İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, İBB Meclisi'nde Cemevleri'nin ibadethane sayılmasıyla ilgili teklifin reddedilmesine ilişkin soruya, "Diyorlar ki 'Bir yerin ibadethane olup olmayacağına ilahiyatçılar karar verir.' Hangi ilahiyatçılar, faiz kararını veren ilahiyatçılar mı?" diyerek yanıt verdi.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, bir gazetecinin İBB Meclisi'nde 'Cemevleri'nin ibadethane sayılmasına ilişkin teklifin AK Parti ve MHP oylarıyla reddedilmesi' hakkındaki sorusuna Diyanet'in TOKİ evleriyle ilgili faiz kararını hatırlatarak "Diyorlar ki 'Bir yerin ibadethane olup olmayacağına ilahiyatçılar karar verir.' Hangi ilahiyatçılar, faiz kararını veren ilahiyatçılar mı?" yanıtını verdi.
İmamoğlu cemevleriyle ilgili teklifin reddedilmesine çok üzüldüğünü ve bu konuda mücadele vermeye devam edeceğini belirtti.
İmamoğlu'nun soruya cevabı şöyle:
"İstanbul halkının bir eşitlik arayışı duygusu var. Cemevlerinin ibadethane olduğu yönündeki sürecin İstanbulluların hukukunda da 'evet böyledir' demesi kadar manevi tatmin olamaz. Diyorlar ki 'Bir yerin ibadethane olup olmayacağına ilahiyatçılar karar verir.' Hangi ilahiyatçılar, faiz kararını veren ilahiyatçılar mı? Bir inanışa sahip ilahiyatçıların bir başka inanışa sahip bir hususta karar vermesi ne kadar doğru. Alevi vatandaşlarımızın yüzyıllardır ibadethane kabul ettiği sürecin, sistemin, mabedin biçimine nasıl bir başkası karar verecek. Kaldı ki hukuksal tüm alanlarda bu kararlar verilmiş. Çok üzüldüm. Bu şansı kullanamayan iki siyasi gruba da üzüldüm. Ben bu mücadeleyi vermeye devam edeceğim."
Dünkü (16 Ocak) İBB Ocak ayı 2. oturumunda CHP ve İYİ Parti komisyon kararına karşı aykırı önerge vererek, cemevlerinin ibadethane statüsüne alınmasını talep etti ancak önerge AKP ve MHP'li melis üyelerinin oylarıyla reddedildi.
AKP adına konuşan Meclis Grup Başkanvekili Tevfik Göksu ve MHP Grup Sözcüsü Volkan Yılmaz, komisyon kararını savunarak "ibadethane statüsü"nün TBMM'nin görev ve yetki alanında olduğunu savundu.
CHP Grup Başkanvekili Doğan Subaşı ve İYİ Parti Grup Başkanvekili İbrahim Özkan, AİHM, Danıştay ve Yargıtay'ın cemevleriyle ilgili kararlarını hatırlatarak, İBB'nin bu konuda öncü adımı atarak cemevlerinin ibadethane statüsünde kabul edilmesini istedi.
Yapılan tartışmalar sonrası geçilen oylamada CHP ve İYİ Parti'nin aykırı önergesi oy çokluğu ile reddedildi.
Diyanet, "TOKİ tarafından uygulanan Sosyal Konut Projesinin dini hükmü nedir?" sorusuna şu cevabı vermişti:
"İslam'da faiz, kesin olarak haram kılınmıştır. Bir zaruret bulunmadıkça faiz almak da vermek de caiz değildir. İş kurmak veya genişletmek; ev, araba satın almak üzere kişi, kuruluş veya bankalardan alınan faizli krediler de bu kapsamdadır ve caiz değildir. TOKİ aracılığıyla devreye alınan son uygulama ise devletin, alt veya orta gelirli vatandaşlarına yönelik olarak ürettiği bir sosyal konut projesidir. Bu projede, peşinat haricindeki tutar, kamu bankaları vasıtasıyla kredilendirilmekte olup devletin söz konusu borçlandırmadaki amacı, faiz geliri elde etmek değil, aksine ödeme güçlüğü içindeki vatandaşlarının ev sahibi olmalarına yardımcı olmaktır. Bu itibarla, devlet TOKİ'nin bu uygulamasında başka bir yolla konut alma imkanı tanımadığından, belirtilen niyet ve amaçlar doğrultusunda söz konusu projeden yararlanmak caizdir."
Diyanet'in bu açıklaması üzerine "Faize caiz" dedi' haberleri medyada yer aldı. Bu gelişmeler üzerine ise Diyanet bir açıklama daha yaparak konuya açıklık getirmek istedi.
TOKİ tarafından uygulanan "sosyal konut projesi" özelinde vatandaşlardan gelen sorular sebebiyle Din İşleri Yüksek Kurulunun söz konusu projenin dini hükmünü bütün boyutlarıyla değerlendirdiği bildirilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Kurulumuz, halkımızla paylaştığı görüşünde, öncelikle faizin kesin olarak haram kılındığını, konut veya araç satın almak için faizli kredi kullanmanın caiz olmadığını çok açık ve kesin bir dille belirtmiştir. Bahse konu projenin, kira ödediği takdirde asgari geçimini zorlukla sağlayan ve ev sahibi olabilmek için faizsiz ödünç borç bulamayan alt veya orta gelirli vatandaşlara yönelik üretilen bir sosyal proje olduğu kanaatine ulaşmış ve bu projeden yararlanarak ev sahibi olmanın, dinen haram kılınan faizli işlem kapsamında değerlendirilmeyeceği sonucuna varmıştır."