Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konsey Başkanı Şebnem Korur Fincancı, Delta varyantın daha bulaşıcı olduğu bilinmesine rağmen normalleşme adımları atıldığını açıklayarak, “Herhangi bir bilimsel kritere uymayan, aç-kapa politikaları ile her geçen gün artan önlenebilir ölümlerle karşı karşıya kalıyoruz” dedi.
TTB seçimsiz 73. Büyük Kongresi’ni CerModern'de yaptı. Türkiye’de sağlık sistemi ve pandeminin ele alındığı kongrede basın açıklaması yapan TTB Merkez Konsey Başkanı Şebnem Korur Fincancı, hükümetin salgına “sırt çeviren” politikalarının bedelini işçiler, yoksullar, mülteciler, evsizler ve sağlık emekçilerinin ödediğini vurgulayarak, “Alınmayan toplumsal önlemler, verilmeyen ekonomik ve sosyal destek nedeniyle Koronavirüs, dolaşımını sürdürdü. 2020 yılı sonbaharından 2021 Ocak sonlarına kadar ağır bedeller ödetmeye devam etti. Önlenebilir ölümler, sosyal cinayete ve sosyal kırıma dönüştü” dedi.
Fincancı, salgın sürecinde verilerin “saklandığını” belirterek, “Buna teslim olan Bilim Kurulu toplumla gerçeği paylaşma konusunda oldukça cimri davrandı. Bilgi iktidarı, tek adam rejiminin kontrolünde olmuş; saklanan istatistikler ekonomik ve sosyal amaçlarına uygun kullanılmıştır” diye konuştu.
Normalleşme adımlarının Delta varyantın yayıldığı bilinmesine rağmen atıldığını kaydeden Fincancı, “Daha bulaştırıcı olduğu bilinen Delta varyantının ülkede yayılması hızlanmasına rağmen mart başında yapılan hatadan ders çıkarılmadan önlemlerin tümünden vazgeçilmiş oldu. Hem de toplumsal hareketliliğin en yüksek olduğu dönemde” diye vurguladı.
''“Güvenilir olmayan verilerle dahi ödenen bedel oldukça büyük''
Fincancı, toplum bağışıklığının sağlanabilmesi için nüfusun yüzde 70’inin ikinci doz aşıyı olması gerektiğini ancak Türkiye’deki ikinci doz aşılama oranının yüzde 18,5 oranında olduğunu hatırlattı. Fincancı, özellikle işçi nüfusunun yoğunlukta yaşadığı İstanbul’daki aşılama oranının Türkiye ortalamasının gerisinde olduğuna dikkat çekerek, “Güvenilir olmayan verilerle dahi ödenen bedel oldukça büyük. Herhangi bir bilimsel kritere uymayan, aç-kapa politikaları ile her geçen gün artan önlenebilir ölümlerle karşı karşıya kalıyoruz” diye konuştu.
Fincancı, salgında en kritik konunun aşı olduğunu vurgulayarak, aşıda fikri mülkiyet hakları-patent hakkı gibi kâr odaklı neoliberal politikaların kaldırılması ve buna karşı mücadele edilmesi gerektiğini açıkladı. Fincancı, yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:
Önlemlerin tamamen kaldırıldığı bu dönemde bir kez daha hatırlatıyoruz: Pandemi devam ediyor.
Rehavete düşürmeye çalışanlara, algı yöneticilerine toplum aldanmamalıdır.
Fiziksel mesafe, havalandırma ve maske önlemlerinin yaşama geçirilmesi için ekonomik ve sosyal desteğin sağlanması gerektiğini söylemeye devam edeceğiz.
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’nden (TMMOB) havalandırmayla ilgili etkin denetimlerin yaşama geçirilmesinin kritik önemde olduğunu hatırlatıyoruz.
Aşı toplumsal dayanışmadır, bir kişiyi dahi aşısız bırakmamak için tüm toplumu, emek ve demokrasi güçlerini harekete geçmeye davet ediyoruz.
Salgının en az kayıp ile kontrol edildikten sonra pandemiye zemin hazırlayan koşulları ve salgın kontrolünü zora sokan neolibaeral sağlık reformlarını ortadan kaldırma çabalarımıza hız vereceğimize söz veriyoruz.