Boğaziçi Üniversitesi'ne (BÜ) Prof. Dr. Melih Bulu'nun rektör olarak atanması üniversitenin öğrenci, öğretim üyesi ve mezunlarını derinden etkiledi, kamuoyunda geniş ve haklı bir yankı uyandırdı. Akademik liyakat ve yeterlilik esaslarının göz ardı edildiği bu atamanın sorunlu boyutları dile getirilmeye devam ediyor. Bunlar arasında rektörlerin belirlenme yöntemi dünyadaki akademik gelenekler ve uygulamalar çerçevesinde tartışılması gereken en temel ve öncelikli meseledir. Ancak sistemi tartışırken, sorumluluk alanı gereği rektör atamalarında söz sahibi olan Yükseköğretim Kurulu'nun (YÖK) aday değerlendirme sürecindeki rolünü de anlamak gerekir.
BÜ'ye rektör atama sürecinde YÖK üyelerinden oluşan bir heyetin adaylar ile mülakat yaptığı bilinmektedir. Mülakata gerek duyulduğuna göre, YÖK'ün Cumhurbaşkanlığı'na sadece bir isim listesi değil, adaylara ilişkin görüş de iletmiş olması beklenir. YÖK'ün görüş ve değerlendirmelerinin, atama kararını veren Sayın Cumhurbaşkanı için önemli bir dayanak teşkil etmesi muhtemeldir. Dolayısıyla, rektör adayları ile mülakat yapan YÖK üyeleri ile YÖK Başkanlığı'nın adaylara ilişkin değerlendirmelerinin bilinmesi atama kararının akademik liyakat boyutunu anlamak açısından elzemdir.
AK Parti sözcüsü Sayın Ömer Çelik'in atama kararı sonrasında "Boğaziçi göz bebeğimizdir. Öğrencileri kıymetlilerimizdir" dediği 158 yıllık bir üniversiteye idareci olarak deneyimi ve performansı sınırlı birisinin atanması, bu atamanın temelindeki akademik/idari yetkinlik ölçütlerinin neler olduğuna dair büyük bir soru işareti oluşturmaktadır.
Boğaziçi Üniversitesi'ne yapılan atamaya ilişkin eleştiriler karşısında YÖK'ün 5 Ocak 2021 tarihli basın açıklamasındaki şu cümleyi tekrar hatırlamakta fayda var: "Bir üniversitenin başarısı için elbette atama şekli önemlidir, fakat atama süreci sonrasındaki performansı daha da önemlidir."
YÖK'ün rektörlerin görev sürelerindeki performanlarını önemsediği ve dikkate aldığı anlaşıldığına göre, şu sorular akla geliyor:
Nedir bu veriler? Birkaç örnek vermek gerekirse:
Aynı YÖK raporuna göre,
Prof. Dr. Melih Bulu'nun rektörlük dönemine ilişkin performansı ilgili üniversitenin mütevelli heyeti, öğretim üyeleri ve öğrencilerinin meselesidir. Ancak, bunlar Boğaziçi Üniversitesi'nin misyonu, eğitim ve araştırma faaliyetlerindeki başarıları ve öncü konumu ile bağdaşmayan bir rektörlük anlayışına işaret etmektedir. Bu ve benzeri somut performans verilerinin YÖK tarafından dikkate alınıp alınmadığı bilinmiyor. YÖK'ün atanan rektöre ilişkin yaptığı değerlendirme konusunda kamuoyu ile bilgi paylaşması sadece Boğaziçi Üniversitesi camiası için değil, bu atamayı anlamaya çalışan herkes için son derece faydalı olacaktır.
Sonuç olarak, esas mesele elbette Prof. Dr. Melih Bulu değildir. Ancak yukarıdaki türden somut verilere bakıldığında kendisinin Boğaziçi Üniversitesi'ne atanabilmesi, varolan rektör belirleme sisteminin yeniden düşünülmeye muhtaç yönlerini göz ardı edilemeyecek biçimde ortaya koymuştur.
Ali İzzet Tekcan, Prof. Dr., Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi