İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Bursa Şubesi Gençlik Komisyonu yaptığı açıklamada, “İmar affı, dün cinayetti, bugün de cinayettir ve gelecekte de katliamlara sebep olacaktır. Biz inşaat mühendislerinin bütün itirazlarına rağmen yasama organları, o günlerde bahsettiğimiz imar aflarını onaylayarak bugünkü faciaya zemin hazırlamışlardır. Bu millet, sizin rantlarınız uğruna bir katliam daha kaldıracak durumda değildir" dedi.
İMO Bursa Şubesi Gençlik Komisyonu, bugün düzenlediği basın toplantısında, 11 ilde büyük yıkıma ve çok sayıda can kaybına neden olan Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından yapılması gerekenlerle ilgili önerilerde bulundu. Komisyon Başkanı Oruç Muhammed Aslan, dünyanın her yerinde depremlerin değil usulsüzlük ve ihmalin öldürdüğünü belirterek yıkımların belli başlı nedenlerini şöyle açıkladı:
Nervürsüz demir, dayanımı düşük beton sınıfı, yetersiz donatı ve donatı aralıkları, uygun olmayan malzemeden üretilmiş betonlar, zemin etüdü yapılmamış zeminlerin üzerine inşa edilen yapılar
Deprem bölgesinde 1999 yılı sonrası yapılmış, yıkılan veya hasar görmüş yapılara da rastlandığını ifade eden Oruç Muhammed Aslan, şunları kaydetti:
Bu yıkımların en temel sebeplerinden birisi, çıkılan kaçak yapılara İmar Affı Kanunu ile göz yumulmasıdır. Ne yazık ki kanunda, binanın depreme uygunluğunun kontrolü bilinçsiz yapı sahibine bırakılarak yasal olarak bütün sorumluluk kişinin kendisine ait olmuştur. Biz inşaat mühendislerinin bütün itirazlarına rağmen yasama organları, o günlerde bahsettiğimiz imar aflarını onaylayarak bugünkü faciaya zemin hazırlamışlardır. Böylesine yıkıcı bir felaketten sonra bile Meclis İmar Komisyonu’nun gündeminde olan ikinci imar affını Meclis gündeminden kaldırmamak için direnen milletvekillerimiz olduğunu üzülerek ve hayretler içerisinde görmekteyiz. Bugün bu bildiri vasıtasıyla sizleri tekrar uyarıyoruz; imar affı, dün cinayetti, bugün de cinayettir ve gelecekte de katliamlara sebep olacaktır. Bu millet, sizin rantlarınız uğruna bir katliam daha kaldıracak durumda değildir. İmar affı, yüzölçümünün yüzde 96’sı ve nüfusunun yüzde 99’unun deprem bölgesi olduğu Türkiye Cumhuriyeti topraklarında bir daha asla gündeme gelmemelidir.
Denetimin meslek odaları tarafından yapılması gerektiği vurgulanan açıklamanın özeti şöyle:
İskan belgesi alınmış yapılar düzenli aralıklarla ve sık sık incelenmek zorundadır. Statik proje dışına çıkılan ve uygunsuzluk görülen yapılar mühürlenmeli ve usulsüzlük yaptığı belirlenen sorumlu herkesin yetkileri sınırlandırılmalı ya da iptal edilmelidir. Yapının risk analizi çıkartılarak yapı ile ilgili de gerekli yaptırımlar uygulanmalıdır.
İnşaat mühendislerinin tasarım ve üretiminde söz sahibi olmadıkları projelerde mesul olarak imzalarını sunmaları, diploma kiralamak olarak adlandırılmaktadır. Projede söz sahibi olmaması ya da kontrollerde bulunmamasına rağmen yapı inşaatında, denetiminde ya da sonrasında gerçekleşebilecek her aksilikten projede imzası olan inşaat mühendisi sorumludur.
Yeterli ve yetkin personel bulundurmayan denetim firmaları, diploma kiralama yoluna gidererek kağıt üstünde etkin bir kurum görüntüsü vermektedir. Uygulamada ise gerekli kontroller, yetersiz personel sayısı sebebi ile yapılamamaktadır ve bu denetimsizlik sonucunda proje tasarımlarına aykırı yapılar inşa edilmektedir. Proje her ne kadar yönetmeliğe tamamen uygun tasarlansa da eğer üretim aşamasında projeye aykırı uygulamalar yapılırsa bugünlerde şahit olduğumuz yıkımların nicelerini görmeye devam edeceğimizi üzülerek dile getirmek zorundayız.
Son yaşanan felakette görüldüğü üzere Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı bünyesinde dahi hasar tespit çalışmalarına gönderecek kadar inşaat mühendisi olmaması, biz inşaat mühendislerinin özellikle bizi ilgilendiren kamu alanlarında bile ne kadar az istihdama sahip olduğumuzu açıkça gözler önüne sermektedir. KPSS’de başarılı olmuş meslektaşlarımızın yerine bu konularda teknik bilgiye sahip olmayan kişiler işe alınarak belediyelerde ve kamu kuruluşlarında liyakat sorununun önüne geçilememiştir. (ANKA)