Gazeteci Reha Muhtar hakkında, mahkeme tarafından verilen ‘1 ay süreyle çocuklarıyla iletişim kurmama’ şeklindeki tedbir kararını, Aile Hukuku alanındaki bilgilerimiz ışığında, biraz düşündürücü bulduk.
Kararla ilgili olarak, öncelikle çocuklar adına üzücü bulduğumuzu söylemeliyiz.
Mahkemeye başvuruda bulunan çocukların annesi, Reha Muhtar’ın eski eşi olan oyuncu Deniz Uğur açısından ise belki zafer olarak görülmüş olabilir. Ancak bazı zaferlerin, bazen geride ciddi hasar ve kayıplar bıraktığı da bilinir.
TV100 tv100'den Birsen Altuntaş'ın haberine göre, Deniz Uğur’un mahkemeye sunduğu dilekçede ileri sürdüğü nedenler, özet olarak şöyleydi:
"Reha Muhtar’ın velayeti altında olan ikiz çocuklar, uzun zamandır babalarından şiddet görüyordu. Son olarak, kızını elindeki laptopu vermediği için dövdüğü ve kızı direnince de ellerini ısırmıştı. Çocuğun kolları ve bacaklarında çürük ve ezikler vardı. Annesi tarafından, özel bir hastaneye götürülmüş ve rapor alınmıştı. Diğer çocuğu da, tamamen içine kapanmış durumdaydı."
Mahkeme, yukarıdaki iddialar ve hastane raporu çerçevesinde, baba Reha Muhtar’a 1 aylık uzaklaştırma ve çocuklarla hiçbir şekilde iletişim kurmama, kararı vermiş.
Haberde, Reha Muhtar’ın iddialara ve mahkeme kararına karşı ne söylediği yer almıyor. Eskiden böyle durumlarda haberi yapan gazeteci, karşı tarafa ulaşıp düşünceleri almaya çalışılırdı.
Bu yok saymanın altında, belki Reha Muhtar’ın yıllar önce Ahmet Kaya’ya saldırıda bulunulduğu o meşum gecenin baş aktörü olarak, halen hafızalarda olmasının etkisi de olabilir.
Ancak bu ihtimali çok kal’e alırsak, o zaman mahkemenin vermiş olduğu kararın da benzer etki altında verilmiş olabileceği gündeme gelir ki, bunu düşünmek bile istemeyiz.
Sonuç olarak, ortada bir mahkeme kararı var. Ve her ne kadar özne olarak Reha Muhtar görünüyor olsa da, esas mağdur olanların, bu karar nedeniyle küçük dünyaları alt üst olmuş iki çocuk olduğunu unutmamak gerekiyor.
Mahkemenin verdiği karara saygı duymak gerekiyor. Çünkü, son yıllarda sevindirici bir gelişme olarak, aile içi şiddet konusunda kanun, tüzük, yönetmelik düzeyinde önemli adımlar atıldı.
Bu nedenle, kadınlar ve çocuklar söz konusu olduğunda, mahkemeler ve yetkili organlar koruma tedbirleri konusunda artık süratle karar alabiliyorlar.
Kararlar, hakkındaki iddialar için karşı tarafın savunması alınmadan, yokluğunda veriliyor.
Ve karar derhal tebliğ edilerek süratle yürürlüğe konuluyor. Ve elbette karşı tarafa da itiraz hakkı tanınıyor.
Mahkemenin verdiği karar saygılıyız dedik ama anne Deniz Uğur’un öne sürdüğü iddiaları, hayatın olağan akışı içinde biraz olağandışı buluyor, üzerinde biraz düşünmeden edemiyoruz.
Hele, hastane raporunu gördükten sonra, ister istemez bazı kuşkular da oluşuyor.
Mahkemeye rapor olarak sunulan belgede, sadece 5,5 satırlık bir bilgi notuna rastlıyoruz.
Hekimlerin malum el yazısını okumak mümkün olmadığından, başka bir hekimden yardım aldık.
Danıştığımız hekim, raporda ‘ekimoz’ tabirini muğlak buldu. Çünkü, bir insandan, iki parmak arasıyla ‘yanak alma’ şeklinde tabir edilen olayın bırakacağı izin bile, tıp alanında ekimoz olarak geçtiğini söyledi. Bu nedenle, raporda yer alan ekimozlarla ilgili, daha detaylı bilgiler olması gerektiğini de sözlerine ekledi.
Belki mahkeme de raporu çok yeterli bulmamıştır. Tedbir kararını 1 ayla sınırlı tutarak, babanın çocuklarına şaka yaparken bile, daha dikkatli davranması için, dolaylı olarak uyarıda bulunmak istemiş olabilir.
Bu soruya cevap verebilmek için, velayetin neden babada olduğunu bilmek gerekiyor.
Mahkemelerin velayetin anne veya babaya verilmesi konusunda, çocukların gelişiminin annenin gözetiminde olması gerektiğine ilişkin yaygın kanaatleri var.
Olayımızda ise, bu teamülün aksine, hem de 2 çocuğun velayetinin Reha Muhtar’a verilmiş olmasının özel nedenleri olmalı. Bu detayları bilmiyoruz.
Yine de, Deniz Uğur’un bu tedbir davasını açmış olmakla, başka bir amacı daha düşünmüş olabilir.
İlk akla gelen de, bu mahkeme kararını, çocukların velayetini almak için ileride açacağı davada delil olarak kullanmaktır, ki hakkıdır da...
Sonuç olarak, Deniz Uğur’un baba Reha Muhtar hakkında ileri sürdüğü iddialarının gerçek veya abartılı olduğunu, bir medya haberi üzerinde kestirmek zor.
Bizim amacımız, medyatik hale gelmiş hukuksal bir olay üzerinde okuyuculara hukuksal bilgi kırıntıları aktarmakla sınırlı.
Her zaman olduğu gibi, bu olayda da genel anlamda hukuk bilgilerimizi, bu olay özelinde Yargıtay kararları ve akademik yazılar ışığında pekiştirerek okuyucuya sunmaya çalıştık.
Mahkemenin tedbir kararına saygılıyız ama 1 aylık uzaklaştırma uzun vadede çözüm konusunda tek başına yetersiz kalabilir.
Çünkü, Deniz Uğur ve Reha Muhtar arasında velayet konusunda derin çekişme yaşandığı açıkça belli oluyor.
Bu nedenle, baba ile çocuklar arasındaki ilişkilerin sağlıklı bir zemine oturtulması için mahkeme tarafından bir uzman atanmış olması, uzun vadede çok yararlı olabilirdi.