Tuna Kiremitçi: Bütün müzisyenler gibi işsiz kalınca pandemide roman yazdım
Hakan Aksay

Haberler

Hakan Aksay

Yükleniyor...

Tuna Kiremitçi: Bütün müzisyenler gibi işsiz kalınca pandemide roman yazdım

T24 Video Haber Merkezi

'Tuna Kiremitçi ve Arkadaşları-3’ün açılış şarkısı ‘‘Gecenin haberi var’ı Aydilge Sarp ile söyleyen Yazar ve müzisyen Tuna Kiremitçi, T24’te Ayşen Güven’in konuğu oldu. Şarkı söyleme stilini yıllar içinde çalışarak geliştirdiğini ifade eden Kiremitçi, üç yıl aranın ardından gelen yeni albümüne ilişkin "harika solist kadınlara minnettar" olduğunu söyledi. Polisiyeye her zaman hevesli olduğunu belirten Kiremitçi, polisiye yazmaya nasıl başladığını "Bütün müzisyenler gibi işsiz kalınca pandemide roman yazdım" diyerek açıkladı.

Yeni çalışmaları ışığında müzikle edebiyat arasında geçirgen bir akışta ilerleyen sohbet hayata ve güncel meselelere göz kırpıyor. Yıllardır hem solo hem ortak çalışmalarıyla unutulmaz şarkılar yazan, besteleyen sanatçı iyi şarkı söyleyen isimlerle buluştuğu “Tuna Kiremitçi ve Arkadaşları-3” albümünün hazırlıklarını tamamladı. Geçtiğimiz günlerde albümün çıkış şarkısı 'Gecenin Haberi Var'da Tuna Kiremitçi'ye, Aydilge Sarp eşlik etti.

Kendi ifadesiyle ilk defa edebiyat ve müzik alanlarında aynı anda üretimi sürdüren sanatçı, 2021 bahar ayında yayınladığı ilk polisiye romanı 'Mezun Cinayetleri'ne dair soruları da yanıtladı.

'Tuna Kiremitçi ve Arkadaşları-3'teki müziği paylaşmanın gücünden başlayan sohbet polisiyenin puslu sularına müzik sektörünün sorunlarından bir “suç şehri” olan İstanbul’a, kadınların polisiyelerde yer alışına kadar adım adım ilerliyor.

"Dinlerken diyorum ki ‘Keşke bütün şarkıları onlar söyleselermiş”

Ayşen Güven’in "Çok iyi şarkıcılarla yan yana geliyorsunuz; nasıl oluyor bu ? Besteleri yaparken hangi sanatçının söyleyeceğine nasıl karar veriyorsunuz?” sorusuna Kiremitçi şu yanıtı verdi:

“Mesela Gözde Öney’den yola çıkacak olursak, o şarkıyı yaptığım zaman gaipten Gözde’nin sesini duymaya başlamıştım zaten. ‘Gözde bu şarkıyı söylese kim bilir ne kadar güzel olur’ diye ve söyledi. Tabii ki gene benim hayal ettiğimden daha güzel oldu ki çok özel bir ses ve sanatçı. Şarkıyı bence 50 yıl sonra da dinlenebilecek bir hale getirdi. Benim tek üzüntüm bu albümde benim de şarkı söylemiş olmam. Dinlerken diyorum ki ‘Keşke bütün şarkıları onlar söyleselermiş.”

"Bütün harika solist kadınlara minnettarım"

‘Tuna Kiremitçi ve Arkadaşları’ projesinin nasıl ortaya çıktığını ise Kiremitçi şöyle anlattı:

"Pasaj müziğin sahibi benim eski dostum Murat Doğan'ın bir fikriydi ve hayaliydi aslında. 2016 da üç albümlük bir şey olarak düşünmüştük. Şimdi de üçüncüsüne başladık. Bu proje Murat’a minnettar olduğum bir yol; aynı zamanda Pasaj Müzik’e, işin mutfağında yer alan aranjör ve müzisyen arkadaşlarıma ve tabi ki seslerini, nefeslerini, ruhlarını katan bütün o harika solist kadınlara."

"Yapımcının sanatçıya her yıl bir şey üreteceksin deme hakkı yok"

Ayşen Güven’in 'Bir proje için 3 yıl bekleyebiliyor olmanın tercih meselesi mi?' sorusuna Kiremitçi, "Tamamen dostlarla bir arada çalışıyor olmaktan" yanıtını verirken genç yazarlar ve müzisyenlere hatırlatma yaparak şöyle dedi:

"Aslında hiçbir yayınevinin ya da hiçbir müzik şirketinin sanatçıya, ‘Her yıl bana bir şarkı ya da albüm vereceksin’ deme hakkı yasal olarak yok. Yasa zaten sanatçıyı bu konuda koruyor. Sanatçıya ancak bunu yapımcı tarafından baskı unsuru olarak kullanılabilir. Bilinmediği için bir de mesleğinin başlarında olan bir sanatçı yapımcısını ya da yayınevini memnun etmek istiyor. Yoksa yasal olarak böyle bir hakkı yoktur hiçbir yayınevinin, yapımcının. Buradan buradan söylüyorum sanatçılara ve genç yazarlara."

“İnsanları ümitsizliğe ve karanlığa sevk edecek şarkılar yapmak istemiyorum"

“Elinde sazıyla türkü yakan halk ozanının yaptığından bizim yaptığımızda farklı değil” diyen Kiremitçi, kendini ‘şehir ozanı’ olarak tanımladığını ifade etti. Kiremitçi, “Ben çok insanları ümitsizliğe ve karanlığa sevk edecek şarkılar yapmak istemiyorum. Karanlığa ve ümitsizliğe insanları itmekte bana biraz kaba geliyor. O yüzden şarkıların ümide açık bir penceresi de olsun istiyorum elimden geldiğince." dedi.

"Bütün müzisyenler gibi işsiz kalınca roman yazdım"

Doğan Kitap’ta yayınlanan ilk polisiye romanı ‘Mezun Cinayetleri’ni pandemide yazdığını belirten Kiremitçi, yazarlık serüveni ve polisiye romana ilişkin de şunları söyledi:

“Pandemi sayesinde bu romanı yazmıştım. Pandemi de dünyadaki bütün müzisyenler gibi ben de işsiz kaldım ve şarkılar besteler yaptım ama yine de bir tatmin olmamışlık hissi vardı. Bu nedenle polise yazmak için çalışmalara başladım. Pandemi bitince de müzik çalışmaları yeniden başladı. Fakat polisiye romanları da yazmaya başlamış bulundum. İlk kez hayatımda hem müziği hem de edebiyatı profesyonel olarak aynı anda yapıyorum.”

Ayşen Güven’in, “Polisiyede neden kadın kahramanlar yok?” sorusuna Kiremitçi, Mezun Cinayetleri romanına atıf yaparak “İşte var artık. Romanın baş kahramanı Perihan Uygur” yanıtını verdi. Öte yandan Mezun Cinayetleri’nin dijital bir platformda dizi olmasının düşünüldüğünü söyleyen Kiremitçi, ikinci kitabı bitirdiğini ve yayınevine teslim ettiğinin haberini verdi.

“İstanbul bir suç şehri”

Kendisi istemese de romanlarının gündelik hayat ile temas ettiğini anlatan Kiremitçi, bunun nedenlerini de şöyle açıkladı:

“İstanbul bir suç şehri. Victoria Dönemindeki Londra gibi ya da Weimar Cumhuriyeti’ndeki Berlin gibi şu anda İstanbul. Gerçek bir suç şehri, bir babylon durumunda. Zaten evden sokağa çıktığım zaman trafik suçu ile karşılaşıyorum. Onun dışında tabii çok büyük bir kara para var şehirde. İstanbul ekonomisinin çok büyük kısmını kara para aklanması oluşturuyor. Kara paranın ve kara parayı yol açan alanların hayatı ve sosyolojiyi belirlediği bir şehirde yaşıyoruz.

Günümüz İstanbul'unu anlatmak için polisiye roman yazılması lazım. Yani suç edebiyatı yazılması lazım. Gerçekçi bir şekilde bugünün İstanbul'unu anlatmak böyle mümkün. Bir de ayrıca polisiye edebiyatta artık eski polisiye edebiyat değil neyse ki.

Artık toplumcu bir arka planı olan meseleye daha çok soldan bakan sadece ‘katil kim’ macerası yaşatmayıp, bunun dışında toplumun kanayan yaralarına da parmak basmak isteyen ve eleştiri getiren bir polisiye edebiyat var 21. yüzyılda.”

“Türk polisiyesi kadın cinayetlerinden bahsetmezse, modern polisiye içerisinde yerini alamaz”

“Beni polisiye yazmaya götüren iki şey var. Birincisi, başkomiser Perihan Uygur’u bulmuş olmam, ikincisi de polisiyenin artık sadece polisiye olmaktan çıkıp derinlikli bir şey haline gelmesi.” diyen Kiremitçi, toplumsal bir yara olduğu için kadın cinayetlerinin polisiyede yer alması gerektiğine vurgu yaptı. “Hatta günümüz polisiyesi onun üstünde olmalı” diyerek konunun önemine dikkat çeken Kiremitçi, “Türk polisiyesi kadın cinayetlerinden bahsetmezse, modern polisiye içerisinde yerini alamaz” dedi.

“Zuhal Olcay ile bir şarkı kaydettik, Nisan’da yayında olacak”

Tuna Kiremitçi ve Arkadaşları-3’te dinleyiciyi bekleyen sürprizlerden bahseden Kiremitçi, bazı kayıtların tamamladığını belirterek şunları söyledi:

“Zuhal Olcay hayranıyım ve onun bir hayranı olarak, Zuhal hanımla beraber şarkı söylemek beni çok mutlu etti. Bir şarkımı onunla söyledik ve kaydettik. Ceren Gündoğdu, çok benim takdir ettiğim bir müzisyen ve besteci aynı zamanda; onunla bir şarkı kaydettik. Bir de benim müzisyen arkadaşlarım Oya ve Serkan'ın kızları Işıl Ayman var. 17 yaşında henüz kendisi. Bir şarkıda da onunla beraber söyledik. O da bizim güzel bir keşfimiz oldu. Şimdilik bu kayıtlar var, diğer şarkılar tamamlanmaya çalışılıyor.”

Zuhal Olcay ile söylediği şarkının Nisan ayında yayınlamayı planladıklarının müjdesini de verdi.

 

 

D_Side_Content_300x250

İlgili İçerikler

Öne Çıkan Videolar