerekiyor idi, olmadı ise ben Türkiye Cumhuriyetinin Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir vekili olarak burada, halkın huzurunda bu olayı size ihbar ediyorum. Sosyal medya da dünden beri 'trend topic' olmuş 'Silivri'de işkence var.' ifadelerini kamuoyunun önünde ya aklamak zorundasınız ya da cezalandırmak zorundasınız.”
'Hak ihlallerinden' bahsederken 90’lı yılları hatırlatan Aydoğan, “Ama bunun kaynakları var, Türkiye tercihlerini değiştirmeye başladı. Türkiye'de ilginç bir 90'lı yıllar özlemi birdenbire önümüze düştü. İflas etmiş, otuz yıl öncesinin fikriyatını tekrar Türkiye'nin önüne teslim olmuş bir pozisyonla sokuyorsunuz. Buradan çıkmamız lazım, buradan çıkmamamız lazım; Türkiye'ye aynı şeyleri tekrar yaşatmayın. Unutmayın ki sizi iktidara taşıyan o 90'lı yılların işkenceleriydi, haksızlıklarıydı, hukuksuzluklarıydı, eşitsizlikleriydi; yaşatmayın Türkiye'ye bir daha bunları" diye konuştu.
Aydoğan, AKP sıralarına dönerek, “Allah yolunuzu açık etsin, gidicisiniz, yaşatamazsınız. Geleceğiz, Türkiye'ye eşitliği, kardeşliği, adaleti, hukuk devletinin tadını kana kana kana içireceğiz. Sayın Genel Başkanımızın çokça ifade ettiği Şirazi'nin bir lafı var; 'Dünyanın bütün nehirleri adalete susamış, bir insanın susuzluğunu gidermeye yetmez.' O nehir biz olacağız, akacağız, akacağız, akacağız; bu topraklardaki bütün kadim uygarlıkların insanları barış ve kardeşlik içinde yaşayacak." ifadelerini kullandı.
Tutuklu iş insanı Osman Kavala ve eski HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile ilgili 'Tahliye' çıkışının ardından hükümet cephesinden tepki alan ve Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyeliği'nden istifa eden Bülent Arınç'ı hatırlatarak "Partinizin kurucularından birini linç ettiniz" diyen Aydoğan, "Siz ne yaptınız? Siz gayet iyi niyetli olarak bir "reform" ifadesini sahaya taşıdınız, birdenbire ortaklığınız çatlar hâle geldi. Arkasından Türkiye'de tehditler havada uçuşur hâle geldi. Bu '90'lı yıllar' diye ifade ettiğim tablonun ayak seslerini partinizin içinde de duyar hâle geldik ve partinizin kurucularından birini linç ettiniz. Sayın Bakanım, "reform" lafını önce siz söylemiştiniz; bence güzel bir söz. Reform yapılacaksa sizin yıktıklarınızın üzerine yapılacak, onu siz yapamazsınız, onu gelir biz yaparız. Ama iyi niyetli, destek olalım tabii, güzel şeyler yapacaksanız elinizden tutalım, getirin o güzel yasaları buradan geçirelim. Ama reform sadece bir yasa meselesi değil, reform bir zihniyet meselesi.” ifadelerini kullandı.
Aydoğan konuşmasına şöyle devam etti;
“Anayasa Mahkemesinin kararlarına uymayan hâkimlerle reform yapamazsınız. Grup başkan vekilimizin "ayaklı gladyatör, seyyar gladyatör" dediği 14. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanıyla da yapamazsınız bunu. Az önce burada sevgili dostumuzun, Çorum Milletvekilimizin söylediği kariyer meraklısı, hastalıklı isteklerle de yapamazsınız. Reform bir irade meselesidir, bir duruş meselesidir, bir ilkesel meseledir, bir toptan kapsayıcılık meselesidir, sizin dışınızdakileri de var sayma meselesidir.”
"Siz sınıfta kıldınız; bu, sizin işiniz değil, siz emekli oldunuz. Siz ne olacaksınız biliyor musunuz? Sayın Genel Başkanımızın burada söylediği gibi kendinize bile hesap veremeyeceksiniz, emekli olup bu Meclisten gideceksiniz. Sizin yerinize pırıl pırıl insanlar gelecek ve bu ülkeyi çok da güzel yönetecekler. Ama ne yaptınız? Ama ne yaptınız? 'Kurşun asker' lafına çok takıldınız ya Sayın Genel Başkanımızın, kurşun yargı da yarattınız. Buradan yargının o yürekli insanlarını tenzih ediyorum, çok kaliteli insanlar var yargıda onlara sesleniyorum, Ne olursunuz, biliyoruz, kan kusuyorsunuz kızılcık şerbeti içiyorsunuz. Biraz daha tahammül edin çok lazımsınız, bugün de lazımsınız, yarın da lazımsınız. Yanınıza monte edilmiş olan kurşun askerler sizin yanınız da hiçbir değer taşımıyor. Hep beraber bu ülkeyi aydınlık, müreffeh, güzel bir geleceğe hazırlayacağız.”