Geçen sezonlarda Netflix'de yayınlanan "The Crown" dizisi, dünyanın en görkemli hanedanı olan İngiliz Kraliyet Ailesinin mensuplarını, yaşam tarzını, sırlarını dizi tadında keşfetmemizi sağlamıştı.
Geçtiğimiz hafta yayınlanan bir araştırmanın verilerine göre, İngiliz Kraliyet Ailesi, dünyanın en büyük kurumsal markaları listesinin başlarında yer alıyormuş. Kraliçe Elizabeth, birey olarak David ve Victoria Beckham, Beyonce, Kim Kardashian gibi medya starlarını ve Coca Cola, Microsoft, Disney gibi devleri bile geride bırakarak 5'inciliği kimselere kaptırmamış.
Kraliyet Ailesinin bu denli popüler olmasında rol oynayan figürlerden biri de şüphesiz 9 Nisan'da hayatını kaybeden Edinburgh Dükü Prens Philip'ti.
1947 yılında Kraliçe Elizabeth'le evlenerek Hanedan Ailesine giren Prens Philip, The Crown dizisinde de belirtildiği gibi yaşamı boyunca "Kraliçenin Eşi" rolünün biçtiği arka plan konumuna rağmen karizmatik kişiliği ile her daim vitrinde olmayı başardı.
Philip, Gordonstoun Pansiyonu ve Dartmouth'daki Royal Naval College'de geçirdiği öğrenim yıllarından beri, spora olan düşkünlüğü ve hiperaktif kişiliğinin dışında şıklığı ve zarafeti ile göz önünde olması ile tanınıyor.
Edinburgh Dükü, İngiliz centilmenliği kavramının en gözde temsilcilerinden biri olarak Büyük Britanya halkının ve basının gönlünde taht kurmuştu.
Londra'nın merkezindeki Mayfair bölgesinde bulunan Savile Row caddesinin, İngiliz moda tarihinde önemli rolü tartışılmaz. İki yüzyıldır şık İngiliz erkeklerinin ikinci adresi olan cadde, daha çok mükemmel ısmarlama erkek kıyafetleri diken terzileri ile tanınıyor.
Kral III. George'dan beri, Kraliyet Ailesinin erkek mensuplarını giydiren Gieves & Hawkes gibi kült olmuş isimler kadar prestijli moda tasarımcılarının da yer aldığı ünlü caddenin hikâyesi de eskilere dayanıyor.
1732 yılında 3. Burlington Kontu'na ait arazide inşa edilen caddeye Kontun eşinin adı verilmiş ve o yıllardan beri ısmarlama hizmeti veren terzilerin varlığı biliniyor.
Kraliyet Ailesinin Savile Row'la olan ilişkisinin bir diğer boyutu ise üst düzey askerlerin üniformalarının da burada dikilmesi.
Britanya erkeklerine has yaşam ve giyim tarzının vitrindeki en önemli figürü olarak yaşamı boyunca ilgi çeken Prens Philip, 50 yıllık terzisi John Kent'in maharetli ellerinden çıkan gardırobu ile dünya basınının da ilgi odağı oldu.
Kainatın en şık giyinen erkekleri listesindeki yerini her daim koruyan Prens Philip'in üniformaya olan hassasiyeti ise geleneksellikten bir adım öteye gidilerek yeni bir vizyon kazanılmasına neden olmuştu.
Edinburgh Dükü'nün gençlik yıllarındaki üniformalı, paltolu, takım elbiseli veya polo sporu kıyafetli "jilet gibi" tarzı ile çekilmiş fotoğrafları dünya basınına malzeme olmuş ve hemcinsleri tarafından taklit edilmişti.
Değişen dünyada birçok unsur gibi şıklık anlayışı da evrim geçirerek yeni kodlar edindi.
Edinburgh Dükü Prens Philip, geçtiğimiz yüzyılın centilmenlik, şıklık ve nezaket anlayışının son sembolü olarak hayata veda etti.
Mutlu pazarlar.