“O kadar para kazanıyorlar, ben mi oynayacağım?” Yok en azından bu kez o kadar kolay olmamalı futbolcuları yermek! Haydi verin IBAN numaranızı maçtan kazanacakları tutarı sizin hesabınıza yatırsınlar; Bu havada, o ayazda Atatürk Olimpiyat Stadı’nın zeminine şortla ve incecik formayla çıkar mıydınız? Velev ki çıktınız, acaba kaç dakika dayanabilirdiniz? Kaldı ki esince o ‘delip geçen’ ünlü rüzgârı da yoku. Bu nedenle iki takımın futbolcularını da yermek yakışık almaz, yedek kulübesinde titreyenler de dahi! Soğuk ve ayaz, kimi zaman hakemin düdük çaldığı, çoğu zaman da haklı olarak çalmadığı sertliklerde futbolcuların kendilerini yere atarak zaman çalmalarını engelledi. Zira yer buz gibiydi ve sahada hareket halinde olmayan oyuncu hiç abartısız ‘buz kesiyordu!’ Bir yandan da güzel oldu fazla duraksamayan maç izlemek!..
Cenk Tosun, Karagümrük ceza alanı içindeki karambolde topu kaleci Batuhan Şen’in uzanamayacağı köşeye gönderdi ve Beşiktaş’ı öne geçirdi. Büyük orandaki boş tribünler özellikle Beşiktaşlı futbolcuların maça motive olmasını engellemiş olacak ki zorlandılar, bocaladılar, bolca pas hatası yaptılar. Karagümrük’ün oyuncuları da pek farklı değildi! Beşiktaş’ın ‘beceri yoksunu’ orta sahasını aşıp, kaleye kolayca gelmelerine karşın 2 - 3 net gol pozisyonunu cömertçe harcadılar. Beşiktaş teknik direktörü Şenol Güneş ikinci yarıda ‘dahiyane’ değişimlerle ‘vasat’ futbolu ‘kötüye’ dönüştürmeyi başardı. Bu sırada da Magomed Ozdeav takımı Karagümrük’ün golünü attı ve skoru eşitledi. Sonrası, her iki takım için de ‘becerisizlikler’ ile geçen dakikalar ihtiva etti. Şenol Güneş öylesine anlamsız ve gereksiz on bir oluşturdu ki sahada, oyuncuların birbirlerini tamamlamalarına olanak yoktu. Daha neti Beşiktaş’ın teknik patronu ekibini takım oyunundan kopardı ve bireysel becerilerden medet umdu. Ama ‘büyük golcüsü’ Cenk Tosun bir daha aynı beceriyi sergileyemedi ötekileri hiç saymıyorum bile!
30 Eylül 2022 itibarıyla borcu 6 milyar 264 milyon 803 bin 267 lira olan Beşiktaş’ın borcu sanırım şimdilerde 7 milyar lira… Bu borç nasıl oluştu? Sürekli futbolcu transfer ederek elbette. Ortada ne var? Şampiyonluk mu? Kupa mı? Avrupa’da başarı mı? Gelecek vadeden genç bir takım mı? Sadece; kimsenin kadrosuna katmaya yanaşmadığı oldukça kalabalık futbolcu topluluğu, onların üzerinden milyon dolarlar kazanan menajerler, bu transferlerden paylarını alan ‘çakallar’ ve Beşiktaş’ın astronomik borcu mevcut başka bir şey aramayın boş yere…
Siz işinde çok başarılı bir inşaatçıyı, demir tüccarını ‘kurtarıcı’ diyerek başkan seçerseniz, seçtiğiniz başkan da transferleri İngiltere Premier Ligi’ni televizyondan izleyen ‘futbol üstadına!’ bırakırsa olacağı buydu tabii ki. Beşiktaş, Premier Lig'in ‘bit pazarı’ olup çıkıverdi! Sevgili Ahmet Nur Çebi futboldan ne anlar? Geçmişinde profesyonel sporculuk mu mevcut? O dernekleri gezsin, ‘şampiyon olacağız’ desin, herkese ‘mavi boncuk’ dağıtsın, kürsülere çıkıp bolca konuşsun ama boş, boş…
Bir kulüp başkanının başarısı skora ya da futbol takımının başarısına endeksli değildir. Ne var ki Beşiktaş gün geçtikçe batağın içinde yok oluyor. Sportif başarı yok, ekonomik başarı yok, tesisleşme yok… “Ben mi bu hale getirdim?” demeyin sakın, Fikret Orman yönetiminde de siz vardınız ve hala varsınız!