İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth'in ölüm haberinin yayınlandığı gün geldiğim Paris CHDG Havaalanından şehre gelmek için taksiye biniyorum. Fransız şoför yaşının verdiği dinginlikle Majestelerinin ölümümün dünya için bir devrin bittiğine işaret ettiğini dile getiriyor.
"Keşke Fransa da krallığı devam ettirse idi" diye sözlerine devam ediyor.
Şehre girdiğimizde, 2014 yılından beri Paris Belediye Başkanlığı görevini yürüten Anne Hidalgo'ya verip veriştirmeye başlıyor. Şehrin her tarafında başlattığı inşaat çalışmalarının uzun sürmesinden, motosiklet ve bisikletçilerden şikâyet ediyor.
Bir süredir gelemediğim Paris'te, bisiklet kullanan insan sayısındaki artış benim de dikkatimi çekti. Trafikte, araçların arasından korkusuzca dans eden genç bisikletçiler tehlike saçıyor.
Fransız televizyonları ise her akşam Kraliçe'yi anma programları yapıyorlar. Tartışma programlarına katılan akademisyenler arasındaki gençlerin bile, İngiltere'deki "demokrasi-monarşi" dengesinin başarısından bahsederek bir şekilde kıskançlıklarını dile getiriyor olmaları bir hayli ilginç.
II. Elizabeth, tahta geçtiğinden bu yana duruşu ve tavırları ile yarattığı politik çizgiye paralel olarak, giyim kuşamı ile de dünyada emsali bulunmayan kişisel bir tarz yarattı. Kâinatın en çok fotoğrafı çekilen kişiliği unvanına da sahip olan İngiltere Kraliçesinin, moda trendleri ile aynı yolda yürümeden yarattığı 70 yıllık moda akımı, tek temsilcisinin aramızdan ayrılışı ile sona erdi.
Resmi ziyaretleri öncesi, danışmanlarının kılı kırk yararak hazırladıkları renkli kıyafetleri, şapkaları, modeli hiç değişmeyen çantası ve mokasen ayakkabıları, üç sıra inciden kolyesi dünya basınının merceğine 70 yıl boyunca takılıp kaldı.
İngiliz gazeteci ve biyograf Robert Hartman ''Our Queen'' (Kraliçemiz) adlı kitabında, II. Elizabeth'ten söz ederken, resmi seyahat ve gezilerde fuşya pembesi, turkuaz, elma yeşili, sarı, kırmızı gibi canlı renkleri tercih ediyor olmasının nedeninin, silik kalmak ve dikkatleri üzerine çekememe endişesinden kaynaklandığını öne sürüyor.
Kraliçenin kullanmaktan kaçındığı rengi merak edenlere bej olarak cevap verebiliriz. II. Elizabeth, bu renk kıyafet giydiğinde kimsenin kendisini tanıyamayacağı fobisini yaşamış.
İktidarda olan kadın politikacıların bu avantajla, iletmek istedikleri bazı mesajları sembolik olarak kıyafetleri ile verme yoluna sıkça başvurduklarını biliyoruz. Politik mesaj verme yetkisi olmayan Kraliçe II. Elizabeth, saltanı boyunca birçok kez bu yola başvurarak önemli mesajlar vermişti.
Kraliçenin, modeli hiç değişmeyen ve ilk kez 1968 yılında İngiliz Launer markası tarafından tasarlanan çantasını, yardımcılarına mesaj iletmek için kullandığını da biliyoruz. Sol eli veya sağ eli ile çantayı açıp kapatmasının değişik kodlar taşıdığını da danışmalarının açıklamalarından öğreniyoruz.
1952 yılından beri, Birleşik Krallığın sembolü haline gelen II. Elizabeth, moda defilelerine katılmama prensibini hayatı boyunca sadece bir kez bozarak dünya basınını şaşırtmıştı.
2018 yılında, genç İngiliz Tasarımcısı Richard Quinn'in Londra 'daki defilesine son anda katılarak büyük izdihama neden olan Kraliçe'nin hayatında ilk kez bir defile izlemiş olması haberi aylarca gündemde kalmıştı.
19 Eylül Pazartesi günü toprağa verilecek olan Kraliçe'nin cenaze töreni, tüm dünyada olduğu gibi Fransa'da da izlenme rekoru kıracak gibi gözüküyor.
Mutlu hafta sonları.
Alex Akimoğlu kimdir? Alex Akimoğlu, 1976 yılında Fransa'ya giderek Sorbonne Üniversitesi Fransızca ve Joffrin Byrs Akademisi moda tasarımcılığı bölümlerini bitirdi. Aynı zamanda École Supérieure de Journalisme'de (Gazetecllik Yüksek Okulu) öğrenim gördü. Pierre Cardin, Jean Louis Scherrer ve Japon markası Hanae Mori'de tasarımcı olarak Paris ve Tokyo'da kariyerini sürdürdü. Radikal gazetesinde başladığı moda yazarlığına (1997-2007), Referans gazetesinde “Moda Ekonomi” köşesinde (2009 - 2010), İstanbul Life m.o.d.a İstanbul köşesinde (2010 - 2019), ELLE Türkiye dergisinde ELLE Son Bakış köşesi ile devam etti. 2020 yılından beri T24'te yazıyor. |