HDP İstanbul İl Örgütü, İstanbul Beyoğlu Şişhane Meydanı'nda, Kahramanmaraş’ta Alevilere yönelik 19 Aralık’ta başlayan 26 Aralık 1978’de sona eren Maraş Katliamı'nda resmi rakamlara göre yaşamını yitiren 111 vatandaşı andı ve burada ilçe örgütü tarafından bir basın açıklaması okudu.
Açıklamada Milliyetçi Hareket Partisi'nin (MHP) kurucusu Alparslan Türkeş'in eşi Seval Türkeş'i ziyaret eden CHP'ye göndermede bulunularak "Yine Maraş Katliamı yıldönümünde, ülkücüleri ziyaret edenlerin, Alevi toplumuna ve acılarına ne kadar kayıtsız kaldıklarını da görmüş olduk" ifadeleri kullanıldı.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun "Maraş ve Çorum katliamları tiyatrodur" sözleri hatırlatılan açıklamada "Maraş’ta yaşananların, bir sağ-sol, Alevi-Sünni çatışması ya da karşılıklı öldürme olduğunu söyleyerek; faille mağduru eşitlemeye çalışanlar oldu. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ‘Maraş ve Çorum katliamları tiyatrodur’ deyip hedef şaşırtmıştı" sözlerine yer verildi.
Okunan basın açıklamasında "Yirmi üç yıl süren 804 sanığın yargılandığı davalar sonucunda göstermelik verilen cezalar bile uygulanmamış, Ökkeş Şendiller gibi katliam sanıkları milletvekili olarak parlamentoya gönderilip, adeta ödüllendirilmiştir. Katliamda önemli rol oynayan 68 kişiye ise hiç ulaşılamamıştır" denildi.
Açıklamanın tamamı şöyle;
"19-26 Aralık 1978 tarihleri arasında, Maraş’ta, Alevileri hedefleyen bir katliam yapıldı. Bir hafta boyunca süren kanlı olaylarda, resmi rakamlara göre; 111 yurttaşımız canını yitirmiş, 176 kişi yaralanmış, 210 ev ile 70 işyeri tahrip edilmişti.
Gayrı resmi rakamlar ve canlı tanıklar ise bu tablonun çok daha korkunç boyutlarda olduğunu ortaya koymaktadır.
Dünyada yaşayan tüm canlı varlıklara aynı gözle bakan, inançları gereği, her türlü ayrımcılığın karşısında duran Aleviler, organize edilmiş faşist çeteler tarafından hunharca katledilmiş, sağ kalanların büyük bir kısmı yurdundan göç etmek zorunda kalmıştı.
Yıllara yayılan dava süreçleri, bulunamayan failler, mağdur avukatlarının uğradıkları faili meçhul cinayetler ve mezarları dahi bulunmayan, toplu olarak gömülen kurbanlar bu trajedinin özeti gibidir.
Yirmi üç yıl süren 804 sanığın yargılandığı davalar sonucunda göstermelik verilen cezalar bile uygulanmamış, Ökkeş Şendiller gibi katliam sanıkları milletvekili olarak parlamentoya gönderilip, adeta ödüllendirilmiştir. Katliamda önemli rol oynayan 68 kişiye ise hiç ulaşılamamıştır."
"42 yıl önce paramiliter güçler Maraş’ta, başta Aleviler olmak üzere, Kürtlere ve sosyalist gençlere yönelik bir katliam örgütleyip, yaptılar.
Gözleri kin ve yürekleri nefretle dolu faşist çeteler, Alevilere ait evleri önceden belirlemiş, sonra da bir provokasyon yaratarak katliamın fitilini ateşlemişlerdi.
Bu katliamda en vahim olan ise katillerin, 6-7 Eylül olaylarında olduğu gibi ekmeğini, tuzunu paylaştığı komşularını katletmesiydi.
Devletin içinde barınan gizli şer odaklarının yetiştirdiği özel harp elemanlarının öncülük ettiği bu sivil katliamın bilançosu, bir utanç tablosu olarak, hâlâ, devletin boynunda asılı durmaktadır.
Maraş’ta yaşananların, bir sağ-sol, Alevi-Sünni çatışması ya da karşılıklı öldürme olduğunu söyleyerek; faille mağduru eşitlemeye çalışanlar oldu. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ‘Maraş ve Çorum katliamları tiyatrodur’ deyip hedef şaşırtmıştı.
80 yaşındaki görme engelli Cennet Çimen’in, görmeyen gözleri, oyulduktan sonra, foseptik çukuruna atılmıştı..
Sekiz aylık hamile Esma Suna’nın karnı yarılıp, cenin çıkarıldıktan sonra duvarlara çarpılmış, ceninin parçaları duvardan kazınarak toplanabilmişti..
12 yaşındaki Ali Traş, kolları ve bacakları kesildikten sonra, bir kazan içinde kaynatılmıştı..
Öldürülenlerin büyük çoğunluğunun savunmasız çocuk, kadın, yaşlı Alevi yurttaşlardan oluşması, bu mesnetsiz iddiayı çürütmektedir.
Maraş katliamı için ‘bir oyundu’ deyip, hedef şaşırtmaya çalışanların, asıl failleri koruduğu, korumaya çalıştığı açıktır."
"Yine Maraş Katliamı yıldönümünde, ülkücüleri ziyaret edenlerin, Alevi toplumuna ve acılarına ne kadar kayıtsız kaldıklarını da görmüş olduk.
Değerli canlar, ülkemizin demokratik gelişimi, kendi tarihiyle yüzleşmeden gerçekleşemez. Bugün sorumluluk makamında oturanların Alevi katliamlarına yaklaşımı, ne yazık ki etkili bir yüzleşmeyi de geciktirmektedir. Demokratik bir toplum önceliğimiz; farklı kültür, inanç ve etnik kimlikteki yurttaşlarımızın eşit hak ve temsili ile gerçekleşebilir. Onun için başta Alevi canlar olmak üzere tüm farklı inanç ve kimlikteki yurttaşlarımızın temel insan haklarının korunduğu bir sistem inşası için çabalıyoruz.
Maraş Katliamı, aradan 42 yıl geçse de hafızalarda tazeliğini koruyor. Bu toprakların tanık olduğu en acımasız katliamlardan biri olarak anıldı, anılacaktır. Bu vahşi katliamda yitirilen canları saygıyla anarken; katliamı planlayan, organize eden ve uygulayan katilleri lanetliyoruz."