DEVA Partisi İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, Yargıtay'daki AYM seçimlerinin 17 Aralık’a ertelenmesinin arkasındaki isim olduğu öne sürülen Yargıtay üyesi İrfan Fidan'la ilgili, yüksek yargı üyelerine baskı yapılarak adaylıktan çekilmeleri sağlandığı iddiasında bulundu.
Yeneroğlu, Olay TV’de Duygu Demirdağ'la Doğrudan Haber'e konuştu.Yüksek mahkemede baskı olduğu iddiasında bulunan Yeneroğlu şöyle konuştu:
"İstanbul Başsavcılığı döneminde hukuk adına o kadar tartışmalı kararlara imza atan, şahsen beni utandıran birçok uygulamanın içinde olan birinin Yargıtay Üyeliği'ne atanması, HSK tarafından atandıktan sonra daha cübbesini giymeden üç beş gün içinde Anayasa Mahkemesi'ne aday olması, aday olan güçlü isimlerin tenkitle, nasihatla adaylıktan çekilmesinin ardından adı geçen şahsın aday olması doğrultusunda herhalde bir netice çıkacak. Birçok güçlü aday, adaylığını geri çekmeseydi ilk üçe girebilirlerdi.
Bunların hepsini bir kenara bırakalım bir hukuk devletinde bu olmaz. Yargıtay'da uzun yıllar görev yapmamış insanlar Anayasa Mahkemesi'ne aday olmazlar.
Ankara'da yargı camiası içinde gizli kapaklı bir şey yok, kişilerin de zaten ne adına oy istedikleri herkesçe malum bir durum. Kimin kimle ne tür ilişkileri var biliniyor. Hedefin Anayasa Mahkemesi üyeliği olduğu bilinen bir şey. Ama bunu bile yeterli kabul etmeyip Yargıtay üyeleri üzerinde etki kullanarak kime oy verecekleri konusunda hatır kullanılması ciddi bir sorun. İleride Anayasa Mahkemesi'nde de bunun neticelerini göreceğiz.
Cumhurbaşkanı hukukun üstünlüğünü değil, kendi üstünlüğünü sağlamaya çalışıyor. Bunu da emin adımlarla yapıyor. Bir taraftan hukukun üstünlüğü derken bir taraftan hukukun içini boşaltan, kendi gücünü sınırlandırma imkanına sahip olmayan, Anayasa'nın ilkelerine bağlı değil, yürütmenin kararlarına göre karar veren bir mahkeme olması konusunda emin adımlarla yürüyor.
Giderek hukuk devletinden uzaklaşıyoruz. Anayasa Mahkemesi'yle ilgili hukukun üstünlüğünü savunacak tek mahkeme kaldı bu süreç içinde onun da içi boşaltılacak. Bu şekilde devam ederse AİHM bir nevi Türkiye Anaysa Mahkemesi görevini üstlenmiş olacak. Bu Türkiye'nin yurt dışındaki itibarını daha da zedeleyecek."